Annan, AA muhabirine, Türkiye'nin yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve benzeri alanlardaki teknolojilerle birlikte merkezi ısıtma ve soğutma, atık su yönetimi, tekstil, ilaç ve medikal sektörü başta olmak üzere birçok alanda yatırım fırsatına sahip olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Paris İklim Anlaşması'na ilişkin, "Kasım ayında Glasgow'da yapılacak İklim Değişikliği Zirvesi'ne kadar onay sürecini tamamlamış olacağız." açıklamasının, küresel iklim değişikliği ile mücadelede çok önemli bir adım olduğunu ifade eden Annan, bu kararın Türkiye - Danimarka iş birliğine de olumlu yansıyacağını kaydetti.
Annan, salgın döneminin tüm ülkelerde daha yaşanabilir bir dünya için "yeşil dönüşüm" ve "sürdürülebilir kalkınma" kavramlarına olan yönelimi artırdığını belirterek, "Küresel anlamda enerji talebi yatırımları bu dönemde oldukça düştü. Salgına rağmen 300'den fazla Danimarkalı firma Türkiye'de operasyonlarına devam etti. Salgın sonrası dönemde ekonomik ilişkilerimizde yeşil enerji sektörü ön planda olacak. Önceden koyduğumuz 5 milyar avroluk ticaret hacmine ulaşmak istiyoruz. Salgın döneminde düşen ticaret hacmi bu yılın ocak - temmuz döneminde Danimarka'dan Türkiye'ye yüzde 40, Türkiye'den Danimarka'ya yüzde 30 oranında arttı. Salgını unutalım. Artık geçmişte kaldı." diye konuştu.
Bu dönemde ayrıca dünya genelinde Çin'deki ekonomik aktivitenin aksamasından kaynaklı, üretim ve lojistik anlamında sıkıntılar yaşandığını ifade eden Annan, "Türkiye'de iş yapan sektör temsilcilerimizle yaptığımız toplantılarımızda sürekli Türkiye'nin uzak doğu Asya'ya nazaran Avrupa sınırlarına daha yakın olduğunu söyledik. Hatta sadece bir liman kadar uzakta olduğunu anlattık. Türkiye, iş gücü, üretimde kalite, Avrupa'ya coğrafi yakınlığı, üretim ve lojistik maliyetleri açısından Asya'daki ülkelere çok iyi bir alternatif olabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Annan, Türkiye'nin sunduğu bu gibi avantajların 5 milyar avroluk ticaret hacmine ulaşmada önemli olduğunu belirterek, salgın sonrası dönemde yeşil ve yenilenebilir enerjinin bu hedefin en öne çıkan öğelerinden biri olacağını kaydetti.
YAPAY ENERJİ ADALARI 2030'DA TAMAMLANACAK
Annan, rüzgar enerjisi başta olmak üzere ülkesindeki temiz enerjideki teknolojik gelişmelerin tüm dünya tarafından yakından takip edildiğini söyledi.
Geçen yıl duyurulan ve 10 yıl sonra tamamlanacak iki yapay enerji adası projesi hakkında da bilgi veren Annan, adaların çevresinde deniz üstü (offshore) rüzgar santralleri ile elektrik üretileceğini, elektriğin depolanması durumunda başta hidrojen olmak üzere yeşil yakıtların kullanılacağını anlattı.
Annan, şunları kaydetti:
"Yapay adalar oldukça benzersiz bir proje. Burada amaç elektrik üretmek ve yeni teknolojiler üzerinde çalışmak. Kopenhag, ayrıca 2025 yılına kadar karbon nötr bir başkent olmayı hedefliyor. Tüm bu çalışmalar daha yeşil bir ekonomik düzene ulaşmak için. Daha önceleri yeşil enerji ve bu sektörün, ekonomilerin büyümesi için yetersiz olduğu düşünülüyordu ancak durum değişti. Danimarka küçük bir ülke olabilir ama özellikle yenilenebilir enerji sektöründe bir 'süper güç' haline geldi diyebiliriz. Temiz enerji sektörü Danimarka'da ilk yıllarından bu yana fosil kaynaklı sektöre nazaran dört kat daha fazla istihdam yarattı. Bu anlamda yeşil enerji dönüşümü ekonomileri canlandıracak. Tüm dünyada benzer projeleri göreceğiz."