Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın geçen günlerde ekonomideki yeni enstrüman olarak duyurduğu, “Gelire Endeksli Devlet İç Borçlanma Senedi” (GES) tartışılmaya devam ediliyor.
İlahiyatçı Hayrettin Karaman, Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde GES'in faiz niteliğinin olduğunu söyledi.
“GES'LER DE MEVCUT ŞEKLİ VE YAPISIYLA
‘DEVLETİN FAİZLE BORÇLANMASINDAN İBARETTİR'”
Bakanlığın basın açıklamasını aktaran Karaman, yeni modelle ilgili şu görüşlerini öne sürdü:
“Laik devletin faizci bankaları da var, faizi yasaklamak mümkün görünmüyor, ama faizin haram olduğuna inanan Müslümanlar ondan uzak durabilirler; kimse onları, faiz alıp vermeye mecbur etmiyor.
GES'ler de mevcut şekli ve yapısıyla “Devletin faizle borçlanmasından ibarettir”; çünkü açıklamada altını çizdiğim iki nitelik işlemi faizle borç şekline sokmaktadır:
1. “Devlet iç borçlanma senedi”,
2. “Kupon ödemelerinde asgari getiri garantisi”.
Bu senetlerin alım satımının ve kârını almanın helâl olabilmesi için senetlerin “hisse senedi”, “ortaklık senedi” olması gerekir; yani gelir hangi kaynaktan geliyorsa senet sahibi o kaynağa ortak olacaktır ki, onun gelirini alabilsin. Devletin böyle bir gelir kalemine ihtiyacı varsa ve halka da tasarrufu teşvik etmek istiyorsa şu formülü uygulayabilir:
Gelir getiren devlet malının mülkiyetini senetlere bölerek belli bir süre için halka açar, bu senetleri satın alanlar o mala ortak olurlar, devlet de ihtiyaç duyduğu parayı elde eder, malı yine devletin ilgili bir birimi veya kuruluşu yönetir, hâsıl olan kâr, sözleşmedeki orana göre senet sahiplerine dağıtılır. Süre dolunca devlet, senetlerin bedelini ödeyerek malı geri alır. Kâr garanti edilemez.”