IMF, gelecek hafta yayımlanacak Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nda, G20 ülkeleri arasındaki gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin küresel ekonomiye etkilerinin değerlendirildiği bölümü önceden yayınladı. Rapora göre, 20 yılı aşkın süredir yıllık ortalama yüzde 6'lık "etkileyici büyüme" kaydeden Türkiye dahil G20'nin gelişmekte olan piyasa ekonomileri artık küresel ekonomik aktivitenin yaklaşık yüzde 30'unu ve küresel ticaretin yaklaşık dörtte birini oluşturuyor.
Raporda ayrıca, G20'nin gelişmekte olan 10 pazarındaki ekonomik büyümenin son 20 yılda sürekli olarak gelişmiş ekonomilerden daha iyi performans gösterdiği belirtiliyor. Arjantin, Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Güney Afrika ve Türkiye'nin özellikle ticaret ve küresel değer zincirleri aracılığıyla küresel gayrisafi yurt içi hasıladaki paylarını 2000'den bu yana 2 kattan fazla artırarak küresel ekonomiye entegre oldukları ifade ediliyor.
Rapor, bu ekonomilerin küresel piyasaları harekete geçirme potansiyeliyle birlikte küresel değer zincirlerine entegrasyonlarıyla giderek sistemik hale geldiğini belirtiyor. Ayrıca, bu ekonomilerden kaynaklanan şokların ve son 10 yılda yaşanan yapısal yavaşlamaların küresel aktivite üzerinde daha büyük sonuçlara yol açabileceği değerlendirmesinde bulunuyor.
Çin başta olmak üzere G20'nin gelişmekte olan piyasa ekonomilerinde yaşanan şokların etkilerinin arttığı ve artık gelişmiş ekonomilerdeki şoklarla kıyaslanabilir boyutlara ulaştığı raporda belirtiliyor. IMF'nin raporunda, G20'nin gelişmekte olan piyasa ekonomilerindeki şokların diğer gelişmekte olan piyasalarda 3 yıl sonra ortaya çıkan üretim değişiminin yüzde 10'unu, gelişmiş ekonomilerde ise yüzde 5'ini etkilediği kaydediliyor.
Geleceğe bakıldığında, simülasyonların G20'nin gelişmekte olan piyasalarındaki makul bir büyüme ivmesinin orta vadede küresel büyümeyi destekleyebileceğini gösterdiği belirtiliyor. Raporda, politika yapıcıların gelişmekte olan piyasalardan gelebilecek daha büyük şok olasılığını yönetmek için yeterli tamponları koruma ve politika çerçevelerini güçlendirme çağrısında bulunuluyor.