Süreçle birlikte yatırımcıda donduruldu
Çözüm süreci ile birlikte yatırımda ivme kazanan Doğu ve Güneydoğu ekonomisi çatışmaların başlamasıyla durgunluğa geçti.

Oluşturma Tarihi: 2015-08-17 11:47:45

Güncelleme Tarihi: 2015-08-17 11:47:45

Al JazeeraTürkçe'nin haberine göre, 2013'ün Ocak ayında BDP Heyeti'nin İmralı Adası'na gitmesinin kamuoyuna duyurulmasıyla Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde başlayan normalleşmenin harekete geçirdiği isimlerden biri de Salih Özer'di. Diyarbakırlı yatırımcı Özer, uzun süredir üzerinde düşündüğü ve çatışmaların durmasıyla başlattığı projesi bölgede ilk olacaktı:

“Diyarbakır mermer merkezi. Yatırımcıların çoğu işlenmemiş blok mermer ihraç ediyorlar. İtalya bile bu mermeri alıp işledikten sonra kendi mermeri olarak pazarlıyor dünyaya. Benim düşüncem ise mermeri merkezinde işleyip bir sanayi ürünü olarak satmaktı. Çözüm Süreci ile birlikte başladık çalışmaya. Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi'nde fabrikamızı açtık. Yurt dışından pek çok uzman getirttik. Bir ay önce başladık çalışmaya.”

Süreç değişince

Mermer işleme fabrikası çalışmaya başladığı günlerde Salih Özer'e yatırım için motivasyon kazandıran süreç, çatışmaların başlamasıyla sona erdi. Özer, yaklaşık 15 milyon lira harcayarak yatırım yaptığı için pişman değil, ancak sürecin eski haline dönmesi en büyük beklentisi.

“Ortadoğu'dan bir Arap müşterim var. Kendisiyle görüştük ve Diyarbakır'a davet ettim. Bu çatışmalar başlayınca gelmekten vazgeçti. Ben İstanbul'a gittim orada görüştük. Yabancılar kendileri gelmek istese bile konsoloslukları güvenlik gerekçesi ile izin vermiyor. Bizim en büyük pazarımız Ortadoğu. Hiçbir şekilde pişman değilim bu yatırımı yapmış olmaktan. 90 kişi çalışıyor ve üretimimi arttırıp sayıyı iki katına çıkarmak en büyük hedefim. Çözüm sürecinin yeniden hızlı bir şekilde başlaması en büyük temennim.”

‘Yüzde birlik büyüme hedefleniyordu'

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Sayar, çözüm süreci boyunca Diyarbakır'da yatırımcıların yoğun bir çalışma dönemi geçirdiğini söyledi. Sayar, bölgenin Türkiye'nin yıllık büyüme oranına yüzde birlik bir katkı yapacağı görüşünde. Ona göre bunun için tek şart var:

“İstatistiklere henüz yansımamış olsa da 2,5 yıllık çözüm sürecinde çok büyük ekonomik bir sıçrama gerçekleştirildi. TÜSİAD ve TÜRKONFED'in araştırmalarına göre Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Türkiye'nin büyüme oranlarına bir puanlık katkısı olacaktı. Bundan daha önemlisi pek çok insanda çözüm süreci yatırım fikrinin yerleşmesine yol açtı. Zira bölgenin yatırım potansiyeli 30 yıldır kullanılamamış ve salt yurtiçinden değil yurtdışından da pek çok yatırımcı geldi.”

‘Yatırımcı beklemede'

Diyarbakır'da ve bölgenin diğer illerinde yatırım yapmak isteyenlerin çatışmaların başlamasıyla ‘bekleme' pozisyonuna geçtiğini söyleyen Ahmet Sayar, umutlarının henüz diri olduğunu söyledi:

“Süreç yatırımcıyı henüz bölgeden kaçırmadı ancak yeni yatırımcılarının beklemelerine yol açtı. Mevcut girişimcilerimiz büyük oranda küçük ve orta boy işletmeci statüsünde. Bu uzun süre idare edecekleri işletme sermayeleri olmadığı anlamına geliyor ve çok uzun soluklu beklemeye tahammül gösteremezler. Türkiye'nin Ortadoğu'ya 30 milyar dolarlık ihracatı var. Bunun çok iyi değerlendirilmesi ve çok daha yukarılara çekilmesi gerekirken olayların yeniden başlaması beklentileri altüst etti.”

'40 gündür ekonomi konuşmadım'

Olayların yeniden başlamasının kendilerini çok üzdüğünü belirten DTSO Başkanı Ahmet Sayar, insan kayıplarının yaşandığı bir ortamda ekonomi konuşmanın içinden gelmediğini de söylüyor:

“Kırk güne yakındır doğru düzgün ekonomi konuşmadım. Her gün birileri yaşamını yitiriyor ve insan olarak içiniz dağlanıyor. Pek çok girişimde bulunduk ve çatışmaların bir an önce durması için çağrılarda bulunduk. Sonuçta ekonomi bozulunca her şey bozuluyor ve bunun olmaması için de çalışma yürütmek zorundayız. Çatışmaların yarın değil hemen şimdi durması gerekiyor. Daha fazla can yitirmemek için ve çatışmalı sürecin daha fazla derinleşmemesi için.”

‘6-8 Ekim olaylarıyla başladı'

Diyarbakır Organize Sanayi İşadamları Derneği Başkanı Aziz Özkılıç, Organize Sanayi Bölgesi'nde arsa tahsisi yapan pek çok yatırımcının 6-8 Ekim'deki Kobani olaylarının ardından çekilme kararı aldığını belirterek sermayenin de insan gibi huzur aradığını söyledi:

“2012 yılındaki teşvik sistemi ile Türkiye altı bölgeye ayrıldı ve en çok avantaja Diyarbakır'ın da içerisinde bulunduğu altıncı bölge sahip oldu. Sigorta, vergi ve arsa tahsisi ile yatırımcı için mükemmel bir alan haline geldi bölgemiz. Öcalan'ın 2013 Nevruz'unda verdiği mesajın ardından bu cazibe daha fazla arttı. Çünkü insan gibi sermaye de huzur ve istikrar arar. Ancak 6-8 Ekim olaylarının çok büyük yıkımı oldu. O tarihe kadar Organize Sanayi Bölgesi'nde iki yüz yatırımcı arsa tahsisi beklerken 6-8 Ekim'den sonra yüze yakın girişimci vazgeçti.”

‘Çözüm sürecinde huzuru yaşadık'

6-8 Ekim olaylarına karşın bölgenin çözüm sürecinde huzuru yaşadığını söyleyen Özkılıç, çatışmalarla zedelenen güvenin yeniden tesis edilmesinin çok uzun sürdüğünü belirtti:

“Şimdi 5 yüz bine yakın işsiz gencimiz var. Bu yatırımları kaçırmayacak bir iklim oluşturduğumuzda bu insanlar iş güç sahibi olacaklar. Çatışmalar yeniden başladı ve kara kara düşünüyoruz. Diyarbakır'da, Mardin'de, Batman'da, Van'da insanlar ölürken kimse yatırım yapmayı düşünmez. Hiçbir insanımızın ölmesini istemiyoruz ve derhal güçlü bir siyasi iradenin tesis edilmesi gerekiyor. Çatışmaların hemen durmasını istiyoruz. Umudumuzu yitirmiş değiliz, herkes çatışmaların duracağının ilân edilmesini bekliyor. 40 bin insan öldü, 40 bin insan daha ölse yine oturacağımız yer barış masasıdır. Öyleyse daha fazla insanımız ölmeden o masaya oturmamız gerekiyor.”

‘Ağustos rezervasyonu iptal, Eylül beklemede'

Aziz Özkılıç'ın çatışmaların biteceğine olan inancını Diyarbakır Turizm Tanıtma Derneği Başkan Yardımcısı Edip Paçal da taşıyor. Bölgeye yapılan turistik rezervasyonların yakın tarihli olanlarının iptal edildiğini belirten Paçal Eylül rezervasyonlarının bu umut nedeniyle beklediğini söylüyor:

“Diyarbakır 33 medeniyete ev sahipliği etmiş kadim bir şehir. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine surlarımız ve Hevsel bahçeleri alındı. Bunun yansımasını anında gördük. İnsanlar burada çok kıymetli eserlerin olduğunu bu vesile ile fark etmiş oldu. Pek çok rezervasyon yaptık. Ancak çatışmalarla birlikte bu rezervasyonların bir bölümü iptal edildi. İnsanlar yurtdışından gelmek isteseler bile ülkeleri bölgenin kırmızı çizgi olduğunu belirtip gitmemeleri yönünde telkinde bulunuyorlar. Buna karşın gelenler var. Eylül ayı rezervasyonları duruyor. İnsanlar beklenti içinde. Bizim de beklentimiz ve umudumuz bu çatışmaların hemen durması ve normalleşmesi. Bu konuda çabaların sürmesini istiyoruz. Normalleşme sağlanırsa Diyarbakır çok büyük atılım sağlayacak.”