“Bugünlerde ‘fahiş fiyat artışı' üzerinden dar gelirliler, ücretliler büyük sıkıntı çekiyor. Buna mukabil, tam da pandemi döneminde ihracatta rekor üzerine rekor kırıyoruz. 215 milyar dolarlık bir hedef yakalanmış görünüyor” diyen Öztürk, pandemi döneminden Türkiye'nin büyüme ve sıçramayla çıkacağını ifade etti.
“O yüzden bugün 4.5 ay önce yaptığımız öneriyi bir adım daha ileri götürerek öneride bulunmak istiyoruz” diyen Öztürk şöyle yazdı:
“Zenginden alın, fakire verin..!
Nasıl, 1999 yılında yaşadığımız deprem sonrası ekonomik kayıplarımızı azaltmak için, 'Özel İletişim Vergisi' adı altında bir vergi konmuşsa… Ona benzer ve kesinlikle ücretlilerin dışarıda tutulacağı örneğin ihracatçılara, sermaye gruplarına, büyük sanayicilere ve bu dönemde servetine servet katanlara belli bir dönem için “ek vergi” getirilmesini öneriyorum. Bu verginin tamamının alt gelir grubuna aktarılmasını öneriyorum.
Zor mu? İmkansız mı? Ya da 'Kazandığım parayı neden bir başkasıyla paylaşayım' diyen zenginlerimize, yazının başında bahsettiğim zeytin üreticisi iş insanının 'Hep ben kazanayım diye bakmazsak… Birlikte kazanalım dersek. Birlikte kazanırsak, hep birlikte iyi oluruz. İşlerimiz iyi olur' cümlelerini hatırlatıyorum.
Gelir adaletsizliği yüzünden sıkıntı çekenlerimizin elinden tutmazsak, yarın bir gün toplumsal barışı bozulmuş bir Türkiye'de hiç kimse rahat edemez.
Birlikte kazanırsak birlikte iyi oluruz, birlikte büyür, birlikte mutlu oluruz! Burada, devletin oyun kurucu olarak çok daha güçlü rol almasını bekliyoruz. Pandemi ile birlikte bir kez daha ortaya çıktı ki, liberal ekonomi adaletli, hakkaniyetli paylaşımı engelliyor. Bu yüzden devletin, ekonomide regülatör olarak daha fazla öne çıkması gerekiyor.”