Alman ihracatında koronavirüs krizi nedeniyle kaydedilen tarihi gerileme ve küresel ticaretteki durgunlukla ilgili endişeler Alman basınındaki yorumlarda öne çıkıyor.
Almanya'da ihracat Nisan ayında bir önceki yıla göre yüzde 31,1 azalarak son 70 yılın en büyük düşüşünü yaşadı. Neue Osnabrücker Zeitung ihracat verilerini şu yorumla değerlendiriyor:
"Almanya ekonomisinin güçlü yanlarından biri olan ihracat, koronavirüs krizi ile onun zayıf taraflarından birine dönüşüyor. Kapalı sınırlar, tedarik zincirindeki kopukluklar ve gerek deniz gerek ise hava yolu taşımacılığındaki aksaklıklar ihracatı sekteye uğratıyor. Bu kriz yakında etkisini yitirmez ise, ekonomik büyüme, refah, şirketler ve istihdam tehlikeye girecek. Almanya'da karara bağlanan konjonktür paketi iç pazara her ne kadar destek sağlasa da, ekonomiye genel anlamda faydası kısıtlı. Almanya ekonomisi, ancak diğer ülkelerin de kısıtlamalar olmadan üretime geçmesi ve bu ülkelerde tüketimin normale dönmesiyle rahat bir nefes alabilir."
Aynı konuyu irdeleyen Badische Zeitung gazetesi de Almanya ekonomisinin geleceği açısından karamsar bir tablo çiziyor:
"İhracatın çöküşü Almanya ekonomisini tam iliğinden vuruyor. İhracat şampiyonu Almanya, orta ve uzun vadede de kendini vasat geçecek yıllara hazırlamalı. Yerli sanayinin başarısı ve buna bağlı olarak ekonomik büyüme ihracata bağlı konular. Güçlü bir inşaat ekonomisi ve özel tüketim 2019 yılında büyük bir düşüşü engelledi. Bu açıdan federal hükümetin, bölgeler için önemli birer yatırımcı olan yerel yönetimleri ve tüketimi milyarlarca euroluk bir paketle destekleme girişimi doğru. Ancak bu çöküşün şiddetini hafifletmekten başka bir fayda sağlamaz."
Almanya'nın ihracatı gibi küresel ticaret de çok sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung'a göre yeniden normalleşme sağlandığında, küresel ekonomide kartlar yeniden dağıtılacak:
"Küresel ekonominin içinde bulunduğu durumla ilgili anketlerden çıkan sonuçlara bakıldığında, dip noktasının aşıldığı ve yılın ikinci yarısında, gerek ülkelerin iç ekonomilerinde, gerekse dünya ticaretinde önemli ölçüde büyüme yaşanacağı görülüyor. Konjonktürel tahminlerin büyük bir bölümü de aynı yöne işaret ediyor. Ancak Alman sanayisi için normale dönüş, bir yemek sipariş sitesinin ya da yazılım hizmeti sunan bir şirketin normale dönmesi gibi bir şey değil. Almanya ekonomisi açısından kilit bir pozisyonda olan otomotiv gibi sektörlerin üzerinde, daha koronavirüs krizi başlamadan önce kara bulutlar dolaşıyordu. Bunlar kaybolmadılar. Tam tersine, serbest ticaret her taraftan ateş altında ve dijital bir ağ ile birbirine bağlı, giderek karbondan arındırılan dünya ekonomisinde, gelecekte lazım olacak en iyi ihracat ürünlerini kimin üreteceği, uzun zamandır olmadığı kadar belirsiz."
Küresel ekonomik krizi değerlendiren Süddeutsche Zeitung da, çare olarak acilen yeni serbest ticaret anlaşmaları imzalanması gerektiğini savunuyor:
"Almanya hükümeti serbest ticaret için, bugüne dek olduğundan çok daha büyük bir coşkuyla girişimlerde bulunmalı. Bunun için diğer devletlerle ittifaklar kurmak ve yeni anlaşmalar yapmak gerekiyor. Ne kadar çok ülke bir araya gelirse, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin'de, yerli malları korumaya yönelik ekonomi anlayışının en çok bunu uygulayan ülkeye zarar verdiği anlayışı hakim olur. Ancak buna yönelik bir Almanya stratejisi, bazı Almanların hoşuna gitmeyecek adımların atılmasını gerektiriyor. Güney Amerika ile MERCOSUR serbest ticaret anlaşmasının hayata geçirilmesi ve yeni bir başkanla Beyaz Saray'a tekrar mantık hakim olduğunda, ABD ile TTIP görüşmelerinin yeniden başlaması gibi."