Rende: Krize ihtiyaç yok
Türkiye'nin eski Katar Büyükelçisi Rende, 'Şu anda Körfez'de Katar ekseninde böyle bir krize hiç kimsenin ihtiyacı yok. Bu sadece gizli gündemi olan ülkelere yarar, bölge halklarına yaramaz' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2017-06-17 11:48:18

Güncelleme Tarihi: 2017-06-17 11:48:18

Türkiye'nin, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) İcra Komitesi eski başkanı ve emekli büyükelçi Mithat Rende, Katar ile bazı Körfez ülkeleri arasında yaşanan krizin sadece gizli gündemi olan ülkelere yarayacağını belirterek, "Türkiye bu çerçevede önemli bir rol oynayabilir. Türkiye'nin ara buluculuk faaliyetlerine her düzeyde imkan ve kabiliyetini, uzmanlığını kullanarak, bu olayın çevrelenmesi ve kardeşler arasındaki anlaşmazlıkların eğer tamamen giderilemiyorsa asgariye çekilmesi için devam etmesi yararlı olur." dedi.

Katar'da 2007-2009 yıllarında büyükelçilik görevinde bulunan Rende, körfezde özellikle Suudi Arabistan ile Katar arasında dış politika ve bazı ekonomik uygulamalardaki görüş ayrılıklarının uzun bir geçmişe dayandığını söyledi.

Rende, 1995'ten sonra özellikle doğalgaz kaynaklarının da keşfedilmesiyle Katar'ın imkanlarının geliştiğini, bu sayede çok büyük bir enerji şehri yaratıldığını, yaklaşık 150 milyar dolar harcanarak büyük bir LNG kapasitesi oluşturulduğunu anlattı.

Ras Laffan enerji şehri kurulduğunu ve dünyanın en büyük enerji şirketlerinin burada proje ve yatırım gerçekleştirdiğini dile getiren Rende, ülkede büyük bir sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihraç kapasitesi oluşturulduğunu, bunun da sonuçta bazı komşularıyla ilişkilerinde olumsuz yansımaları ortaya çıkardığını dile getirdi.

"Kriz, enerji açısından da fevkalade riskli"

Rende, son zamanlarda Körfez ülkelerinin bazılarında İran'ın yükselişinden ve bölgenin diğer ülkelerindeki faaliyetlerinden kaynaklanan bir endişe oluştuğunu da ifade ederek, "Doğru veya yanlış şöyle bir algı var, İran, nükleer anlaşmanın ardından yaptırımların hafifletilmesiyle petrol üretimini giderek eski seviyelerine çıkarmaya çalışıyor. Nitekim, bazı büyük enerji şirketleriyle ön anlaşmalar imzaladı. Güney Pars sahasının geliştirilmesi için görüşmeler sürdürüyor. Büyük şirketlerin bu bölgeye ilgisi var. İran'ın Katar ile yakınlaşmasına Irak ve Suriye'deki faaliyetleri de eklenince, bazı Körfez ülkelerinin endişeleri katlanıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Katar'a yönelik yaptırımların beklenmedik bir zamanda ve hızlı bir şekilde hayata geçirilmesinde ABD Başkanı Donald Trump'ın Riyad konuşmasının etkili olduğunu vurgulayan Rende, şöyle devam etti:

"Satır aralarını okursanız orada bazı mesajlar vardı. Katar'la diplomatik ilişkilerin kesilmesinin ve bu ülkenin abluka altına alınmasının bu satır aralarının okunmasından kaynaklandığı söylenebilir. Neticede, suni ve gereksiz olduğunu ve bölgedeki diğer çözüm bekleyen problemleri ikinci plana ittiğini düşündüğüm bu sorunun, müzakere yoluyla bir an önce çözüme kavuşturulması gerekir. Umarım bu kriz yönetilebilir, aksi takdirde bütün bölgenin uzun vadede zarar göreceği, hiçbir tarafın kazançlı çıkmayacağı bir kriz bu. Ayrıca bölgenin temel gelir kaynağı enerji kaynaklarının yönetimi açısından da fevkalade zararlı ve riskli."

"Türkiye'nin rolü önemli"

Bölgede bu tür krizlerin oluşmasının önlenmesi için barış ve hoşgörü kültürünün geliştirilmesi gerektiğine değinen Rende, bu kültür oluşmazsa herkesin kendini kuvvetli hissettiğinde diğerlerinin kolunu bükmeye, çeşitli cezalandırma yöntemleriyle hizaya getirmeye devam edeceğini ve bu durumda Körfez'in başkalarınca yönetilmesinin söz konusu olabileceğine dikkati çekti.

Ortadoğu'da çözüm bekleyen pek çok sorun bulunduğunu vurgulayan Rende, şunları kaydetti:

"Şu anda Körfez'de Katar ekseninde böyle bir krize hiç kimsenin ihtiyacı yok. Bu sadece gizli gündemi olan ülkelere yarar, bölge halklarına yaramaz. Son diplomatik krizin çeşitli nedenleri var. Ancak bütün iletişim kanalları açık tutularak ve dost ülkelerin desteği alınarak sorunun çözümlenmesi lazım. Çünkü aynı kaderi paylaşan bu akraba ülkeler arasında görüş ayrılıkları asgari düzeyde tutulabilir. Türkiye bu çerçevede önemli bir rol oynayabilir. Türkiye'nin arabuluculuk faaliyetlerine her düzeyde imkan ve kabiliyetini, uzmanlığını kullanarak, bu olayın çevrelenmesi ve kardeşler arasındaki anlaşmazlıkların eğer tamamen giderilemiyorsa asgariye çekilmesi için devam etmesi yararlı olur."