Ali Yakup Cenkçiler kimdir? Ali Yakup Efendi hayatı ve biyografisi...
Ali Yakup Cenkçiler kimdir? İslam uğruna adanmış bir ömür.. Kosova'da doğup Mısır'a oradan da İstanbul'a uzanan yaşamın hikayesi... Hak ve hakikat yolunda koşmaktan ve mücadele etmekten yorulmayan öncü âlimlerden Ali Yakup Cenkçiler'in kşm olduğu zaman zaman vatandaşlar tarafından merak ediliyor. İşte Ali Yakup Efendi'nin hayatı...

Oluşturma Tarihi: 2022-10-31 10:31:58

Güncelleme Tarihi: 2022-10-31 10:31:58

Ali Yakup Cenkçiler kimdir?

İslam ve din uğruna adanmış bir ömrün hikayesidir Ali Yakup Cenkçiler'in hayatı...

Ali Yakup Cenkçiler hayata gözlerin 1913 yılında Kosova Eyaletinin Priştine Sancağına bağlı Gilan Kasabasında açtı. Babası Fatih Medreselerinde eğitim görmüş, Hafız Hüseyin Efendi, annesi ise Hûrişah Hanımdır.

Sekizinci kuşaktan dedesi Ömer Bey aslen İşkodra'nın Kolgeci köyünden iken sonradan Gilan kasabasına bağlı Desivoyca mezraasına yerleşmiş olduğundan aile İşkodralılar adıyla anılmaktadır. Dedesi Hacı Yakup Niş Medresesi'nde, babası Hâfız Hüseyin ise Fâtih medreselerinde tahsil görmüştür.

Ali Yakup ilk tahsilini Gilan'da Sırp ilkokulunda yaptı. Bu arada babasından Kur'ân-ı Kerîm, dinî bilgiler ve inşâ dersleri aldı.

Ali Yakup'un babası, oğlunun İslami ilimlerde ilerlemesini daima arzulamıştır. Bunun için de ilkokulu bitirir bitirmez onu Gilan Medresesi'ne verir. Üç yıl boyunca bu medreseye devam eden Ali Yakup, medrese eğitimini tamamlayarak genç yaşta icazet alır. Ali Yakup Hoca, medrese yıllarının kendisine kazandırdıklarını bir defasında şöyle anlatır: “Üsküb'e, Mısır'a gittim. Birçok mektep ve medrese dolaştım. Ama Gilan Medresesindeki feyzi hiçbir yerde bulamadım. Bu medrese bana hayatım boyunca terk edemeyeceğim nice güzellikler kazandırdı. Rabbime şükürler olsun ki ben her gün Kur'an-ı Kerim'den iki cüz okurum. Sabah namazından bir saat önce kalkar, abdestimi alır, namaz kılıncaya kadar bir cüz, akşam olduğunda ise yatsı namazına kadar ikinci cüzümü okurum. Bu güzel alışkanlığa ben medrese de alıştım ve hamd olsun hiç bırakmadım.”

Ali Yakup Hoca, ilim yolunu seçtikten sonra Medrese eğitimini daha ileri seviyeye götürmenin yollarını arar. Bu arayış, onu 1927'de Üsküp Meddah Medresesine götürür.

1936'da Kahire'ye giderek Ezher Üniversitesi'ne bağlı Külliyyetü usûli'd-dîn'de öğrenimini tamamladı. Bu sırada eski şeyhülislâmlardan Mustafa Sabri, Zâhid Kevserî ve Yozgatlı İhsan Efendi gibi Mısır'a yerleşmiş olan ünlü Türk âlimlerinin özel ders ve sohbetlerinden de istifade etti.

1946-1957 yılları arasında Kahire Üniversitesi Merkez Kütüphanesi'nde memur olarak çalıştı. Temmuz 1957'den Kasım 1959'a kadar Mısır'ın Ankara büyükelçiliğinde mütercimlik yaptı. Daha sonra bu görevinden istifa eden Ali Yakup Efendi 1960'ta İstanbul'a yerleşerek Türk uyruğuna geçti ve bir yıl sonra da evlendi. Bu tarihten itibaren özel teşebbüse ait bir fabrikanın muhasebe kaleminde çalışmaya başladı. Bir taraftan da Fâtih, Mesih Paşa ve Emîr Buhârî camilerinde İḥyâʾü ʿulûmi'd-dîn, Edebü'd-dünyâ ve'd-dîn, Medârikü't-Tenzîl ve Dîvânü'l-Mütenebbî gibi eserleri okuttu. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı Haseki Eğitim Merkezi'nde 1976-1980 yılları arasında tefsir, kelâm ve belâgat dersleri verdi. Evinde de orta ve yüksek öğrenim gençliğinden isteyenlere özel dersler vererek birçok talebe yetiştirdi.

Mayıs 1983'te felç olan Ali Yakup Efendi 22 Mayıs 1988'de İstanbul'da vefat etti ve Edirnekapı'da Sakızağacı Mezarlığı'na defnedildi.

Muhammed Kutub'un Câhiliyetü ḳarni'l-ʿişrîn'ini Yirminci Asrın Cahiliyeti adıyla iki cilt halinde tercüme eden (Osman Öztürk'le beraber; İstanbul 1967) Ali Yakup Efendi Safahat'ın birinci kitabındaki “Fâtih Camii” başlıklı şiiri Kahire'de iken Arapça'ya çevirmiş ve bu çeviri Mecelletü'l-edeb'de yayımlanmıştır. Ayrıca Safahat'ın altıncı kitabında Çanakkale Savaşı'nı tasvir eden kısmı da nesir olarak Arapça'ya tercüme etmiş, dostu şair Sâvî Şa‘lân da bu tercümeyi “Ḳaṣîdetü'ş-şehîd” adıyla manzum hale getirmiştir.