Turkon Line Üst Yöneticisi (CEO) Alkın Kalkavan, Turkon Line ve sektör açısından 2018 gelişmelerini değerlendirdi, 2019'dan beklentilerini paylaştı.
Konteyner taşımacılığı ile ithalatçı ve ihracatçının yükleme dengelerini çok rahat görebildiklerini anlatan Kalkavan, "İhracat açısından 2018 beklentinin üstünde geçti. Bütün pazardaki oyuncuların dolu yükleme gerçekleştirebildiği bir yıldı. Aynı oranda ithalatta da sıkıntılı bir süreç yaşandı. İhracattaki yükleme faktörleri yüzde 30-40 artarken, ithalatta da aynı oranda azalma oldu." diye konuştu.
Kalkavan, burada en güzel gelişmenin Türkiye'nin cari açığındaki daralma olduğunu aktararak, ihracatın ithalatı karşılama oranının yükseldiğini, bunun 2019'da da aynı paralelde devam edeceğini düşündüklerini söyledi.
Geçen yıl gündemi meşgul eden dolardaki yükseliş, ticaret savaşları, Brexit ve jeopolitik riskler gibi gelişmelerin küresel konteyner sektörüne yansımalarına değinen Kalkavan, şunları kaydetti:
"Türkiye dünyadaki bu gelişmelerden olumlu ayrıştı. Türkiye insanı çok çalışkan ve cefakar. Yaşanan kur risklerine, yüksek faiz oranlarına, politik risklere rağmen inanılmaz bir performans gösterip Çin'in Batı'ya olan açığını belli mal cinslerinde giderdi. Belli başlı sektörler, ticaret savaşları ve kurun etkisiyle ihracattan daha fazla pay aldı. Bu da bize olumlu yansıdı. Şu anda global çapta veriler ekonomik aktivitede biraz soğumaya işaret ediyor. Türkiye'de de ekonomik aktivite hızı biraz düşecek ancak ben bu düşüşün diğer ülkelere kıyasla daha az olacağını, Türkiye'nin bundan sıyrılacağını düşünüyorum. Türkiye, ticaret savaşları ortamında Çin başta olmak üzere Uzak Doğu ülkelerinin Batı'ya olan ihracatından pay alacaktır. Biz Türkiye markasına güveniyoruz. Türkiye'nin 2019'un ikinci yarısından sonra bu süreci en az hasarla atlatıp çok büyük bir ekonomik oyuncu olarak kalacağını düşünüyorum." "2019'da bulunduğumuz durumu korumak ana hedefimiz"
Alkın Kalkavan, Turkon Line olarak şu anda 26 ülkede, 46 limana uğradıkları bilgisini vererek, "Bu limanları 2019'da genişletmeyi düşünmüyoruz, bulunduğumuz durumu korumak ana hedefimiz." dedi.
Kalkavan, 2018 sonu için konteyner hacimlerindeki büyümenin, dünyada yüzde 4-5, Türkiye'de ise yüzde 7-8 civarında gerçekleşmesinin beklendiğini bildirdi.
Konteyner pazarının son 10 yıllık büyüme ortalamasının Türkiye'de yüzde 8,3, Avrupa ülkelerinde yüzde 2,4 ve dünyada yüzde 4,4 olduğuna işaret eden Kalkavan, "Yüzde 50'ye ulaşan bir paya sahip Avrupa ve Uzak Doğu'nun yanı sıra Orta Doğu ve Kuzey Amerika ağırlıklı olarak ihracatımızı elleçleyen Türkiye konteyner taşımacılığı, son dönemlerde özellikle Afrika, Orta Doğu, Uzak Doğu potansiyel pazarlarında hızlı bir gelişim yakalamış durumda. İlgili gümrük uygulamalarında yapılabilecek bazı düzenlemelerle Türkiye, aktarma merkezi olma hüviyetini çok daha üst seviyelere taşıyacaktır." diye konuştu.
Sektör olarak ithalatçı ve ihracatçının navlununun Türkiye'de kalmasını sağladıklarını vurgulayan Kalkavan, şunları söyledi:
"Turkon Line ile taşıma yapan ithalat ve ihracatçı firmaların son 20 yılda 4-5 milyar dolarlık navlunu Türkiye'de kaldı. Konteyner sektöründe Türk firmalarının sayısının artması, ithalat ve ihracat yapan firmaların rekabet düzeyini yükseltecektir. İthalat ve ihracatçı firmalara rekabet edebilecekleri ortamı sağlamak zorundayız. Türk firmaları elinden geldiği kadar buna destek olmaya çalışıyor. Dünyada bir Türk global markası çıkarmaya çalışıyoruz." "Düşük sülfürlü yakıta geçiş 2019'un finansal gündemi olmaya aday"
Kalkavan, konteyner taşımacılığı sektöründe son 5 yılda ciddi değişim yaşandığını belirterek, "Satın almalar ve konsorsiyum oluşumları hız kazandı. Devamlı el değiştirmelere, çok büyük firmaların batışına şahit olduk. 1997'de ilk 5 sırada bulunan hat, piyasanın yüzde 27'sini kontrol ederken, şu anda yüzde 65'ini kontrol ediyor. Arada kalan oyuncular bir şekilde tutunmaya çalışıyor ya da büyükler tarafından alınmaya başlandı." ifadelerini kullandı.
Sektörün geçmiş yıllardan bu yana düşük navlun politikasıyla mücadele ettiğini vurgulayan Kalkavan, ancak kendileri için en önemli konunun yakıt olduğunu söyledi.
Kalkavan, 2020 itibarıyla sektörde düşük sülfürlü yakıt uygulamasına geçileceğini aktararak, şöyle devam etti:
"Düşük sülfürlü yakıta geçmemek için gemilere scrubber takılıyor. Bunu takmazsanız düşük sülfüre geçmeniz gerek. Şu anda dünyadaki gemilerin yüzde 5'i bu ekipmanı gemilerine entegre etmek için uğraşıyor, ancak yüzde 95'lik kısım hala bu geçişe hazır değil. 2020'ye kısa bir zaman kaldı, bu geçişin yapılması mümkün değil. Uygulamaya geçişle yakıtlarda da bir artış bekleniyor. Bu artışın bütün denizcilik piyasasına nasıl yansıyacağı önemli olacak. Düşük sülfürlü yakıta geçiş uygulaması 2019'un finansal gündemi olmaya aday. Şu anda bütün denizcilik piyasası bunu gözlemliyor."
Kendilerinin de düşük sülfürlü yakıta geçiş için çalışmalar yaptıklarını anlatan Kalkavan, "Gemilerimize scrubber takmak için araştırma yapıyoruz. Öte yandan bu teknoloji devamlı gelişiyor, erkenden yatırım yerine güncel ihtiyacı giderecek teknolojiyi yakalamak istiyoruz. Dolayısıyla bir yandan teknolojinin nereye gideceğini takip ediyoruz, bir yandan da en yakın zamanda gemilerimizde bu ekipmanı devreye almaya bakıyoruz." diye konuştu. "Şu anda paraya ulaşmak en zor zanaat"
Alkın Kalkavan, dijitalleşmenin tüm sektörlerde olduğu gibi denizcilikte de yakından takip edildiğini belirterek, birçok hattın bu konuda çalışmalarını hızlandırdığını söyledi.
Dijitalleşmenin sektörün orta ve uzun vadeli geleceğini belirleyen önemli parametrelerden biri olmasının beklendiğini vurgulayan Kalkavan, "Biz de blockchain teknolojisine yatırım yapıyoruz. Elimizden geldiği kadar bu konuda piyasayı takip edip hem şirketlerimize sistemsel altyapı sağlıyoruz, hem de dijitalleşme sayesinde onları global şirket düzeyine çekmeye çalışıyoruz. Bu konuda büyük yatırımlarımız da var." diye konuştu.
Kalkavan, bu yıl sektör açısından yakıt maliyetleri, dijitalleşme, konteyner lojistiği, navlun seviyeleri gibi konuların gündemde yer alacağını belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Türkiye özelinde 2019 için kur etkisi ve iç pazardaki daralma sonucunda ihracatın artmaya devam ettiği, ancak global ticaretteki soğuma nedeniyle sınırlı kalacağı beklentileri hakim. İthalat için ise 2018 son çeyreğindeki daralmanın devam edeceği öngörülüyor. Devletimiz, hükümetimiz elinden geleni yapıyor. Burada ne kadar teşekkür etsek azdır. Benim beklentim 2019'un ilk yarısının daha sıkıntılı geçeceği, ikinci yarısının ise daha iyi olacağı yönünde. 2020'de toparlanmanın artık kesin işaretlerini görmeye başlarız.
Likidite sorunu ne yazık ki dünyada var. Esasında para da var. Şu anda dünyadaki büyük sermayedar tarafından paranın ana merkezine geri dönüşü gibi gözüküyor. Bu bir ara... Bu ara bittikten sonra 2020'de tekrar Türkiye ve dünyadaki gelişen piyasalara paranın aktarılacağını düşünüyorum. Bankalar şartlar doğrultusunda ellerinden geleni yapıyor. Şu anda likiditenin olmaması nedeniyle paraya ulaşmak en zor zanaat ama yakın zamanda bunun da üstesinden gelinecektir."