Elektrikli otomobiller de nereden çıktı?
Tarihte bilinen ilk elektrikli motor ve araç, 1835 yılında Thomas Davenport tarafından Amerika Vermont’ta icat edildi. Araç, iki elektromıknatıs, bir pivot ve bir batarya kullanılan küçük bir lokomotifti

Oluşturma Tarihi: 2021-07-18 20:14:02

Güncelleme Tarihi: 2021-07-18 20:14:02

Bugün otomotiv sektöründe elektrikli araçların önümüzdeki süreçte sektör payını artırmasına dair sıkı bir çalışma var. Sadece ülkemizde değil tüm Avrupa ülkelerinde elektrikli otomobillerin devreye alınması amacıyla teknolojik altyapı çalışmaları da hız kazanmış halde. Türkiye'nin Otomobili de elektrikli sistem ile pazara çıkma hazırlığında. Fosil yakıt kullanımının azaltılmasının esas alan otomotiv firmaları da hemen her markalarında elektrikli payını artırarak geleceğinin otomobili projesinde geri kalmamak için yeni yeni yapılandırma içerisine girmiş vaziyetteler.

Geleceğin teknolojisi olarak görülen bu otomobillerin gerek batarya gerekse menzil yönünden daha da geliştirilmeleri hususu da ülkelerin önemli gündemi...

Tarihin ilk elektrikli aracı

Tarihte bilinen ilk elektrikli motor ve araç, 1835 yılında Thomas Davenport tarafından Amerika Vermont'ta icat edildi. Araç, iki elektromıknatıs, bir pivot ve bir batarya kullanılan küçük bir lokomotifti.
Aynı dönemde 1832-1839 yılları arasında elektrikli araç, İskoçya'nın Aberdeen şehrinde, Robert Anderson tarafından icat edildi. Araç şarj edilme özelliğine sahip değildi.1897 yılında ilk elektrikli taksiler New York caddelerinde yerini aldı. Aynı yıl Connecticut'ın Pope İmalat Şirketi, ilk büyük ölçekli Amerikan elektrikli otomobil üreticisi oldu.
1900 yılına gelindiğinde elektrikli araçlar altın çağını yaşamaya başladı. Amerika Birleşik Devletleri'nde üretilen 4.192 otomobilden yüzde 28'i elektrikle çalışıyor ve elektrikli otomobiller New York, Boston ve Chicago yollarında bulunan tüm araçların yaklaşık üçte birini temsil ediyordu. Benzinli araçlardan daha çok elektrikli araçlara önemli bir talep vardı.

Ford'un hamleleri

Bu dönemde üretilen benzinli araçlarda meydana gelen, titreme, gürültü ve ses problemi elektrikli araçların tercih edilmesinde önemli yere sahipti.1908 yılında Henry Ford, seri üretime aldığı yeni benzinli araba olan Model T'yi tanıttı. Ford'un yaptığı bu hamle ile Amerikan otomobil pazarını başta aşağı değiştirdi.
1912 yılında satışlarda rekor kıran elektrikli araçların yerini, seri üretimde imal edildiği için daha uygun olan benzinli araçlar aldı. Aynı yıl elektrikli bir otomobil 1.750 dolar iken benzinli bir otomobil yalnızca 650 dolardı.
1920'lerde elektrikli araçlar artık tercih edilen bir ürün olmaktan çıktı. Bunun ardında yatan nedenlerin; daha uzun mesafeli araçlara duyulan istek, beygir gücünün eksikliği ve benzine ulaşımın daha kolay olması gibi bir dizi faktöre bağlı olduğu düşünülüyordu.

BMW de devreye girdi

1960'lara gelindiğinde özellikle fabrikaların yoğun üretim yapması, otomobillerin sayısının artması ve ısınmada kullanılan zararlı yakıtlar nedeniyle Avrupa ve Amerika'da binlerce kişinin hayatına mal olan bir dizi hava kirliliği sorunu ile karşı karşıya kalındı. Bu olayların ardından 1970'lerde çevreye daha az zarar vermesi nedeniyle elektrikli araçlar yeniden gündeme taşındı.1972 yılında BMW, 1602 E adında bir elektrikli araç modeli tasarladı ve dönemin Olimpiyat Oyunları'nda sergilendi. Ancak model hiçbir zaman üretime geçmedi.

1973 yılında çıkan OPEC Petrol Krizi nedeniyle benzin fiyatlarının artması, benzinli araçlara alternatif arayışının ortaya çıkmasına neden oldu ve bu dönemde elektrikli araçlar konusundaki çalışmalar yeniden hız kazandı.
1974 yılında Vanguard-Sebring'in çıkardığı CitiCar, Washington DC'deki Elektrikli Araç Sempozyumunda ilk çıkışını yaptı. CitiCar, 30 milin üzerinde bir hıza ve 50 kilometrelik sürüş kapasitesine sahipti. 1975 yılına gelindiğinde, şirket ABD'deki altıncı büyük otomobil üreticisi arasında yerini alsa da sadece birkaç yıl sonra lağvedildi.

Devletten gelen destek

1976 yılında hibrit ve elektrikli araçlar konusunda araştırmalar yapılması üzerine özellikle Amerika'da bir dizi karar alındı ve devlet bu alanda teşvik vermeye başladı. Yapılan bu teşvikler ile 1976 senesinde Dallas menşeli bir kiralama firması, elektrikli araç kiralamaya başladı.1990'larda Temiz Hava Yasası Değişikliği ve Enerji Politikası Kanunu'nun yürürlüğe girmesi ile elektrikli araçlar yeniden gündemde yerini almaya başlarken, bu alanda yapılan yatırımlara da destek verildi.
General Motors CEO'su Roger Smith, “dünyanın en verimli üretim aracı” olarak adlandırılan EV1'in üretimini tamamladı. 1996 yılında yalnızca kiralanan 1.117 adet araç, sadece California, Arizona ve Georgia'dakilerin kullanımına sunuldu. Ancak kullanıcılardan çok olumlu yorumlar almasına rağmen belirli bir süre sonra kiralama sürelerinin dolması gerekçesi ile toplatılarak, hurda çöplüğüne atıldı. Şu an bu modelden 40 adet müzelerde sergilenmek üzere tutulmaktadır.

Toyota'dan Tesla'ya gelişim aşamaları
1997 yılında Toyota, dünyanın ilk kez ticari olarak pazarlanan ve seri üretilen hibrit otomobil Prius'u Japonya'da tanıttı. Üretildiği ilk yıl yaklaşık 18.000 adet satıldı. Global satışa sunulduğu ilk yıl ise 50.000 adet satıldı.
1997-2000 yılları arasında Honda's EV Plus, G.M.'s EV1, Ford's Ranger pik up EV, Nissan's Altra EV, Chevy's S-10 EV ve Toyota's RAV4 EV gibi modelleri büyük otomobil imalatçıları tarafından üretildi. Ancak bu dönemde araçların satılması yerine kiralamaya gidilmesi tercih edildi.2006 yılına gelindiğinde elektrikli araç konusunda devrim sayılabilecek bir adım olarak, Tesla üretimi karşımıza çıktı. Tesla diğer elektrikli araçlardan farklı olarak, tek sefer şarj edilme ile 200 kilometre gidebilecek şekilde tasarlandı. 2011 yılında Tesla'nın Roadcaster adıyla piyasaya sürdüğü model ise 240 kilometre menzile sahipti.2010 yılında hem fiyatı hem de performansı ile 6 yılda 250.000 adetten fazla satan Nissan Leaf ilk kez piyasaya çıktı. Şu an dünyada en çok satan elektrikli araba olan Nissan Leaf 2019 yılında yeni modelini piyasaya çıkaracağını açıkladı.

Nasıl çalışıyor?

Elektrikli araçlar fosil yakıtlardan değil, elektrikten elde ettiği enerjiyle çalışır. Araçlarda kullanılan elektrik motorunun içinde rotor olarak adlandırılan bir parça bulunur. Rotorun dönmesi elektrik enerjisini hareket enerjisine çevirir. Elektrikli araçlarda tork gücü elde etmek için motorun belirli bir devire ulaşmasına ihtiyaç duyulmaz. Araçlarda lityum iyon piller kullanılarak oluşturulan bataryalar bulunur. Fosil yakıtlar kullanan içten yanmalı motorlar yüksek gürültü ve ısı ortaya çıkarırken elektrikli araçların motoru sessiz bir şekilde çalışır.
Elektrikli araçların performansları, araçlarda kullanılan motorların enerji verimliliği sayesinde benzinli otomobillere kıyasla daha seri olabilir. Elektrikli araçların hızlanma kapasitesi ise aracın modeline, batarya gücüne, motoruna ve ağırlığına bağlı olarak belirlenir.

Şarj sistemi hakkında bilgi

Elektrikli araçların bataryasında kullanılan lityum iyon cinsi piller, cep telefonlarında bulunan batarya pilleriyle benzerlik gösterir. Tıpkı cep telefonlarında olduğu gibi elektrikli araçlar da alternatif akım sağlayan prizler aracılığıyla şarj edilebilir. Başka bir deyişle, elektrikli aracınızı evinizde bulunan standart prizleri kullanarak şarj edebilirsiniz. Ancak evlerde bulunan elektrik tesisatında düşük amperli ve tek fazlı sistem kullanılması, elektrikli araçların şarj olma süresinin 10-12 saati bulmasına yol açabilir.
Elektrikli otomobil şarj istasyonlarının barındırdığı yüksek akım sayesinde söz konusu süreyi kısaltmak mümkündür. Günümüzde kullanılan elektrikli otomobillerin büyük çoğunluğu, kurulan şarj istasyonlarında yaklaşık 30 dakika içinde %80'lik batarya doluluğuna ulaşabilir.

Hangi avantajları var?

Elektrikli araçlar çevresel ve ekonomik açıdan önemli avantajlar sağlamaktadır. Elektrikli araçların benzinli araçlara kıyasla yakıt maliyetini beşte bir oranında azalttığını söylemek mümkündür. Elektrikli araçların servis tamirine ihtiyaç duyma süresinin daha uzun olması, kullanıcıları bakım maliyetleri açısından da rahatlatır. Elektrikli otomobillerin en önemli maliyet kalemi, araçlarda kullanılan bataryanın ömrü bittiğinde değişmesi gerektiğinde ortaya çıkar.

Fosil yakıtları engelliyor

Elektrikli araçlarda fosil yakıtlardan enerji sağlanmaması ve egzoz sistemi kullanılmaması, çevrenin korunması açısından büyük önem taşır. Benzinli araçların yarattığı karbon salınımı küresel ısınmayı tetikleyen başlıca faktörler arasındadır. Öte yandan, fosil yakıtlardan rezerv sağlamak için yapılan çalışmalar doğanın tahrip edilmesine yol açar. Elektrikli araçların kullanımının yaygınlaşmasının atmosferdeki karbon salınımı düzeyini de önemli ölçüde azaltacağı öngörülür. Çevre dostu tasarımları sayesinde elektrikli araçlar, gelişmiş teknolojik donanımlar kullanılarak üretilir ve sessiz bir kullanım deneyimi sunar. Bu sayede gürültü kirliliğinin önüne geçilmesinde de önemli bir rol oynar.
Özellikle 2015 yılından bu yana, dünyadaki büyük otomobil firmalarının çalışmalarını elektrikli araçlar üzerinde yoğunlaştırdığını görmek mümkündür. Türkiye'de henüz elektrikli otomobil satışları düşük seyretse de yakın gelecekte pazarın gitgide hareketleneceği düşünülüyor.