Silahlar sussun, eller tetikten çekilsin..
İlk bakışta ne kadar barışçıl, ne kadar insancıl bir talep gibi görünüyor değil mi?
Ama kazın ayağı öyle değil.
Bunu söyleyen birini görürseniz bilin ki o sahtekârın önde gidenidir. Bundan hiç şüpheniz olmasın.
O sahtekâra evvela şunu sorun; devlet asayişi bozmayan, yol kesmeyen, bomba patlatmayan, teröristlik yapmayan, askere polise saldırmayan, işinde gücünde olan bir Allah'ın kuluna silah mı doğrultmuş ki, elini tetikten çeksin?
Eğer böyle bir durum varsa hep beraber haykıralım; devlet elini silahtan çeksin!
Var mı böyle bir durum?
Elbette yok!
Ama burada aşağılık bir oyun var.
Algı operasyonuyla insanları kandırmaya çalışmak var.
PKK'nın hezimetini önleme kaygısı var.
Kamuoyunun kafasını karıştırıp terör örgütüne zaman kazandırma çabası var. Velhasıl büyük bir sahtekârlık var.
Fakat devlet aklı bu defa ‘aynı delikten tekrar sokulmama' dikkatini elden bırakmaya niyetli görünmüyor.
Çözüm sürecinde devletin iyi niyet ve tahammül sınırları fersah fersah aşıldı. Tüm sabır limitleri doldu.
Artık filmi tekrar başa saralım diyenleri kimsenin iyiniyetli telakki etmesi mümkün değil.
Aslında cevabını halka vermekte müşkülat çektikleri soru şudur;
Ne istiyorsunuz? Derdiniz ne? Niçin kan döküyorsunuz? Niye askere pusu kuruyorsunuz?
Neden evinde uyuyan polisleri katlediyorsunuz? Niçin telefon kulübesinde babasıyla konuşan insanı ensesinden vurarak infaz ediyorsunuz?
Neden ambulansları, iş makinelerini, kamyonları, otobüsleri, insanların ekmek teknelerini yakıyorsunuz?
Bu kalleşliklerin, bu alçaklıkların, bu kahpeliklerin gerekçesi ne?
Ne elde etmeye çalışıyorsunuz?
Devlet Rize'de, Muğla'da, Konya'da, Antalya'da yaşayan vatandaşına sağladığı imkanın hangisinden sizi mahrum bıraktı?
Yol mu yapmadı, elektrik mi vermedi, havaalanı mı esirgedi, hastanesiz mi bıraktı?
Neyiniz eksik?
El hak.. Kimse her şeyin dört dörtlük olduğu iddiasında da değil.
En nihayetinde geri kalmışlıktan kurtulup, orta gelişmişlik seviyesine doğru tırmanma yolunda muazzam sorunlarla boğuşan bir ülke burası.
Unutmayın ki, Rize'nin sorunları, Diyarbakır'dan daha az değil.
Konya'nın problemleri Muş'tan geri kalır değil..
Her sorunu olan teröristlik mi yapıyor? Her derdi olan eşkıyalığa mı başvuruyor?
Hem sorunlarınızı konuşmak istediniz de Meclis'te söz hakkı mı verilmedi?
Seçime girmeniz mi engellendi? Aldığınız oylar mı geçersiz sayıldı?
Kazandığınız milletvekillikleri mi iptal edildi? Kim, hangi hakkınızı yedi?
Evet, gün geçtikçe bu suallere cevap veremez hale geliyorlar. Sıkıntıları bu..
İstismar edecekleri konu kalmadı. Yıllarca devlet bize zulmetti dediler.
Hizmet almıyoruz dediler. Kürtçe yasak dediler.
Kültürel haklarımız kısıtlanıyor dediler.
Sonra ne oldu?
Al dedi devlet; eğitim ve kültür alanında verilmeyen haklar senindir, helal olsun..
Devam etti; bugüne kadar alamadığın, ertelenen tüm hizmetler de senindir buyur, tepe tepe kullan..
Kürtçeyi de alabildiğine serbest bıraktı, yetmedi TRT'de Kürtçe kanal açtı.
Suyunu, elektriğini, hastanesini, duble yolunu, havaalanını imkânları nispetinde tamamlamaya çalıştı.
Şimdi sanki bunların hiçbiri olmamış gibi hala teröristlik, hala savaş, hala pusu, hala mayın, hala kalleşlik peşindeler.
Demek ki dertleri, bunlar değil.
Buyursunlar o zaman devletin gücünü test etsinler.
Kendi düşen ağlamaz.
Selam ve Dua ile..
@misturi53
