Merkez Bankası; küresel arz kaynaklı enflasyonist etkiler, faiz indirimlerinin ardından rekor düşük seviyelere zayıflayan lira gibi etmenler çerçevesinde enflasyon tahminlerinde yukarı yönlü revizyona gitti. Başkan Şahap Kavcıoğlu'nun sunumunda, tüketici fiyatlarındaki artışın yılı %14,1'lik bir önceki tahmine kıyasla %18,4 ile tamamlayacağı öngörüsünde bulunuldu. Kavcıoğlu, güçlü doların gelişen piyasa para birimlerinin düşmesine neden olduğunu ve sıkı para politikasının krediler ve ticari kredi büyümesini olumsuz etkilediğini söyledi.
TCMB Enflasyon Raporu toplantısından öne çıkan diğer bazı başlıklar;
2022 yılsonu enflasyon tahmini %7,8'den %11,8'e yükseltildi.
2021 yılsonu gıda enflasyonu tahmini %15'ten %23.4'e yükseltildi.
2021 ortalama ham petrol fiyatı tahmini 69.6 $'dan 70,8 $/varile yükseltildi.
Öncü göstergeler 3Ç21'de ekonomik aktivitenin güçlü olduğunu gösteriyor.
Kurumsal yatırım iştahı Ekim ayında yükselmeye devam etti.
Ticari kredi oranlarındaki düşüş yatırımları destekleyecek.
Cari işlemler dengesindeki iyileşmenin yılsonuna kadar devam etmesiyle risk priminin de olumlu etkilenmesi bekleniyor.
3Ç21 ticari kredi büyümesi, tarihsel ortalamaların altında, kur etkisinden arındırıldığında %6,7 olarak gerçekleşti.
Kavcıoğlu, arz sorunlarının enflasyon üzerinde baskı oluşturduğunu söylüyor.
Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan analiz haberinde şunlara dikkati çekti:
Liranın, yıl başından beri %20 üzerinde değer kaybederek kendi sınıfındaki diğer para birimleri arasında en düşük performansı kaydettiği bir ortamda; Eylül ayından bu yana yapılan art arda faiz indirimlerinin sürece katkıda bulunabileceği aşikardır. Bu noktada, Merkez Bankası'nın yukarıya doğru revize ettiği enflasyon tahminlerine karşılık, şimdiki koşullarda %16'ya indirdiği politika faizinin “enflasyon perspektifi” yaklaşımına uyumlu olmadığı ve döviz kuru – enflasyon döngüsünü beslemesi olasıdır.
Bunun haricinde, yatırım referansı ile ticari krediler olgusu ve cari fazla – rekabetçi kur söylemlerinin ağırlık artırmasıyla zayıf lira düzleminin etkilerini muhtemelen ekonomik olarak hissetmeye devam edeceğiz. Bu noktada, faiz indirimlerine ilişkin alanın sınırlı olması rehberliğiyle, cari fazla verme ve ticari kredilerle yatırım iştahı artışı rehberliğinin birbirleriyle farklı noktalarda durduğunu belirtmek isteriz. Merkez Bankası yönlendirmelerinin bu yıl daha fazla indirim anlamına gelebileceğini düşünüyoruz, ancak daha fazla indirimin kur-enflasyon geçişkenliği üzerinden ısındırıcı etkisinin ve ciddi politika dönüşümü gereksinimini artırması çekincemizi belirtmek isteriz.
Analizde şunlara vurgu yapıldı:Haliyle; düşük oranların enflasyonu indireceği hipotezi, bunun yanı sıra cari fazla vererek fiyat istikrarı ve finansal istikrar sağlama gibi bir yaklaşımın eklenmesi aslında enflasyondan çok büyüme perspektifinin ele alınabileceğini göstermektedir. Enflasyon tahminlerinde yapılan yukarı yönlü revizyona rağmen, oranların indirildiği Eylül ayı dönemi öncesi hariç, artık enflasyona göre bir faiz pozisyonu ayarlanmaması da bu perspektif değişimi düşüncemize dayanak oluşturmaktadır. Neticede, “enflasyon üzerinde faiz” referansının yılsonuna kadar artık uygulanmayacağı kesinleşmekle beraber, çekirdek enflasyonun da altında kalan bir lira faiz oranı mevcuttur. Bu durumun, özellikle toplumun daha alt gelir katmanlarında yazılı enflasyonun çok üzerinde hissedilen fiyat artışları etkisi itibariyle enflasyondan korunma güdüsünü daha çok artıracağını ve lira bazlı birikim tutma eğilimini düşük tutacağını düşünürüz. Söz konusu etmenler, de-dolarizasyon sağlama amacına yardımcı olmayacaktır.
Kavcıoğlu, Mart ayında Naci Ağbal'ın yerine göreve geldikten sonra Eylül ayında sürpriz bir şekilde 100 baz puan faiz indirimi yapana kadar, faiz oranlarını değiştirmemişti. Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan'ın ise büyüme sürekliliği, yatırım iştahı, finansman maliyetleri gibi bir perspektif üzerinden faiz oranlarının düşürülmesi gerektiği yönündeki değerlendirmelerini biliyoruz. Borçlanma maliyetlerinde, özellikle Merkez Bankası'nın son faiz indirimlerinden sonra görülen artışın finansal sistem risk iştahı açısından istenen durumları yaratmayabileceğini düşünüyoruz.
Erkan analizini şöyle sürdürdü: Kavcıoğlu, cari dengenin sağlandığı noktada Türkiye ekonomisinin finansal istikrarı sağlayacağını söyledi. Kavcıoğlu, dövizdeki artışla cari açığı kapatmayı hedeflemediğini, cari denge sağlandığında döviz kuru üzerindeki baskının azalacağını belirtti. Ayrıca Kavcıoğlu, cari dengenin kurulmasıyla gerçekleşecek enflasyondaki düşüş sürecinin daha kalıcı olacağını değerlendirdi. Bu noktada, daha fazla ihracat yapma bağlamında liranın zayıf tutulması gibi bir perspektif oluşumu olup olmadığından emin değiliz. Cari açığın yapısallığından ileri gelen özel etkilerin, Türkiye gibi girdi ve enerji ithalatçısı bir ülke açısından birim ihracat artışı konusunda nette pozitif bir etki sağlamayacağı gibi, daha yüksek enflasyon artışı gibi bir geri dönüşü olacağı değerlendirmesini yaparız.
Ekim ayı enflasyon verileri 3 Kasım'da açıklanacak, beklentimiz dönemsel %2,1 ve yıllık %19,6 enflasyon yönündedir. TCMB'nin bir sonraki faiz toplantısı ise 18 Kasım'da gerçekleşecek.