Türkiye'nin büyüme rakamları ekonomik gidişatla ilgili ipuçları verse de, mikro bakışla incelediğimizde vatandaşın cebinden başka birşey düşünmediğini söyleyebiliriz.
Açıklanan yüde 7.6'lık son veri 2022 sonu itibariyle bir çok ülkeye rağmen iyi yolda olacağımıza işaret ediyor. Bir madalyonun arka yüzüne bakalım.
Öyle bir memlekette yaşıyoruz ki, karşılaştığımız birçok olay evlere şenlik olacak cinsten. Çoğu kez ağlanacak halimize gülüp geçiyoruz. Başımıza gelince de ‘Yandım Allah' diyoruz. Atasözlerinin bu denli yaygın olduğu başka bir ülke var mıdır, bilmiyorum ama bizde nesilden nesile aktarılan bu sözlerin hemen hemen hepsiyle ilgili örneklere günlük hayatımıza rastlamamız mümkün. Bunlar arasında en çok dillendiğim ise her nedense ‘ATI ALAN ÜSKÜDAR'I GEÇİYOR' oluyor. Neden olmasın ki?
Daha 2021'in sonlarına doğru resmi verilere göre enflasyon yüzde 19 iken şimdi yüzde 70-80'ler arasında ise bunun ana sebeplerinden birisi erken müdahale sisteminin olmamasından kaynaklıdır. Bana kimse kalkıp da şimdi, ‘Ya Mehmet sen bilmiyor musun, Ankara'da Fiyat İstikrarı Komitesi diye bir şey var. Üstelik bunun da başında Hazine ve Maliye Bakanı var' demesin. Nitekim, söz konusu komite, kurulmasının üzerinden daha bir yıl geçmiş ve 6 kez toplanmışken Anayasa Mahkemesi tarafından ilgili kararnamenin iptali ile işlevsiz hale getirildi. Haydi bunu geçelim.
Kardeşim, neyi yazalım da nasıl düzelsin? Bir yıl öncesinin Türkiye'si ile bugünün Türkiye'si arasında öyle bir değişim var ki, sormayın desem olmaz. Hayat pahalılığı hemen hemen herkesin düşünce ve duygu dünyasını alt üst etmiş durumda. Enflasyonla mücadelenin tek başına hükümet tarafından yapılmaması gerektiğini, bu işin üstesinden seferberlikle gelinebileceğini defalarca yazıp çizdim. Artık ne sokaktaki vatandaş ne de sanayiciler fiyat istikrarsızlığında geriye dönüşün eskisi gibi hızlıca olmayacağını biliyor. Peki elimiz kolumuz bağlı mı oturalım? Tabi ki hayır.
Eğer bugün bizlerin adeta ihbar niteliğindeki yazılarımızı, videolarımızı ve diğer paylaşımlarımızı Maliye Bakanlığının ilgili birimleri dikkate alsaydı, fırsatçılar bu denli cirit atmazdı. Hangi alanda olursa olsun her yere sinmiş olan bu güruhun yüzünden toplumca ne huzurumuz kaldı ne de bereket…
Ev fiyatlarından, otomotiv fiyatlarına, marketteki ürünlerden diğer hizmetlere kadar her alanda birbiriyle anlamsız bir yarışa girenlerin bu ülkeye verdikleri zarar, düşmanın verdiği zarar kadar tartışmaya açıktır. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin daha başarılı bir performans göstermesi ve vatandaşın menfaatlerini gözetlemesi için daha ne bekleniyor acaba?
Devlet harekete geçene kadar olan atlarıyla Üsküdar'ın ötesine geçip kazandıklarını semirirken acaba neden hantallık denen hastalıkla karşı karşıya kalıyoruz. Acil eylem planlarını yazılı evraklar olarak raflarda tutmak yerine acaba neden piyasada güveni ve gerçek dengeyi sağlayıcı eylemlere yönelmiyoruz. Bizdeki, ÖNCE OLAY OLSUN, SONRA MÜDAHALE YAPILIR hastalığı devam ettiği sürece bu ülke dik yokuşları aşamaz. ÖNCE TEDBİR SONRA İSTİKRAR VE GÜVEN formülüne hayat vermek bu kadar zor mu?
Bugün itibariyle başta CİMER'e olmak üzere ilgili kurumlara yağan ihbarlar ekonomi sahasında yaşadığımız çarpıklıkların derinliği konusunda bizlere önemli ipuçları veriyor. Aslolan ihbarlardan önce ilgililerin sıkı tedbirlerle bu yanlışlara meydan verilmesini önlemek olmalı. Bizde herşey tersinden işlediği için bu konudaki şikâyetimi paylaşmadan edemedim. Her defasında birileri atlarıyla Üsküdar'a geçerken, tedbir mekanizmasının başında olanlara ‘GÜNAYDIN BAYLAR BAYANLAR' demekten usanmayacağım gibi görünüyor.