1) Enflasyon
Zamlar kapıda
Türk Lirası'nın değer kaybı ithal ürünlerin maliyetini arttırıyor. 5 dolarlık ithalatın maliyeti 14 Temmuz'da 13.1 lira iken bugün 14.2 lira. Bu farkı ithalatçı zam olarak tüketiciye yansıtacak. Özellikle cep telefonu, televizyon, otomobil ve akaryakıt gibi ithalat ağırlıklı ürünlerde zam kaçınılmaz. Otomotiv sektörü temsilcileri en az yüzde 5 zammı masaya yatırdı bile. Ardından benzin ve mazot geliyor. 50 doların altına inerek 6.5 yılın en düşük seviyesini gören petrol fiyatının Türkiye için avantajı kalmıyor. Çünkü dolardaki artış benzin ve mazota zam olarak yansıyor. Bu kademeli olarak tüm sektörleri de olumsuz etkiliyor. Üretim maliyetleri artınca gıda başta olmak üzere zorunlu tüketim maddelerinin hepsinde fiyat artışları gündeme geliyor. Tüm bu zamlar ise enflasyonu arttırıyor. Yapılan hesaplamalara göre dolar kurundaki yüzde 10'luk değerlenme enflasyonu 1.5 puan yükseltiyor.
Enflasyona kur etkisi kaçınılmaz (%)
Ocak 7.24
Şubat 7.55
Mart 7.61
Nisan 7.91
Mayıs 8.09
Haziran 7.20
Temmuz 6.81
2) Dış ticaret
İhracat zorda
Euro'da dolara karşı aşırı değer kaybı olmasaydı, kurdaki bu yükseliş ihracatçıyı memnun edebilirdi. Ama Euro'daki değer kaybı nedeniyle de Türkiye ihracatçısı yılın ilk yedi ayında 8 milyar dolar kayıp yaşadı. İhracatçı eylül ayıyla beraber ihracatın toparlanmasını bekliyordu ancak sıkıntının süreceği görülüyor. Türkiye ihracatçısı ara malını yani ihraç edeceği malı üretmek için ithalat yapıyor. Ve bu ithalatın yüzde 50'si dolar cinsinden yapılıyor. Yani ihracatçı dolarla hammaddesini alıyor üretimini yapıyor, Euro ile ihraç ediyor. Dolardaki yükseliş ihracatçının ithalat maliyetini dolayısıyla üretim maliyetini arttırıyor. Zaten Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) dün açıkladığı verilere göre haziranda ihracat birim değer endeksi yani ihracatçının sattığı malın fiyatını belirleyen endeks yüzde 9.5 azaldı. İkinci çeyrekte birinci çeyreğe göre kayıp ise yüzde 9.2 oldu. Sonuç olarak ihracatçı daha fazla malı daha düşük fiyata satmak zorunda kaldı.
İhracatta gerileme durdurulamıyor (Milyon Dolar)
Ocak 12.304
Şubat 12.234
Mart 12.526
Nisan 13.358
Mayıs 11.091
Haziran 11.995
Temmuz 10.857
3) Milli Gelir
Büyümede sıkıntı
Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 2.3 büyüdü. İkinci çeyrekte büyümenin yüzde 4'e yaklaşabileceği belirtiliyor. Şimdi yılın üçüncü çeyreğinin içindeyiz. Temmuz, ağustos ve eylül ayları üçüncü çeyrek verileri için belirleyici olacak. Yıl sonunda beklenti yüzde 3'ün ancak yakalanacağı yönünde. Ama doların bir ayda yüzde 8'lik değer kazanması işleri biraz karıştırıyor. İthalatın daha maliyetli olması tüketiciyi pazardan çevirmesine bir de ihracatın sıkıntısı eklenince Türkiye ekonomisinde büyümenin daha da yavaşlaması kaçınılmaz. Ayrıca Türk Lirası değer kaybettiği için dolar cinsinden milli gelir çok daha düşük bir seviyeye inecek. Hesaplamalara göre 2015 sonunda Türkiye'nin dolar bazındaki milli geliri en iyimser hesapla yüzde 10'luk gerilemeyle 801 milyar dolardan 724 milyar dolara gerileyecek. Dolar bazındaki milli geliri 2010 öncesine dönen Türkiye, G20 içinde de son sıraya, 20. sıraya düşecek. Kişi başı milli gelir de 10 bin sınırının altına inme riskiyle karşı karşıya kalacak. Ayrıca potansiyelinin altında büyüyen Türkiye sayıları 3 milyonu bulan işsizlerine yeni iş alanı da yaratamayacak.
Kişi başı milli gelir 10 bin dolar sınırında (DOLAR)
2010 10.003
2011 10.428
2012 10.459
2013 10.822
2014 10.404
2015* 10.168
* Kişi başı milli gelir ilk çeyrek itibariyle
4) Yatırımlar
2 yıldır gelen yok
Türkiye'nin son iki yıldır yabancı yatırım alma sıkıntısı sürüyor. 2012 yılında 10.1 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım Türkiye'ye gelmişken 2013'te bu rakam 9.2 milyar dolara, 2014'te 8.4 milyar dolara geriledi. Yılın lik 5 ayında sadece 3.1 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım çekilebildi ki bu geçen yılın ilk beş ayına göre yüzde 25.5 daha az yatırım anlamına geliyor. Siyasi belirsizlik Türkiye'nin yurtdışındaki güven algısını bozuyor ve yabancı beklemede kalıyor veya yatırımdan vazgeçiyor. Türk yatırımcı için ise sorun daha büyük. Türkiye'nin dış borcunu çevirebilmek ve cari açığını finanse edebilmek için yıllık 200 milyar dolar dış kaynağa ihtiyacı var. Türkiye'nin kısa vadeli borcu ise 220 milyar doları buldu. Bu miktarın da yüzde yüzde 85'i özel sektörün borcu. Dolardaki değerlemeyle borcunun Türk Lirası karşılığı artan özel sektörün yatırımı düşünmesi biraz zor görünüyor. Belirsizlik ortamında iş dünyasının ihtiyaç duyduğu hiçbir reform da yapılamıyor.
Doğrudan yabancı yatırım (Milyon Dolar)
2011 14.146
2012 10.126
2013 9.298
2014 8.454
2015* 3.172
* 5 aylık veri
İflas riski zirvede
Türkiye'nin iflas riskini gösteren 5 yıllık CDS'leri zirveye tırmandı. En son üç yıl önce 300'lü seviyeleri gören iflas riski endeksi 260.75'e kadar çıktı. Doların 2.8455 lira ile rekor tazelediği dün Borsa İstanbul ise sakin bir gün geçirdi. Borsa İstanbul günü yüzde .. yükselişle ... puandan kapattı. Serbest piyasada ise dolar ... liradan günü haftayı kapattı. Merkez Bankası ise dolardaki tarihi rekorun ardından üç ‘etkisiz' hamle yaptı. Önce dolar cinsi tutulan zorunlu karşılıklara, rezerv opsiyonlarına ve serbest hesaplara uyguladığı faiz oranını yüzde 0.21'den yüzde 0.23'e yükselten Merkez Bankası ardından bir hafta vadeli dolar cinsi depo faiz oranını yüzde 3'ten yüzde 2.75'e indirdi. Merkez ardından repo ihalesi ile piyasaya verdiği haftalık fonlamayı yaklaşık 2 milyar TL azalttı. Sepet bazında TL dün yeni tarihi zirve olan 3.0080'e kadar yükseldi.
Cumhurbaşkanı danışmanı: "Dolarda 3 TL rekabetçi"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ekonomi Başdanışmanı Cemil Ertem, Twitter hesabından dolar kuruna dair değerlendirmelerini paylaştı. Ertem, Twitter'dan yayınladığı mesajında, Türk Lirası'nın dolar karşısında 2.8 lira seviyesinin altında “değerli”, 2.8 lira seviyesini aşmasının “normal,” 3 lira seviyesinin ise “rekabetçi” olduğunu yazdı. Ertem, mesajına Merkez Bankası'nın web sitesinden aldığı Türkiye, gelişen ülkeler ve gelişmiş ülkeler için reel efektif döviz kurlarını gösteren bir de grafik ekledi.