Türkiye gazetesi yazarı Necmettin Batırel, Merkez Bankası'nın faiz politikasını eleştirdi.
"Sorumluluk almaktan kaçarak kurtulamazsınız" diyerek Merkez Bankası yöneticilerini uyaran Batırel, "En çok neye üzülüyorum biliyor musunuz? Gecesini gündüzüne katarak, Türkiye'nin hakkını korumak için çırpınan, terörün kökünü kurutan, dev projelerle donattığı ülkemizi bölgesel güç hâline getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'a laf söyletiyorsunuz, onun işini zorlaştırıyorsunuz! O bunu hiç hak etmiyor..." dedi
Necmettin Batırel'in, Türkiye gazetesinde bugün yayımlanan, “At binenin, kılıç kuşananındır...” başlıklı dikkat çeken yazı şöyle:
Merkez Bankası, emtia fiyatlarının düştüğü, petrolün gevşediği tahıl koridorunun açılmasına öncülük ederek gıda krizini çözdüğümüz, Avrupa'ya enerji köprüsü olduğumuz bir dönemde tarihî fırsatı tepti, faizi değiştirmedi, bir çuval inciri berbat etti! Banka kendince iyi yaptığını, siyasi otoriteyi memnun ettiğini düşünüyor. Karar metninde klasik ifade (makro ihtiyati tedbirler kararlılıkla uygulanacak, gerekirse ilave tedbirler devreye alınacak) denilerek güya yüreklere su serpildi. Ama aslında bu karar bankaların ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramadı. Yine merkez bankasından %14 faizle para alacaklar, yine bunu %30-35 faizle satacaklar. İlk çeyrekte %400'e varan kazançları ikinci çeyrekte de devam edecek. Faizi düşürürken ne söylenmişti: Şirketler ucuz kaynağa ulaşacak, üretimdeki büyük artış sonunda fiyatlar gevşeyecekti... Böyle olmadı. Niye? Çünkü bankalar tavır koydu, ticari kredi faizlerini aşağı çekmedi aksine yükseltti. O zaman sormak gerekmiyor mu: Bu uygulamayı niye engelleyemediniz?..
Merkez Bankasının araç bağımsızlığı vardır. Bu ne demek? Yasayla belirlenmiş olan nihai hedefe ulaşmak için para politikası araçlarını ve yöntemlerini, hükûmetin veya başka bir otoritenin onayına gerek duymadan serbestçe seçebilme hakkı, demek. Merkez Bankası bu hakkını kullanıyor mu? Hayır! Peki bunun faturasını kim ödüyor? 85 milyon vatandaşla birlikte siyasi otorite... Hayat pahalılığı sürekli artıyor. Muhalefetin eline büyük koz veriliyor. Cumhurbaşkanı, Merkez Bankası Başkanını süs diye mi seçti? Türk lirasını güçlendirecek tedbirleri al, dedi. Vatandaşın dövize yönelmesini önle dedi. Enflasyonu düşürecek kararları hayata geçir, dedi. Sen ne yaptın? 4 ayda politika faizini %19'dan %14'e düşürdün, sonra defteri kapattın. 15 Eylül'de 8,44 olan dolar kuru bugün 17,70'e yükseldi. 10 ayda Türk lirası tam %110 değer kaybetti. Enflasyonu 40 puan aştı. Kurların yükselmesiyle enerji faturamız katlandı, ithal ürünlerin fiyatı tavana çıktı. Etiketler yaz ortasında bile küçülmüyor.. Paranın değeri böyle mi korunur? Her şeyi siyasetin sırtına yükleyerek, benim adım Hıdır elimden gelen budur, diyerek koltuğa oturup maaşını alarak para yönetimi olmaz! Taşın altına sadece elinizi değil tüm gövdenizi koyacaksınız. Faiz arttırmak gerekiyorsa bunu gözünüzden yaşlar akarak da olsa yapacaksınız. Piyasayı siz yönlendireceksiniz. Oysa şimdi ne derlerse onu uygulayan robot gibi hareket ediyorsunuz! Hep geridesiniz. Ülkenin istikbaliyle oynuyorsunuz!..
Kısa sürede varlık fonu ve TMSF üzerindeki şirketler satışıyla büyük döviz girişi yaşanacağını, ayrıca 55 milyar dolarlık SWAP anlaşması yapılacağını duydunuz, rahatladınız. Ama faizi sabit bırakarak ülkeyi 1 milyar dolar zarara uğratacağınızı biliyor musunuz? Nasıl mı? Kur 17,80 TL iken SWAP yapmak mı ülkeye kazandırır, yoksa 14,80 TL'ye düştüğü zaman mı? Bunu niye söylüyorum, eğer faiz artırımına gidilseydi, piyasada dengeler değişecek, bu kararın arkası gelecek beklentisi oluşacak, kurlar gevşeyecekti. Şimdi tam tersi oldu. Kurların yüksek kalması hazinenin sırtındaki yükü de arttırıyor. Avrupa merkez bankası 11 yıl aradan sonra faizi 50 baz puan arttırdı. ABD Merkez Bankası 1994'ten bu yana en yüksek oranda faiz artışına gitti. 27 Temmuz'da 100 baz puan arttırdığı zaman dolar/TL 18,00'i aşacak. Görmüyor musunuz, Societe Generale yıl sonunda dolar 22 lira olacak diye rapor yayınlıyor. Kurların yüksek kalması cari açığın artmasına yolaçıyor. Bunu kapatacağım diyerek toplam rezervleriniz 98,7, net rezervleriniz 6,1 milyar dolara geriledi... En çok neye üzülüyorum biliyor musunuz? Gecesini gündüzüne katarak, Türkiye'nin hakkını korumak için çırpınan, terörün kökünü kurutan, dev projelerle donattığı ülkemizi bölgesel güç hâline getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'a laf söyletiyorsunuz, onun işini zorlaştırıyorsunuz! O bunu hiç hak etmiyor...
Son söz: Sorumluluk almaktan kaçarak kurtulamazsınız. Boşuna söylememişler: “At binenin, kılıç kuşananındır...”