Merkel, ülke tarihinin en büyük finansal skandallarından birinin merkezi olan ödeme şirketi Wirecard'ın Çin'de yatırım yapması için girişimde bulunduğunda şirket hakkında suçlamalardan haberi olmadığını söyledi.
Birkaç yıl öncesine kadar Alman finansal teknolojisinin geleceği olarak görülen Wirecard, şirketin bilançosundaki 1,9 milyar avroyu aşkın paranın kaybolduğunun ortaya çıkmasının ardından ülke tarihindeki en büyük finansal skandalın merkezi olmuştu. Şirket, 3,2 milyar avro değerindeki borçlarının ortaya çıkmasından sonra Haziran 2020'de iflas başvurusu yapmıştı.
Alman Maliye Bakanlığına ve diğer kamu kurumlarına kendisini bilgilendirmeleri konusunda güvendiğini söyleyen Merkel, Wirecard'a yönelik iddiaları Haziran 2020'de şirketin iflasıyla öğrendiğini kaydetti.
Merkel, Çin'e ziyaretinde basındaki haberlere rağmen Wirecard'da ciddi usulsüzlükler olduğunu varsaymak için hiçbir neden olmadığını belirterek, "Çin'e resmi ziyarette Wirecard'dan bahsetmiş olmam doğruydu. Bu diyalog şirketin Çin pazarına erişimini kolaylaştırmakla ilgiliydi." ifadesini kullandı.
MALİ SUÇ FAALİYETLERİNE KARŞI YÜZDE 100 KORUMA YOK
Federal Hükümetin ve Almanya Başbakanının ülkeler arasında ikili ilişkilerde Alman iş dünyasının çıkarlarını savunmasının normal olduğunu söyleyen Merkel, gezinin Wirecard için “özel” yapılmadığını birçok siyasi konunun Çin Devlet Başkanı ile görüşüldüğünü vurguladı.
Başbakan Merkel, mali suç faaliyetlerine karşı yüzde 100 koruma olmadığını belirterek, Alman Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nda (BaFin) reformlara atıfta bulundu ve Wirecard skandalı gibi bir finansal skandalın tekrar yaşanmaması için her şeyin yapılması gerektiğini söyledi.
Wirecard skandalında mali denetleyici BaFin'in bağlı olduğu Maliye Bakanı Olaf Scholz da dün komisyona ifadesinde, federal hükümetin Wirecard skandalından “sorumlu” olmadığını vurgulamıştı.
Skandalla ilgili Merkel, Eylül 2019'daki Çin ziyaretinde, Wirecard'ın Çin'de yatırım yapması için girişimde bulunmakla eleştirilerin hedefindeydi.
Merkel'in söz konusu ziyarette, Çin merkezli ödeme şirketi AllScore Financial'ın Pekin'in yardımıyla Wirecard tarafından satın alınmasını gündeme getirdiği belirtiliyor. Satın almanın Çin Halk Bankası tarafından onayı gerekiyordu.
BAFİN BAŞARISIZ OLDU İDDİALARI
Skandalın ortaya çıkmasının ardından BaFin, Alman ve Avrupa kamuoyunda finansal teknoloji şirketini denetleme konusunda başarısız olduğu iddiaları ile karşı karşıya kalmıştı.
Alman hükümeti, BaFin'in personelini güçlendirecek ve kuruma şirketlerin finansal kayıtlarını kontrol etme konusunda daha fazla yetki verecek bir reform paketi üzerinde çalışıyor.
Bu kapsamda, İsviçre finansal regülatörü Finansal Piyasalar Düzenleme Kurulu (FINMA) Başkanı Mark Branson, BaFin'in yeni başkanı olarak atanmıştı.
1999'da kurulan Wirecard'ın hissedarları arasında The Goldman Sachs Group, Morgan Stanley, Societe Generale S.A., Bank of America Corporation ve Citigroup bulunuyordu.
Skandal, Wirecard'ın denetimini yapan EY'nin, şirketin 2019 hesaplarında 1,9 milyar avrodan fazla paranın kayıp olduğu gerekçesiyle geçen yılın finansal sonuçlarını onaylamamasından sonra ortaya çıkmıştı.
Soruşturmayı yürüten savcılık, şirketin mali tablolarının 2015'ten beri tahrip edildiğini öngörüyor.