Döviz borcu olanlar ne yapsın? Piyasada normalleşme ne zaman?
TL'de zaman zaman yaşanan sert değer kayıplarının bireysel yönlü döviz borcu olanlara, bankalara, döviz borçlusu şirketlere etkisinin daha büyük olmaması için kısa ve orta vadeli tedbirlerin alınması yeniden gündemde.

Oluşturma Tarihi: 2021-10-04 15:30:55

Güncelleme Tarihi: 2021-10-04 15:30:55

Mehmet CANITATLI

Piyasa analistleri, TL'de son dönemde yaşana aşırı değer kaybının uluslararası para piyasalarındaki dalgalanmanın etkisiyle hızlandığına dikkat çekerek, ekonomik olmaktan çok Biden yönetimi ile ilişkilerde yaşanan olumsuzlukların yanı sıra pandemi ve enerji maliyetlerinde artış gibi faktörlerin de etkili olduğunu dile getiriyor. KAOS İSTEYENLER VAR

Sanayicilerin dış borçlarının ağırlıklı olarak dolar cinsinden olduğuna dikkat çeken uzmanlar, ‘' Buna karşılık varlıklar TL cinsinden değer buluyor. Piyasa şartlarına bakıldığında ‘2001'den ve 2008'den kötü durumdayız' algısı hâkim. 2001 krizinde özel sektörün 30 milyar, kamunun 30 milyar dolar borç yükü vardı. Şimdi onun 4-5 katı borç yükü söz konusu. Ekonomi yönetimi ard arda açıkladığı mali reformlarla krizi önlüyor.Ancak faiz meselesinede daha tutarlı bir politikaya ihtiyaç var. Kimse kaosa daha fazla çanak tutmadan hükümetin radikal bir adım atması gerekiyor'' tespitinde bulunuyor.

İMF HAYALİ SON BULMALI

Mega projelerin askıya alınması için lobi faaliyetlerine hız vermeye başlayan Türkiye'yi döviz kuru üzerinden zayıflatmaya dönük senaryolarını devreye soktu. Ana hedefleri Erdoğan Hükümetini İMF ile aynı masada buluşturup Türkiye'yi yeni bir borç sarmalının içine çekmek olan bu kesimin sözde ‘ekonomist' ünvanlı çığırtkanları ise ‘Mega projelerinden söz etmeyi bırakıp, sıkıntı içindeki döviz borçlularını rahatlatacak adımlar atması lazım. Eski IMF programlarında olduğu gibi önemli döviz girişini sağlayacak girişimlerin yolunu açması lazım'' açıklamalarında bulunuyor. İLK ADIM NE OLMALI?

Döviz borçlusunun atabileceği en doğru adımın ‘' borcun faizini ödeyip, ana paraya dokunmamak'' olduğunu dile getiren ekonomistler tavsiyelerini şöyle sıralıyor: ‘'Böyle durumlarda zaman yönetimi önemli hale geliyor. Bankalar faiz borcunun ödenmesi durumunda, döviz borçlularına süre tanıyarak olumlu davranmalıdır. Dövizin bir süre daha ne durumda olacağını tahmin etmek zor. Yükselebilir de düşe de bilir. Ama bunlar reel değil. Döviz geliri olanlar bankalarla uyumlu bir ödeme planı yapmalılar. Döviz borçlusu firmaların alacakları da döviz cinsinden ise ve bu borçlarını karşılayabiliyorsa, söz konusu borcu bankalarla uyumlu vadede bir ödeme planı yaparak gerginlikten kurtulabilirler.

SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ HALA HAZMEDİLEMEDİ

‘'Kur, enflasyon ve faizlerin yükselmesi Türkiye karşıtlarını sevirdirse de normalleşme sürecinden sonra üzülebilirler'' diyen piyasa yorumcusu İslam Memiş de yaptığı değerlendirmede, ''Türkiye, üç yıl önce uygulamaya başlayan Başkanlık sisteminde daha güçlü bir başarıyı yakalarsa önü alınmaz yeni başarılara imza atabilir. Bu süreçte kamu kurum ve kuruluşlarda devam eden yeni görevlendirmelerin bitmesi, ekonomi programlarının etkin uygulanması, siyasilerin de sahada halkın yanında olması gerekiyor. Bir miktar döviz kurlarında gerileme olabilir, normalleşmenin olması için önce kendi para birimimize olan güveni güçlü kılmalıyız'' dedi. DENGELER DEĞİŞİYOR

Her şey eskisi gibi olmayacak'' diyen Memiş, sözlerini şöyle sürdürdü:''Döviz, faiz ve enflasyon rakamları, sadece devletin kasasını değil, 7'den 70'e herkesi etkiliyor.

Dolar, 2018'de olduğu gibi sadece Türkiye'de değil küresel piyasalarda da değer kazanmaya devam ediyor. Bu durumu siyasi bir başarısızlık olarak görmemek gerek." NELER YAPILMALI?

1- Döviz ile ticaret yapıyorsak sermayemiz kadarıyla ve döviz olarak kenarda nakit tutmak zorundayız.

Bunu başardıktan sonra harcamalarınızı yapabilirsiniz.

2- Kur riskinden kaçınmak için döviz sigortası yaptırmak gerekiyor.

3- Banka mevduatlarınızdaki nakitlerinizi sadece döviz olarak tutmak kârlı bir yatırım olmayabilir.

Çeşitli ensturmanları denemek sepet yapmak daha uygun.

Döviz talebi ülke ekonomisine zarar verdiği için içerde işlerin zorlaşmasına neden oluyor.

Fiziki altın, önceliğimiz olmalı.

4- Enflasyon artışı, gıda fiyatlarının pahalı olmasına neden olduğu için çarşı pazarda alış veriş yaparken tüketebileceğimiz kadar alış-veriş yapmalıyız.

Torba ve dolapları doldurmak yerine mevsiminde ucuz olan sebze ve meyvelerden kışa hazırlık yapmalıyız.

5- Tasarruflarınızda hedef belirlemek çok önemli.

Yani hedefinizde ne varsa ulaşana kadar birikimden vazgeçmeyin.

6- Belirsiz piyasa şartlarında al-sat yapmayın.

Sosyal medya etkisinde kalarak zarar etmeyin. Bugünkü piyasa koşulları alım için değil, satış için fırsat veriyor. Doğru zamanı beklemek, soğuk kanlı olmak, nefsinize yenilmemek gerek.

7- Global ekonomiler daraldığı için işimize sahip çıkmak zorundayız.

İster işveren ister işçi ol, işimize sımsıkı sarılıp daha çok üretmeliyiz.

8- Birikimlerinizi tanıdığınızı sandığınız dövizcilere ve kuyumculara emanet etmeyiniz. Yarın bu kişiler kepenk indirip gittiğinde, kimsenin “Devlet nerede?” demeye hakkı yoktur.

9- Devletin sunmuş olduğu tüm teşvikleri araştırmalı, öğrenmeli ve uygulamalıyız.

10- Hayatın her geçen gün pahalı olacağını düşünün.

Ona göre evlatlarınızı yetiştirin ve hazır olmasını sağlayın.

İyi eğitim almış, tasarrufun bilincini taşıyan, olumsuz durumlara duyarlı bir nesil yetiştirmemiz döviz kurlarından daha önemli.