Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu (TÜGİK) toplantısında konuştu. AB yetkilileri ile yaptığı mülteci konusuyla ilgili görüşmelerin tutanaklarının basına sızmasıyla ilgili konuşan Erdoğan, bu tutanakların kendileri için "Utanç belgesi değil ibra belgesi olduğunu" söyledi.
Erdoğan, AB yetkilileri ile yaptığı mülteci konusuyla ilgili görüşmenin tutanaklarının basına sızmasıyla ilgili konuştu, "Yayınlanan tutanaklar bizim için utanç belgesi değil ibra belgesidir" dedi. Erdoğan, "Edirne'den insanları otobüslere bindirdik, tekrar geri çevirdik. Ama bir olur iki olur, sonra kusura bakmayın kapıları açarız, sonra hayırlı yolculuklar dileriz" dedi.
"Bir süredir AB yetkilileriyle, Suriyeli sığınmacıların sorunlarına çözüm bulmak amacıyla görüşmeler ytürütüyoruz. birkaç gün önce Merkel'i ağırladık. Tusk ve Juncker ile konuştuk. Juncker benim 15-20 yıllık arkadaşım. Tusk, Polonya'da başbakan olduğu andan beri tanıdığım birisi. Her ikisiyle de görüşmelerimizin konusu mülteci sorunuydu."
'BU TUTUANAKLAR BİZİM İÇİN UTANÇ BELGESİ DEĞİLDİR'
"Birileri bu görüşmenin tutanaklarını sızdırarak bize saldırmaya çalışıyor. Orada ne yapmışız biz, Suriyeli mültecilerin haklarını ısrarla savunmuşuz. AB'den sözlerini yerine getirmesini, Türkiye'ye karşı samimi davranmasını istemişiz. Yayınlanan tutanaklar bizim için utanç belgesi değil ibra belgesidir."
KAPILARI AÇAR 'HAYIRLI YOLCULUKLAR' DİLERİZ
"Geçmişte arbede esnasında camları kırıldığı için dünyayı ayağa kaldıranların bakalım buna tepkileri ne olacak? Aslında yaptığımız için ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Ne demişim? Bize bir kereliğine vereceğiniz 3 milyar avro bütçemize değildir. Mültecileredir. Bu olaylar devam ettiği sürece devamı gerekir. Aksi takdirde, biz şimdiye kadar sizden para gelecek diye para harcamadık. O bizim misafirperverliğimiz gereğiydi. Biz bunlarla yıkılmadık, yıkılmayız, bundan sonra da yapmaya devam ederiz. Bizim özelliğimiz bu."
"Edirne'den insanları otobüslere bindirdik, tekrar geri çevirdik. Ama bir olur iki olur, sonra kusura baqkmayın kapıları açarız, sonra hayırlı yolculuklar dileriz. Kusura bakmayın."
'BİZİM ANLIMIZDA ENAYİ Mİ YAZIYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye meselesi giderek derinleşen bir yara olarak yüreklerimizi dağlamaya devam ediyor. Rejim güçleri sivilleri hedef alan saldırıları artırıyor. İran destekli milislerin acımasız katliamlar gerçekleştirdiğine dair haberler alıyoruz" dedi.
Halep'e yönelik saldırılardan kaçanların 35 bini STK imkanlarıyla sınır hatlarında bekleyişlerini sürdürüyor" diyen Erdoğan, "Biz en kötü senaryoyu da hesaba katarak hazırlıklarımızı yapıyoruz, önlemlerimizi alıyoruz" diye konuştu:
"Bu göç akımının en büyük sebebi, Rusya'nın başlattığı ve Esed rejiminin sürdürdüğü sivillere yönelik saldırılardır. Buna karşın BMGK'nın ülkemize kapılarınızı açın çağrısı samimiyetsizliktir. Ey Birleşmiş Milletler, sen ne işe yarıyorsun? Şu ana kadar 10 milyar dolara yakın para harcamış Türkiye'ye karşın sen ne kadar yardım yaptın? 455 milyon dolar..."
"Bizim alnımızda enayi yazmıyor, kusura bakmayın... Sabır sabır bir yere kadar. Bu otobüsler, uçaklar boşa durmuyor."
'GEREĞİ NEYSE YAPARIZ'
"Bu Birleşmiş Milletler Teşkilatı bu iş için kurulmadı, 'kapıyı aç.' Dünyadaki diğer ülkelerin kabul ettiği mültecisayısı ne kadar? Bazıları 100 tane almış, öbürü 300 tane 500 tane bin tane" ifadelerini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bizim alnımızda enayi yazmıyor kusura bakmayın. Biz bir yere kadar sabır sabır sabır ondan sonra da gereği neyse bunu yaparız. Herhalde otobüsler, uçaklar boşuna durmuyor. Gereği neyse bundan sonra o yapılacak. Bu nasihati verenler, Birleşmiş Milletler'in diğer üyesi ülkelere de bir nasihat versinler de buradan çıkan bu mültecileri o ülkelere de gönderelim."
'TÜRKİYE'YE ULUSLARARASAI YÜKÜMLÜLÜKLERİ HATIRLATMAK İKİ YÜZLÜLÜKTÜR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "PYD'yi PKK'dan ayrı görmeyecek kadar maalesef gözleri kapalı olanları görüyoruz. Kalkıp kendi uluslararası güvenlik elemanına Kobani'de plaket veriyorlar. Buna rağmen hala PYD'yi, YPG'yi 'terör örgütü değil' diye değerlendiriyorlar. Bütün bu gerçekler ortadayken Türkiye'ye uluslararası yükümlülüklerini hatırlatmak, açık söylüyorum iki yüzlülüktür" şeklinde konuştu.
YENİ ŞAFAK ve AKİT SALDIRILARINI KINADI
Erdoğan, konuşmasında, "Bu sabah İstanbul'da iki gazetemizin Yeni Şafak ve Yeni Akit'in binalarına molotofkokteyli ve silahlı saldırıda bulunuldu. Hamdolsun can kaybı yok. Gazetelerimizin binalarında sadece maddi hasar meydana geldi. Saldırıları şiddetle kınıyor, her iki gazetemizin sahiplerine, yöneticilerine, çalışanlarına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Geçmişte bir başka gazetemizin binasının girişindeki camları, silahlı saldırıyla molotofla falan değil arbede sırasında kırıldığı için dünyayı ayağa kaldıranların bu saldırılar karşısındaki tavırlarını dikkatle takip edeceğim. Bakalım buradaki tavır ne olacak, göreceğiz. Bu gazeteleri yayınlarını beğenmedikleri için kürsüden fırlatarak terör örgütüne hedef gösteren partinin mensuplarının da tutumunu yakından izleyeceğim" ifadelerini kullandı.
O TUTANAKLARDA NE YAZIYOR?
İşte tutanakların tamamı:
Tusk: İki yılda 3 milyar avro ödenmesi için anlaştık ama Davutoğlu'nın yılda 3 milyar istediğini öğrendim
Erdoğan: İki yıl için 3 milyar Avro verecekseniz, konuşmaya gerek yok. AB'nin parasına muhtaç değiliz. Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarını açıp mültecileri otobüslere doldururuz. Yunanistan'a kriz sırasında 400 milyar Avro verildi. Bu paranın bir kısmıyla Suriye'de güvenli bölge kurup mülteci sorununu tamamen çözebilirdik.
Juncker: Türkiye dört yılda 8 milyar A vro harcadı...
Erdoğan: Biz o parayı kamplara harcadık. Kızlarım mülteci kampına gitti, ağlayarak döndü. (BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri) Gutteres daha iyi kamp görmediğini söyledi.
Tusk: Kamplar iyi ama Yunanistan'a Avro Bölgesi'ni kurtarmak için kredi verildi, böyle karşılaştırmalar yapmamalısınız.
Erdoğan: Bu da Schengen'le ilgili, o da bir Avrupa projesi.
Tusk: AB zor durumda, Paris saldırısından sonra Schengen Anlaşması iptal edilebilir. Bu yüzden sizinle anlaşmak istiyoruz.
Erdoğan: Anlaşma olmazsa mültecileri nasıl durduracaksınız, öldürecek misiniz?
Tusk: AB kendini daha az çekici yapabilir ama istediğimiz çözüm bu değil. Erdoğan: AB, Türkiye kıyılarında boğulan bir çocuktan fazlasıyla karşılaşır. 10 ila 15 bini bulur. Nasıl başa çıkacaksınız? Paris'teki saldırılar yoksulluk ve dışlanmışlıkla ilgili. Bunlar cahil insanlar, Avrupa'da terörist olmayı sürdürecekler.
Juncker: Schengen dağılırsa Türkiye AB'ye vize muafiyetinden faydalanamaz. 5 Ekim anlaşmasına uyulmazsa başka çözümler aramak zorunda kalırız. İlerleme raporunu Türkiye'deki seçimlerin sonrasına ertelediğimizi hatırlatırım. Bu yüzden eleştirildik.
Erdoğan: Erteleme AKP'nin seçimleri kazanmasına yardım etmedi. Zaten rapor da bir hakaretti. Bu raporu kim hazırladı? Nasıl böyle şeyler yazarsınız? Bu gerçek Türkiye değil, gerçeği öğrenmek için bana hiç gelmediniz.
Juncker: Siz istediniz diye raporu erteledik. Avrupa'yla uzlaşmak istediğinizi sanmıştım, şimdi kendimi kandırılmış hissediyorum.
Erdoğan: Bize verdiğiniz tek bir sözü tuttunuz mu?
Juncker: Kaynaklar toplanıyor, müzakereleri ve vize muafiyetini hızlandırmaya çalışıyoruz.
Erdoğan: AB Türkiye için hiçbir şey yapmadı. Para Türkiye değil mülteciler için. Üstelik üyelik öncesi fonlarımızdan kullanıyorsunuz. Tek bir fasıl da açılmadı. Dalga geçiyorsunuz.
Juncker: Türkiye bu 53 yıl boyunca bir demokrasi değildi.
Erdoğan: Almanya ve Britanya da değildi, büyük bir savaşa da yol açtılar. Yunanistan, Portekiz, İspanya da değildi.
Juncker: Çok yoğun çalışıyoruz, Brüksel'de sizi prensler gibi ağırladık.
Erdoğan: Prens gibi mi? Tabii ki, ben bir üçüncü dünya ülkesini temsil etmiyorum...
Juncker: AB hiç 28 artı 1 zirvesi yapmadı ama Türkiye için hazırız.
Erdoğan: Ben de öyle yapardım ama bunu yüzüme vurmayın. Juncker'ın böyle konuşması saygısızlık. AB Türkiye'yi istemiyor diye düşünüyorum. Öyleyse açıkça
söyleyin, rahatlayalım.
Tusk: 29 Kasım'a dek anlaşmalıyız, böyle tartışmayı sürdüremeyiz. Üye ülkeleri mülteciler için para vermeye ikna etmek kolay değil.
Feridun Sinirlioğlu: Ama 3 milyar Avro hakaret.