Türkiye'nin, Rusya, Hazar Denizi havzası, Ortadoğu, Doğu Akdeniz bölgesindeki üreticilerle, Avrupa gibi yüksek değerli piyasalar arasında enerji sevkiyatı için ana geçiş güzergahlarından biri olduğunu vurgulayan Öğütçü, "Önemli bir konumda bulunmasına rağmen Türkiye'de 1940'tan beri sadece 4 bin 400 kuyuda petrol arama faaliyetinde bulunulmuş. Buna karşın, Texas'ta bu sayı 1 buçuk milyonun üzerinde bulunuyor." dedi.
"40 MİLYON TON CİVARINDA"
Öğütçü, Türkiye'nin topraklarındaki potansiyelin neredeyse tamamının keşfedilmemiş olduğunu dile getirerek, "Türkiye'nin petrol rezervlerinin 40-45 milyon ton civarında olduğu tahmin ediliyor. Mevcut tüketimi göz önünde bulundurursak, bu rezervlerin yetmeyeceği ortada." diye konuştu.
"TÜRKİYE ŞU AN ISRARCI OLMAMALI"
Petrol fiyatlarının düşük seyrettiği ve arzın bol olduğu bu dönemde, Türkiye'nin maliyet ve riski yüksek petrol ve doğalgaz çıkarma konusunda ısrarcı olmaması gerektiğini anlatan Öğütçü, "Burada temel kıstas, şu anki şartlarda arama ve çıkarma faaliyetlerine değip değmediğidir.
50 dolar civarında seyreden petrol fiyatları eğer tekrar 100 dolar üzerine çıkarsa, işte o zaman yerli üretime daha fazla kaynak ayırmak mümkün. Türkiye'nin denizlerdeki rezervleri, petrol ve doğalgaz tedarik güvenliği için kısa dönemde olmasa da gelecekte hatırı sayılır bir kaynak olabilir." değerlendirmesinde bulundu.
"CİDDİ POTANSİYEL VAR"
Akdeniz Ülkeleri Enerji Şirketleri Birliği (OME) Hidrokarbonlar Müdürü Sohbet Karbuz da, şu an Türkiye'de arama faaliyetlerinin yetersiz olduğunu fakat gelecekte yapılabilecek keşifler için umutların arttığını ifade etti..
Kara alanlarının yüzde 20'si ve deniz alanlarının da yüzde 1'lik kısmında sismik aramalar ve sondaj çalışmalarının yapıldığını anlatan Karbuz, "Türkiye'nin jeolojisini yeterince tanıdığımıza inanmıyorum. Yeterli sismik araştırma yapılmamış olmasına rağmen, mevcut sismik çalışmalar ciddi bir potansiyeli ortaya çıkarıyor. Ancak mevcut piyasa koşulları ve düşük petrol fiyatları, çok pahalı olan arama faaliyetlerine engel oluyor." dedi.