Bu yazı bir sesleniş, bir soru beyanıdır!!!
Tüm insan hakları(!) kuruluşları, vatanseverler, sivil toplum kuruluşları, medya…
Olaylara kendi pencerelerinizden bakmaktan, cümleleri istediğiniz çekip almaktan ne vakit vazgeçeceksiniz?
Mevzu ekmek almaya giden bir çocuk olunca yürüyüşler düzenlediniz, klavye kahramanları kesildiniz, ortalığı yaktınız, yıktınız (ne alaka ise çözmüş değiliz hala!) da günlerce annesinin “dışarısı tekin değil oğlum” deyip oyun oynamaya bile çıkarmadığı, gözünden sakındığı, sarıp sarmaladığı Silvanlı Fırat vaktinden önce(!) patlatılan uzaktan kumandalı bomba ile öldüğü zaman sesinizi neden çıkarmadınız? Ne oldu o çok yüksek çıkan sesinize? Mevzu ekmek almaya giden masum bir çocuksa Silvanlı Fırat neydi?
Bir balina karaya vurduğu zaman hepiniz seferber oldunuz da şezlonglarınıza uzanıp soğuk içeceklerinizi içtiğiniz tatil mekanlarınızın kıyıların da Suriyeli Aylan Kurdi'nin cesedini görünce neden sokaklara dökülmediniz? Neden “Bunun hesabı sorulmalı” diye ortalığı ayağa kaldırmadınız? Neden?
Peki ya yüreği kocaman olan Yunus abimiz için ne demeli? Sırf iyi niyetli diye, ülkesi için sosyal medyada güzel paylaşımlar yaptı diye vurulduktan sonra arkasından konuşmadınız mı? Oysa ölülerin arkasından konuşulmazdı!
Şu sıralar sosyal medyada çokça dolaşan bir cümle var, sizlere onunla seslenmek istiyorum; “Ne oldu, vicdanlarınıza ideoloji mi bulaştı?”
Şimdide Dağlıca da şehit düşen, yaşları daha 20'li vatan evlatlarımız üstünden siyaset yapıyorsunuz oysa bugün karşınızda olsa sen daha reşit değilsin diye yüzüne bakmazdınız bugün şehit oldu şehit!
Ama siz bunu bile siyasi bir olaya dönüştürdünüz! Yazık….
Neymiş efendim Cumhurbaşkanımız demiş ki “400 vekil çıkarsaydık bunların hiçbiri olmazdı.” Yahu Allah kulak vermiş biz kullarına ki duyun, beyin vermiş ki duyduğunuzu da algılayın! Sizler ya duymaktan yoksunsunuz ya da idrak edememe hastalığına kapıldınız! Zira biz başka bir açıklama yapamıyoruz buna! Canlı yayını hepimiz dinledik, cümlenin başı da sonu da belliydi ama seslenişimin başında da dediğim gibi cümleleri istediğiniz gibi çekip almak sizlerin en sevdiği şeydir! Cumhurbaşkanı Erdoğan tam şöyle diyor; "Bunu anlamak mümkün değil. Bu 400 hedefini gösterme, aslında yeni Anayasa'nın inşası noktasında, inşa edebilsin, kurabilsin. Bu yeni Anayasa temelinde Yeni Türkiye adımını rahatlıkla atabilelim. Buna yönelik bir hedeftir bu. Bunun yanında şunu da görmek lazım. Parlamentoya girme gayreti içerisinde olanların, 80 vekille girdikleri halde, parlamentoda daha zayıf oldukları dönemlerde olmadığı kadar bu dönemde yaptıkları tahribatı ne ile izah edeceğiz. Biliyorsunuz 6-7-8 Ekim olaylarını yaşadık. Suruç olayını, Diyarbakır olayını yaşadık. Burada başka yerlere fatura kesmenin anlamı yok. Bunlar hep bir dayanışmanın, yardımlaşmanın neticesinde ülkemizde bir terör belası estirilmesinden başka bir şey değildi. Terörden rant elde ediyorlar. Yaptıkları şey bu. Eğer 400 milletvekilini alabilecek veya bir Anayasa'yı inşa edecek sayıyı bir siyasi parti yakalamış olsaydı, durum bugün çok daha farklı olurdu.”
Ve tabii ki bu yazıyı okuyup “Ama…” ile başlayan cümleler kurulacak, bütün suç Cumhurbaşkanımıza yüklenmeye çalışılacak öyle ya sizler “Suriyeliler gitsin tatilciler gelsin” diye seçim propagandası yaparken belki de Dünya'nın en büyük mülteci kampını kuran ülkenin Cumhurbaşkanı oydu!
Ha bu arada 2023'e bir şey kalmadı malum Lozan antlaşması da bitiyor, anlayan anlamıştır ve tabii ki hala idrak etmek istemeyenler de vardır…!
Meryem BÖREKÇİ