Türkiye'de özellikle salgın döneminde vatandaşlar bağışıklık sistemlerini güçlendirebilmek adına et tüketimine ağırlık verdiler. Devamında et fiyatlarında yaşanan artışlar tüketimin gerilemesine neden oldu. Buna karşın temel ihtiyaçlar dışında etin mutlak surette tüketilmesi uyarısı yapan beslenme uzmanları da önerilerini sıralamaya devam etmekteler...
Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği'nin (ETBİR) tahminleri üzerinden yapılan hesaplamaya göre, Türkiye'de dört kişilik bir aile 2019'da yıllık toplam 48 kilo kırmızı et tüketebilirken, 2020'de bu tüketimin 28 kiloya kadar gerilediği kayıtlara geçti.
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2020 yılı kayıtlarına göre ise dünya dana eti tüketim ortalaması 6,4 kg iken Türkiye'de kişi başına 12,99 kg dana eti tüketilmektedir. Dünyada kişi başına en çok dana eti tüketen ülkeler 43,3kg/kişi Uruguay ve 39,7 kg/kişi ile Arjantin.
Öte yandan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) son olarak 20 Şubat 2020'de kırmızı et üretim istatistiklerini açıkladı. Yayınlanan son veriler 2019 yılı 4.çeyreğine yani Ekim-Aralık dönemine ait. Kırmızı et üretimi 2019 yılında 1 milyon 201 bin ton olarak kaydedilmişti.
Kırmızı et ve tüketim periyodu
Yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri her besin grubunda olduğu gibi kırmızı et için de geçerlidir. Bir porsiyon 85 gram pişmiş yağsız kırmızı et 76 mg kolesterol içerir. Amerikan Kalp Derneği'ne göre günlük kolesterol alımı 300 mg ile sınırlandırılmalıdır. Bazı hayvansal besinlerin 100 gramındaki kolesterol miktarı şu şekilde:
Hayvansal Besinler
(100 gram) Kolesterol (Mg)
Dana eti (az yağlı) 70
Dana eti (yağlı) 110
Keçi eti 57
Koyun eti (az yağlı) 140
Koyun eti (yağlı) 160
Karaciğer (dana) 511
İşkembe (sığır) 250
Sağlık üzerindeki etkileri
Kırmızı et ve sağlık etkileri üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Detaylı araştırmalar porsiyon kontrolüne dikkat edildiği takdirde kırmızı et tüketiminin şeker hastalığı ile kalp ve damar hastalıkları üzerine bilinen bir etkisi olmadığını gösteriyor.Kırmızı et tüketiminin kanser riskini arttırdığına dair görüşler de sıklıkla gündeme gelmektedir. Yapılan araştırmalar kırmızı et tüketimiyle kanser riski arasındaki ilişkinin temel sebebini yanlış pişirme yöntemleri ile ortaya çıkan maddeler ve işlenmiş etlerin yüksek miktarda tüketimi olarak gösteriyor. Dünya Kanser Araştırma Vakfı (WCRF), haftada 500 g pişmiş etin (veya 700 g çiğ ete denk) yeterli ve dengeli bir beslenme düzeninde yer alabileceğini öneriyor. İşlenmiş et tüketilmek isteniyorsa önerilen miktar olmamasına karşın, daha az porsiyonlarda beslenme düzeni içerisinde yer alması ve işlenmiş etlerin mutlaka C ve E vitamini içeren besinlerle birlikte tüketilmesinin önemli olduğu vurgulanıyor.
Kırmızı et kilo mu aldırıyor?
Türk mutfağının vazgeçilmezleri arasında gösterilen kırmızı et hakkında birçok doğru bilinen yanlış bulunmaktadır. Bu anlayışların yaygın bir biçimde dile getirilmesi, birçok insanın da kırmızı et hakkında yanlış bilgilendirilmesine sebep olmaktadır.
Öncelikle kırmızı etin kilo artışına sebep olduğu tamamen yanlıştır. Her besin düzensiz olarak tüketildiğinde, eğer vücut da yatkınsa kilo artışına sebep olur. Ancak kırmızı et içerdiği protein, vitamin ve mineraller bakımından kilo artışına sebep olmak bir yana, düzenli olarak tüketildiğinde kilo vermeye yardımcıdır. Tüm sporcular düzenli olarak kırmızı et tüketmekte ve bu şekilde formlarını korumaktadır. Kilo artışı yenilen besinlere değil, birtakım metabolizma sorunlarına ve hareketsizliğe bağlıdır.
Sağlıklı olup olmaması
Kırmızı etin sağlıksız bir besin olduğu fikri de gerçeği yansıtmamaktadır. Aksine kırmızı et, içerdiği antioksidan maddeler, proteinler ve vitaminler ile vücudumuz için oldukça temel gıdaların başında gelmektedir. Kırmızı etin sağlıksız olduğu durumlar, tüketenlerin sağlık sorunlarıyla ilgilidir. Kalp damar rahatsızlıkları olan, kolesterol ya da şeker hastalığı bulunan insanlar için kırmızı et elbette sağlıksız olacaktır. Ancak bu insanların da ölçülü bir biçimde kırmızı et tüketmesinin hiçbir sorun teşkil etmediği uzmanlar tarafından belirtilmektedir.
Kolesterol ile ilişkisi
Kolesterol ve kalp hastalıklarının sebebinin kırmızı et olduğu da doğru değildir. Kolesterol ve kalp hastalıkları tıpkı birçok hastalık gibi vücudun kendi kendine oluşturduğu sorunlardır. Yeme içme alışkanlıklarının bazı hastalıkları tetiklediği doğrudur ancak bu tür hastalıklar %90 ihtimalle genetik bir geçmişe sahiptir. Kırmızı et bazı zamanlarda mide ve bağırsak rahatsızlıklarını tetikleyebilir ancak kolesterol ve kalp hastalıklarına sebep olmaz.Beyaz etin kırmızı etten daha faydalı olduğu iddiası da gerçek dışıdır. Kırmızı etin de beyaz etin de kendilerine özgü faydaları bulunmaktadır. İki de çeşidi de birbirinin yerini tutamaz ve birbiri yerine tüketilemez. Bu tür iddialar hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığı gibi birçok insanın et tercihini de olumsuz yönde etkilemektedir.