Emin Üstün, Türk halkını 'Hac Tasarruf Sandığı' ile tanıştıracak!
Türkiye’de alanında ilkleri gerçekleştiren ve girişimciliği ile gençlere örnek olan işadamı Emin Üstün, farklı sektörlerdeki yatırımları ile sermayesini bilinçli şekilde değerlendirmeye çalışıyor.

Oluşturma Tarihi: 2019-11-07 10:40:00

Güncelleme Tarihi: 2019-11-07 10:40:00

İlerleyen yaşına rağmen enerjisinden bir şey kaybetmeden işinin başında olan Emin Ağabeye, ‘Hayatı kazanarak, servet sahibi oldum' diye bilir misiniz sorusunu sorduğumuzda dikkat çekici şu cevabı verdi: ‘Allah bizlere nimetlerini lütfetti. İş hayatımızda imtihanlardan geçirdi. Kaybettiğimiz de oldu. Hamdolsun şimdi kazanıyoruz. Bugüne kadar 100 şirket kurdum. Ancak ben, çocuklarıma servet bırakmayacağım, çünkü tüm servetim artık kurduğum şirketlerde. Ben öldüğümde onların mallarla değil bıraktığım güven sermayesi ile ilerlemelerini arzu ediyorum. Yaşadığım sürece, sermayemi elbirliği ile insanların mutlu olacağı alanlarda değerlendirmeye devam edeceğim. Onlar da öyle yapmalı. Müslüman servetle değil, sermaye ile kalkınır' dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl Hac ibadetini yerine getirmek isteyen vatandaşlarımız için belli tarihler arasında müracaat fırsatı veriyor. Ancak yapılan başvurulardan ancak takribi 80 bini bu şansı yakalayabiliyor. Bir defa müracaat edenler her yıl çekilişlere katılma hakkını elde ediyorlar. Ancak yıllar geçtikçe maddi imkânı ilk yıl müracaat ettiği seviyenin altına düşen vatandaşlarımız olacaktır. İşte bu noktada Emin Şirketler Grubu olarak biz devreye giriyoruz ve kurada adı çıkan mali durumu iyi olmayan vatandaşın buruk sevincini gerçek sevince dönüştürüyoruz.

Fikir nasıl doğdu?

Aslında dünya coğrafyasına baktığımızda her yıl Hac mevsiminde kutsal topraklara iki milyonun üzerinde aday gidip hacı oluyor. Sadece İslam coğrafyasından değil, farklı ülkelerdeki dünya vatandaşlarının da oraya akın ettiğini biliyoruz. Tabi ki bunun manevi olduğu kadar maddi bir hazırlık gerektiren tarafı da var. İşte bu noktada Malezya'da oluşturulan bir sistemle hacı adaylarının mali eksikliği gideriliyor. Sistemin temelinde ise faizsiz borçlanma var. Biz de bunu Türkiye için uygulamaya karar verdik. Geçmiş yılların kayıtlarına baktığımızda Hac kurasında çıktığı halde maddi imkânı olmadığı için gidemeyenlerin sayısı 20 bini bulmuştu. Emin Üstün olarak, ben böyle bir çaresizliğe çare bulmayı kendime vazife bilirim. Nitekim, elbirliği sistemimizde olduğu gibi gönülleri fethetmek için ilk adımı da atıyoruz.

Sistem nasıl işleyecek?

Öncelikle bizlerin muhatap olacağı vatandaşımızın Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, Hacca gitmeye hak kazanmış olan sonuç listesinde yer alması gerekiyor. İkinci adımda Hac ibadetinin o yıl söz konusu vatandaşın tercihine göre kaç liraya malolacağı net olarak hesaplanır. Bu bedeller otel ve odalarının niteliği başta olmak üzere farklı sebeplerden dolayı farklılıklar gösterebilir. Biz, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın açıkladığı bedelleri dikkate alarak, vatandaşları şirket bünyemizde bulunan altın üzerinden kendimize borçlandıracağız. Yani Hacca gitmek için 200 gram karşılığında paraya ihtiyacı olana o günün altın gr değeri üzerinden borç vermiş olacağız. Vatandaş bize altın olarak borçlanmış olacak. Borçlar ise taksitle müessesemize ödenecek. Biz bu sisteme Hac Tasarruf Sandığı adını verdik. Elbirliğinde olduğu gibi bize gelip kaydını yaptıran vatandaşlarımıza 150 gram altı karşılığında Hac parasını veriyoruz. Borcu 60 aya bölüyoruz. Bunun da karşılığı 2.5 aylık gram altın karşılığı ödemedir. Şimdiki şartlara göre her ay 2.5 gram altının karşılığı 600 liraya tekabül ediyor. Yani vatandaş bize 600 lira aylık ödeme yaparak geriye ödemesini yapmaya başlamış olacak. Tabi ki burada esas olan borç olarak verilen altının gram miktarıdır. Vatandaşlar, bu miktarın karşılığında borçlanmış olacaktır. Altının değeri düşerse borç toplamı azalmış olacak, yükselirse de bir miktar artmış olacak. Burada şunu özellikle vurgulamak isterim; altının değeri dolara göre daha istikrarlı seyrediyor. Dövizle borçlanmanın riski daha yüksek iken altında bu risk o denli yüksek değildir.

Emin Grubun bundan kazancı ne olacak?

Tabi ki, bir hayra vesile olmak en büyük kazancımız olacaktır. Elbirliği sistemi ile 28 yıldır binlerce ailenin duasını aldık. Onlardan talep ettiğimiz organizasyon bedelleri oldukça mütevazi seviyelerde kaldı. Bugün bir bankadan kredi çeken vatandaşın düştüğü durumu bilmeyenimiz yok. Bankalara elini uzatan kolunu hatta gövdesini kaptırıyor. Bizde hamdolsun faize geçit yok. Hac Tasarruf Sandığı sisteminde de 60 aylık (5 yıl) ödeme tablosu karşılığında, ödenecek toplam altın gr gram değerinin yüzde 5 ile 7 - 8'ni talep etmiş olacağız. Bu da günümüzde 3 -5 bin liraya tekabül ediyor. Eğer vatandaş ayda 600 lira taksit ödeyecekse bunun 50- 60 lirası organizasyon bedeli olmuş olacak. Zaten enflasyon farkı böyle bir bedeli bile hangi seviyelere getirmiş oluyor, biliyoruz. Bu arada parasının bir kısmını temin etmiş olan hacı adaylarına da eksik tutarları karşılığında altın borçlanması yaptırabileceğiz. Tabi ki asıl yapılması gereken Hac niyetinin ortaya konulduğu ilk günden itibaren sisteme dahil olmaktır. Bugün Malezya'da aileler çocuklarını küçük yaştan itibaren sisteme dahil ediyor. Onlar da Hacca gitme yılı geldiğinde herhangi bir mali sıkıntı yaşamamış oluyor. Biz de Türkiye'de bunu yaygınlaştırmak istiyoruz.

Altınları nereden bulacağız?

Biz, bu sistemi işletirken herhangi bir yere borçlanmayacağız. Hamdolsun işlerimiz yolunda. Ne arsa satıyoruz ne de iş alanlarımızı küçültüyoruz. Biz her ay ülke ekonomisine yaptığımız katkı ile ilerliyoruz. Altın stoğumuz var. Farklı sektörlerde hem faaliyetlerimiz hem de gelirlerimiz var. Şirket bünyesindeki altınlarımızı kullandırmış olacağız.

Aynı fırsat Umre için de olabilir

Bu yıl devreye soktuğumuz bu fırsatın kamuoyuna doğru yansıtılmasına özen gösteriyorum. Gün gelecek bu sistemde de bir kura düzenine girilecektir. Hatta Hac için sunduğumuz fırsatın Umre için de gündeme gelmesi söz konusu olabilir. Önce ilk kez bu yolla gideceklerin sistemi yakınlarına anlatması etkili olacaktır. Bu hayırlı girişimimizin ilgi göreceğini düşünüyorum.

Bu konu yılda 1 milyon kişiyi ilgilendiriyor

Hac konusunda geçmiş yıllara göre büyük bir rağbetin olduğunu görmek sevindirici. Ancak ayrılan kontenjanlar sınırlı. Çok bekleyen var. Yıllık 1 milyon kişiyi ilgilendiren bu konudaki sıkıntıların aşılmasını temenni ediyorum. Biz, kurada ismi çıktığı halde mali durumu olmayanların can simidi olmaya hazırız.

Faiz yok işlerimiz bereketli

Gayrimenkul sektöründe herkes iş yokluğundan şikâyet ederken, hamdolsun biz nisan ayında 500 milyon liranın üzerinde bir alışverişe vesile olduk. Sonuçta bu işin içinde faiz yok. Vatandaş da zaten bunu istiyor. Ayda 3 binin üzerinde teslimat yapıyoruz. Bu da günlük 100 daireye tekabül ediyor. Buna karşılık 100 civarında ev için de ilk adım atılmış oluyor. Herkes piyasanın durgunluğundan söz ediyor ama konut ihtiyacı olanlar bizler gibi doğru adreslerle irtibata geçerek kendileri için içlerine sinen ve ekonomik maliyetli bir sonuca varabiliyorlar. Son iki ayda ciromuzda yüzde 20 artış oldu. Yıl sonundaki hedefimiz ise 2018'in toplam cirosunun yüzde 50 fazlasını elde etmektir. Ayda yüzde 5 ile 7 arasında büyüyoruz. Şu anda 115 şubemiz ve bin 500 çalışanımız ile bu başarıyı sağlıyoruz.

Yetkilileri uyarıyorum

1990'lı yıllarda kamuoyuna mal ettiğimiz faizsiz sistem, ülkemizde ev ve otomobil ihtiyacı olan kesimler için önemli bir alternatif oldu. Sistem bugüne kadar düzenli şekilde ilerledi. Ama son zamanlarda sektörün önde gelen bir iki oyuncusunu taklit eden, olmayacak vaatlerle vatandaşın kapısını çalanlar var.

Erdoğan el atmalı

Sistemin temel dinamikleri belli. Bu noktada faizsiz ticaretin devlet kontrolünde ilerlemesinin faydalı olacağını düşünüyorum. Konuyla ilgili Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın gayretlerini destekliyoruz. Biz görüşlerimizi sunduk. Hem patronun, hem de vatandaşın haklarının korunduğu bir sistemin yasal zemine oturtulması konusunda başta Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun, hem kanun yapıcıların ellerini çabuk tutması gerekiyor. Doğabilecek suiistimallere karşı bu işin duayeni olarak yetkilileri geç kalmamaları konusunda Yeni Akit aracılığı ile yeniden uyarmak istiyorum.

Boş kamyonla yol alınmaz

Biz, akıllı rekabetten yanayız. Yükü olmayan boş kamyonla yol alınmaz. Vatandaşın karşısına, ‘10 ay sonra sana ev vereceğim' diye çıkanlara şaşırıyorum. Sistemde bugüne kadar süregelen güvenilirliğinin sarsılmaması için artık somut adımlar atılmalıdır.

En büyük mirasım: Güven

Oluşturduğum elbirliği sisteminde 30 yıla yakın süre içerisinde en büyük kazancım sağladığım güven oldu. Bugünden sonra bırakacağım en büyük mirasım da güven olacaktır. Sonuçta, güven bir Müslüman için de vücudundaki kanının dolaştığı damar gibidir. Eğer birisinin kan damarlarında güven dolaşmıyorsa ona Müslüman diyemeyiz.

En büyük eksikliğim…

Geçmişten bugüne en büyük eksikliğim eğitim fonları oluşturup geliştirmek için çaba harcamam gerekliliğidir. İhtiyacı olan ailelerin çocukları için bunları yapabilirdik.  Bunun da adına ‘Eğitim Elbirliği' adını vermek isterdim. Fonda biriken para ile özel okullar açılabilirdi. Keşke çocuklarım bunları yapabilse ama bu işler cesaret ister…

Ramazan'da sürprizlerimiz olacak

Eminevim olarak bugüne kadar 150 bine yakın ailenin yüzünü güldürmenin onurunu yaşıyoruz. Zaman zaman düzenlediğimiz kampanyalar da ilgi görüyor. Yarın başlayacak olan Ramazan ayında da bereket odaklı sürprizlerimiz olacak.

30'uncu yıl hayalim

İki yıl sonra ‘Elbirliği' sisteminde 30 yılı geride bırakmış olacağız. Şöyle geriye baktığımda, birçok şeyi daha iyi yapmak için sürekli çalıştığımı gördüm. Bundan sonrası için de daha iyisi için çalışmam gerektiğine inanıyorum. Benim için emeklilik diye bir şey yok. İşletmeciliği daha iyi yapmak isterim. Keşke eğitim konusundaki yatırımları yıllar öncesinden başlatsaydım diyorum. Yeni dönemde buna da önem vermemiz gerekiyor.

Kırşehir'e biyogaz yatırımı

Kazandığımızı yine şirketlerimiz yoluyla yatırıma yönlendiriyoruz. Örneğin hafta içinde Kırşehir'de, memleketimize hayırlı olacak bir projeye imza attık. Merkez ilçeye bağlı olan Körpınar Köyü civarında bulunan mandıraların yol açtığı çevre kirliliğini önlemek amacıyla bir biyogaz tesisini devreye sokuyoruz.

Ben olsaydım...

Ramazan ayında paylaşmanın ruhunu canlı tutmak için sadece bilinen yerde ve camilerde yardıma muhtaçlara el uzatmak kadar özellikle gecekondu bölgelerindeki camilere Nasreddin Hoca misali gidip oraya çocukların gelmesini sağlamak için hediyeler dağıtmayı isterdim. Bunu da yapmalıyız aslında. Çocukların dinimizi öğrenirken bu gibi renkliliklerden ilham alması gerekir. Hristiyan dünyası bunları Noel Baba ile öylesine yapıp çocukların sempatisini kazanırken, biz neden gerçek sevgiyi camilerimizde onlarla paylaşmayalım ki… (Emin Üstün)