Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun, 18. Bakanlar Toplantısı anlaşmazlık üzerine iptal edilirken, uzmanlar, Suudi Arabistan'ın liderliğinin grubun daha küçük üreticisi Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) başkaldırısıyla sarsıldığını belirtiyor.
Geçen hafta, iki gün üst üste yapılan görüşmelerde ağustos ayı itibarıyla uygulanacak üretim politikasına yönelik anlaşmaya varılamaması üzerine dün üçüncü kez bir araya gelmesi planlanan OPEC+ grubu, üye ülkeler arasında uzlaşmaya varılamaması sonucunda sürpriz bir kararla 18. Bakanlar Toplantısı'nı iptal etti.
Perşembe ve cuma gerçekleştirilen görüşmelerde ağustos-aralık döneminde petrol üretiminin her ay günlük 400 bin varil artırılması ve mevcut üretim kesintisi anlaşmasının 2022 yılı sonuna kadar uzatılması önerisi, üye ülkelerin çoğunluğu tarafından desteklense de görüşmeler Birleşik Arap Emirlikleri'nin "üretim kotasının artırılması" isteği üzerine sonuçsuz kaldı.
Bazı üye ülkeler yüksek seyreden petrol fiyatlarından daha fazla faydalanabilmek için üretimlerini artırmak isterken, OPEC+ grubunun çoğunluğu, kademeli üretim artışı konusunda dikkatli adımlar atmak istiyor ve sonbahar ara sezonundaki küresel petrol talebine ilişkin belirsizlik nedeniyle piyasaya bir anda gereğinden fazla petrol pompalamak istemiyor.
Diğer taraftan, aşılama konusunda oluşabilecek muhtemel gecikmeler, bazı ülkelerde getirilen yeni kısıtlamalar ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) varyantlarının ortaya çıkması, talep toparlanmasının hızı konusunda belirsizliklere yol açarak OPEC+ grubunu daha da tedbirli olmaya zorluyor.
Ancak grubun mevcut üretim kesintisi anlaşması doğrultusunda var olan üretim seviyesinin daha altında üretim yapmak zorunda kalması nedeniyle daha önce de gruptan ayrılma fikrini dillendiren BAE, mevcut üretim kesintisi anlaşmasının tekrar gözden geçirilmesi konusunda ısrar ederek OPEC+ grubunun toplu bir karar almasını imkansızlaştırıyor.
Piyasaların daha yüksek üretim seviyelerine ihtiyaç duyduğu konusunda ısrarcı olan Abu Dabi, mevcut anlaşmanın uzatılmasında bir sıkıntı olmadığını, asıl sorunun üretim kotası taban seviyelerinin üye ülkelerin güncel üretim kapasiteleri ile uyuşmamasından kaynaklandığını iddia ederek, bunun, anlaşmanın tüm taraflar için adil olduğundan emin olmak için tekrar değerlendirilmesini talep ediyor.
Viyana Enerji Araştırma Grubu Kurucusu Fereydoun Barkeshli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan ve BAE arasındaki ilişkinin uzun zamandan beri iyi seyretmediğini ancak taraflar arasındaki asıl anlaşmazlığın üretim kotaları konusunda çıktığını söyledi.
OPEC+ grubunu anlaşmazlığa sürükleyen asıl sorunun üye ülkelerin üretim kotası taban seviyesine yönelik yaşanan fikir ayrılığından kaynaklandığına işaret eden Barkeshli, "Mevcut üretim kesintilerinin temeli olan bu kotalar, Kasım 2018'de belirlendi ve üye ülkeler tarafından da kabul edildi. BAE'nin bu konuda şu anda talep ettiği ve diğer üyelerle fikir ayrılığına düştüğü konu ise mevcut üretim kotası taban seviyesine devam edilmemesi." ifadelerini kullandı.
Barkeshli, son dönemlerde BAE'nin petrol alanında yaptığı yatırımları anımsatarak, şöyle devam etti:
"BAE yaptığı yatırımlarla petrol üretim kapasitesini 1 milyon varilin üzerine çıkardı. Bu nedenle yeni bir üretim kotası taban seviyesi talep ediyor. Çünkü şu anda uygulanan sınır, 2018'de alınan kararda belirlenmiş olan kota sınırı ve piyasadan gelen tüm ek talep Suudi Arabistan'a gidiyor. Öte yandan, Suudi Arabistan da küresel piyasalardaki ek petrol talebinin kendi hesabına yazılması gerektiğine inanıyor çünkü OPEC ve OPEC dışı ülkelerin 2018'deki petrol üretim kesintilerinde en büyük fedakarlığı Suudiler yapmıştı. Bu açıdan da piyasada şu an var olan fazladan talebi de onlar hak ediyor. Tüm bunları dikkate aldığımızda, her iki ülkenin de bazı geçerli noktaları var."
Grup içindeki taleplerin BAE ile sınırlı kalmayacağına dikkati çeken Barkeshli, "Problem şu ki BAE'nin ardından Irak da aynı talepte bulunacak ve onu Kuveyt ve İran takip edecek. Öte yandan, Kazakistan da üretim kotası artırımını talep ediyor. Şunu unutmamak gerekir ki üretici ülkeler petrol satmak ve kar etmek için yatırım yapar ve kapasite artırımına gider." diye konuştu.
Barkeshli, grubun söz konusu toplantısına damgasını vuran başlıca konunun Suudi Arabistan ve BAE arasındaki kota anlaşmazlığı olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Şimdilik şunu açıkça söyleyebiliriz ki Suudi Arabistan'ın liderliği grup içerisindeki daha küçük bir üretici olan BAE'nin başkaldırısıyla biraz sarsıldı. Bu durumla Suudi Arabistan Enerji Bakanı Abdulaziz bin Selman dışında bir bakan karşı karşıya kalsaydı muhtemelen Suudi yönetimi tarafından cezalandırılırdı. Krallık için petrol bir kırmızı çizgi. Petrolde üstünlük söz konusu olduğunda hiç kimse Suudi Arabistan'a meydan okumamalı ancak BAE bu yasak bölgeye girerek Suudilerin üstünlüğüne halel getirmiş oldu. Bu aslında daha da zor günlerin gelebileceği anlamına geliyor."
Petrol piyasasının şu anda hassas olduğunu vurgulayan Barkeshli, "Piyasa, OPEC+ grubunun yön belirlemesine ihtiyaç duyuyor. OPEC ve OPEC dışı ülkeler piyasaya bir yön duygusu sağlamalılar. Piyasanın, OPEC+ grubunun bu toplantısında sağlayamadığı istikrar ve sürdürülebilirliğe ihtiyacı var." dedi.
ABD merkezli finansal hizmetler kuruluşu Northwestern Mutual Finansal Temsilcisi Randall Muhammed, son yıllarda BAE'nin diğer ülkelere nispeten petrol üretimine yönelik çok büyük yatırımlar yaptığını söyledi.
BAE'nin petrol gelirlerini ekonomisini daha fazla çeşitlendirmek için kullanmak istediğini aktaran Muhammed, "Üyeler uymaya istekli değilse, kota belirlemenin bir anlamı da yok. BAE, gelecek on yıl içinde günlük petrol üretimini 5 milyon varile çıkarmayı hedefliyor. Bu nedenle daha yüksek bir üretim kotası taban seviyesinde ısrar ediyor. Daha fazla üretim yapabiliyorken düşük üretim kotalarına mahkum olmak istemiyor. Şunu unutmamak gerekir ki BAE günlük 300 bin varil yedek üretim kapasitesine sahip birkaç OPEC+ ülkesinden biri. Dolayısıyla bu durum BAE'nin elini kuvvetlendiriyor." değerlendirmesinde bulundu.