Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Atilla Benli, sigorta sektörüne ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, devam eden koronavirüs (Kovid-19) pandemisinin dünya ve Türkiye sigortacılık sektörü üzerindeki etkisine yönelik konuşmak için henüz erken olduğunu söyledi.
Ekonomi yönetimlerinin pandeminin ekonomik etkilerini azaltmak üzere özellikle likidite tedbirleri ile ekonomik faaliyetlerin aksamasına dayalı tedbirler aldıklarını ifade eden Benli, şunları kaydetti:
“Türkiye olarak gerek sağlık boyutu gerekse ekonomik boyutu anlamında başarılı ve dinamik bir süreç yürütülüyor. Ülkemizin sağlık reformu ve dönüşümü anlamında yaptığı çalışmaların önemini bugün yaşadığımız süreçte daha iyi anlıyoruz. Ülkemiz, sağlam finans sektörüyle, kapsayıcı sosyal güvenlik sistemiyle ve güçlü sağlık altyapısı ile dünyadaki pek çok ülkeden daha iyi durumda.”
Benli, sektör olarak sürecin başından bu yana iş sürekliliği ve sigortalıların hak mahrumiyeti yaşamaması için Hazine ve Maliye Bakanlığı ile yakın temas halinde çalıştıklarını anlatarak, “Bu kapsamda, ekspertiz işlemlerinin uzaktan yapılabilmesi, sigorta primlerinin ödenmesinde kolaylık sağlanması, şikayet ve tazminat süreçlerinin rahatlatılmasına yönelik düzenlemeler sigortacılık hizmetlerinin aksamadan devam ettirilmesi açısından çok faydalı adımlar oldu.” diye konuştu.
Yaygın acente ağına sahip olan sigorta sektörünün, dağıtım kanallarının hizmetlerini sürdürebilmeleri için de gerekli düzenlemeleri devreye aldığını aktaran Benli, acenteler de dahil olmak üzere üretimin kesintisiz devam ettiğini dile getirdi.
"SİGORTACILIK İÇİN DE DESTEK PAKETİ ÖNEMLİ"
Benli, sektörün ocak ve şubat istatistiklerinin belli olduğuna işaret ederek, ocak ayında prim üretiminin yüzde 33,4, şubat ayında ise yüzde 29,7 artış gösterdiğini, sektörün yüksek büyüme rakamları ile 2020 yılına çok iyi bir giriş yaptığını bildirdi.
Henüz mart ayı istatistiklerinin açıklanmadığını ifade eden Benli, Kovid-19 pandemisinin sektör üzerindeki etkilerinin daha sağlıklı analiz etmek için mart istatistiklerini, hatta birkaç aylık veriyi beklemenin daha doğru olacağını söyledi.
Genel olarak hayat dışı branşlarında hasar taleplerinde düşüşler, yenileme ve yeni işlerin artış trendinde bir miktar azalmalar yaşansa da şu an için sektöre yönelik olumsuz bir tablo bulunmadığını vurgulayan Benli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hükümetimizce açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı ile öncelikli etkilenecek sektörler olmak üzere, ticaretin farklı alanlarında oluşabilecek nakit akışı sıkışıklığı özelinde rahatlama getirecek 3 aylık bir paket açıklandı. Reel sektörün dinamiklerinden direkt etkilenen bir sektör olan sigortacılık sektörü açısından da açıklanan bu paket oldukça önemli. Kovid-19'un Türkiye'de hayat sigortacılığı üzerindeki etkisini ortaya koyabilmek için öncelikle, kredi hacminin seyri incelenmelidir.”
Benli, kredi hacminin büyük kısmını oluşturan ticari kredilerde, mart ayı verilerine bakıldığında da henüz bir gerileme veya yavaşlama görülmediğine işaret ederek, “Ancak, hayat sigortacılığı açısından kritik önemi olan tüketici kredilerinde ise, ilk vaka tarihi olan 11 Mart'tan sonra, kredi hacmindeki artış hızının yavaşladığı görülmekle birlikte, Ekonomi Yönetimimizce açıklanan gerek bireylerin gerek esnafın gerekse firmaların likidite ihtiyaçlarına yönelik kredi destek paketleri sayesinde burada da önemli bir daralma yaşanması öngörülmüyor” diye konuştu.
Benli, Kovid-19 pandemisinin dünya sigortacılığına etkisine gelince 2003'teki SARS salgını sonrası dünyadaki sigortacılık uygulamalarında bulaşıcı hastalıklar ile epidemi ve pandemiler için iş durması ve seyahat sigortaları gibi birçok hayat dışı sigorta türünde istisna maddeleri eklendiğini anımsattı.
Dünya çapında genel olarak, organizasyon iptallerine yönelik poliçelerde, salgın hastalıklardan kaynaklı iptallere de teminat sunulmaya devam edildiğini belirten Benli, şunları kaydetti:
“Dolayısıyla, iptal olan organizasyonlardan kaynaklı hasar ödemelerinde artış beklemek yanlış olmaz. Örneğin, sigortacıların 2 milyar dolar civarında teminat sunduğu ve bu yılın en büyük organizasyonu olan Tokyo Olimpiyatlarının iptal edilmesinin, dünya sigortacılığı üzerinde muhakkak etkisi olacaktır. Bu tip yüksek düzeyli hasar ödemelerini yapan sigortacılar da kendilerine teminat sunan reasürörlere yönelecekleri için reasürans sektörü de bu tip gelişmelerden etkilenecektir. Örneğin, dünya çapında büyük bir reasürörün 500 milyon avro, pandemiden kaynaklı iptallere yönelik teminat sunduğu bilinmektedir.”
Benli, salgın sonrası karantina uygulamalarının, sosyal ve ekonomik aktivitedeki yavaşlamaların devam etmesinin, hasar taleplerinin azalmasını sağlasa da yeni işlerin yazılmasında ve yenileme poliçelerinde bazı kayıplara yol açması doğal olduğunu dile getirdi.
Bu çerçevede, dünya geneline bakıldığında seyahat sağlık, yabancılara yönelik sağlık, nakliyat gibi, kişilerin ve malların mobilitesine duyarlı sigortalarda üretim düşüşü yaşanabileceğini anlatan Benli, ayrıca, işletmelere tahsil edemedikleri alacaklarına karşı güvence sağlayan ve 11 milyar dolarlık küresel hacmi olan alacak sigortasında ciddi talep artışı olacağını öngördüklerini söyledi.
Benli, Türkiye'de uygulanan devlet destekli alacak sigortasına değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ekonomik İstikrar Kalkanı adımları kapsamında alacak sigortasından yararlanma kapsamı da genişletildi, ciro şartı yıllık 25 milyon TL'den 125 milyon TL'ye çıkarıldı. Ayrıca reasürans desteğine yönelik Cumhurbaşkanlığı kararnamesi de yayınlandı. KOBİ'lerimizin adeta hayat sigortası olarak tanımlayabileceğimiz bu sigortaya yönelik atılan adımlar oldukça önemli. Gerek kapsamın genişletilmesi gerekse reasürans desteği verilmesi sayesinde bu sigortaya yönelik hem talep hem de arz tarafında önümüzdeki günlerde hareketlilik yaşanacağını öngörüyorum.”
Benli, salgın öncesinde, dünyada özel olarak salgın hastalıklara yönelik teminat sunan poliçelerin var ancak sınırlı olduğunu, bunun temel nedeninin, tüketiciler ve firmalar açısından bu ürünlerin çok rağbet görmemesi ve sigortacılar açısından fiyatlama sorunu olduğunu aktararak, "Dünyada basın yayın organları tarafından epidemi ve pandemilerin yol açtığı hasarların karşılanması açısından sigorta ürünlerine yönelik talebin daha yüksek sesle dile getirildiğini görüyorum. Dünyada salgın hastalıkların yol açtığı risklere yönelik talep tarafında ciddi bir hareketlenme var. Arz tarafının da buna duyarsız kalması mümkün değil. Belirli istisnaları da dikkate alarak, bu tarz ürünlere yönelik adımları, Türkiye ve Dünya sigortacılık piyasasında beklemek yanlış olmaz." şeklinde konuştu.
KOVID 19 TEDAVİ ve TEŞHİS SÜRECİNDEKİ İŞLEMLER SİGORTA KAPSAMINDA OLACAK
Atilla Benli, Kovid-19 virüsü kapsamında yapılan sağlık harcamalarının Türkiye'deki sigorta şirketleri tarafından karşılanıp karşılanmadığına değinerek, şunları kaydetti:
"Sigorta şirketleri, sağlık kurumlarına başvuran tüm sigortalılarının Kovid-19 tanısı konulana kadar yapılmış tüm tetkik giderlerini ve test sonucu belirlenene kadar süren tedavi giderlerini üstlenmektedir. Kovid-19 teşhisi pozitif olarak konduktan sonra oluşan tedavi giderleri ise poliçe teminat kapsamına bağlı olarak ödenebilmektedir. Türkiye'de sağlık poliçelerinin çoğunda söz konusu tedavi giderlerinin kapsam dışında olduğunu biliyoruz. Ancak, sektörümüz ile yaptığımız istişarelerde, sektörümüzün, teminat kapsamında olmamasına karşın söz konusu tedavi giderlerinin de sağlık poliçeleri kapsamında karşılanmasına yönelik hızlı aksiyonu oldu."
Şirketlerin çoğunun bu yönde duyurularını yaptığını ifade eden Benli, "Birçok şirketimiz, teminata dahil olmadığı ve bu risk için bir prim alınmamış olduğu halde, lütuf ödemesi olarak özel sağlık sigortası ve tamamlayıcı sağlık sigortası poliçelerinde Kovid-19 tedavisini teminat kapsamına aldı. Böylelikle de 4 milyon sağlık sigortası sahibinin poliçeleri gereğince ancak yüzde 15'inin Kovid-19 tedavi giderleri ödenebilecek iken gelinen noktada yüzde 99 sağlık sigortalısının tedavi giderleri sektörümüz tarafından jest uygulaması kapsamında karşılanacaktır. Ülke olarak milli dayanışmaya ihtiyacımız olduğu bu günlerde, sigorta sektörünün bu kadirşinas tavrından dolayı sektörüm adına gurur duyuyorum" diye konuştu.
"UZAKTAN ÇALIŞMA MODELLERİ SİBER GÜVENLİK GEREKTİREBİLİR"
Benli, Kovid-19 sonrası sigortacılık sektörü dahil birçok sektörün ürün gamında ve iş yapış şeklinde değişiklikler beklediklerini belirterek, salgının pandemi haline dönüşmesi sonucu, bazı ülkelerde salgınla mücadelede sağlık altyapısının yetersiz kaldığını, bu nedenle, sigortalılardan pandemilerin de teminat kapsamına alınmasına veya bu tip durumlara yönelik özel poliçeler üretilmesine yönelik taleplerin artacağını düşündüğünü söyledi.
Kovid-19 tecrübesi sonrası, sağlık hizmet sağlayıcılarının, hastaların online platformlar üzerinden destek aldığı “telesağlık” uygulamalarına daha fazla ağırlık vereceğini belirten Benli, " Ayrıca, epidemik veya pandemik durumlarda kişilerin daha çok sağlık sigortalarına yöneldiğini görüyoruz. Örneğin, Asya'da, SARS epidemisinden sonra “kritik hastalıklar” sigortasına yönelik çok ciddi talep artışları görülmüştü. Benzer bir eğilimi, sağlık sigortası ve kritik hastalıklar poliçelerinde talep artışı şeklinde, Kovid-19 salgını sonrasında da görebiliriz." dedi.
Benli, tüm bunların yanında, uzaktan çalışma modellerinin gelişimi ile birlikte bireysel ve ticari siber güvenlik sigortalarına yönelik talebin artacağını öngördüğünü dile getirdi.
Tüm dünyada çalışanların işsizlik sigortasına, işverenlerin ise iş durması ve kar kaybı gibi sigortalara yöneleceğini ifade eden Benli, sigorta sektöründe dijitalleşme sürecinin ivmeleneceğini söyledi.
Benli, bu süreci sektör olarak birlik içerisinde yürütmeyi sürdüreceklerini aktararak, "Hükümetimiz ve devletimiz ile birlikte koordineli bir şekilde hareket ederek, gerek sağlık, güvenlik ve iş sürekliliği yönünde sektörümüzün aldığı titiz ve kararlı aksiyonlar, gerek sorumlu sigortacılık uygulamalarımızla, çalışanlarımızdan sigortalılarımıza, acentelerimizden eksperlerimize kadar tüm paydaşlarımızla güç birliği içinde bu süreci aşacağımıza ve ardından çok daha güçlü bir şekilde faaliyetlerimize devam edeceğimize yürekten inanıyorum." diye konuştu.
Atilla Benli, Türkiye Sigorta Birliği ve üyeleri olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Biz Bize Yeteriz" sloganıyla başlattığı Milli Dayanışma Kampanyası'na 7 milyon TL ile katıldıklarını bildirdi.