Büyük Selçuklu ne zaman yıkıldı? Büyük Selçuklu Devleti (İmparatorluğu) nerede kuruldu, nasıl yıkıldı?
Büyük Selçuklu ne zaman yıkıldı? Büyük Selçuklu Devleti (İmparatorluğu) nerede kuruldu, nasıl yıkıldı? Türk tarihine adını altın harflerle yazana Büyük Selçuklu Devleti'ne olan merak son zamanlarda oldukça arttı. TRT 1'de yayınlanmaya başlayan Alparslan dizisi ile Büyük Selçuklu devletinin ne zaman kurulduğu ve ne zaman yıkıldığı araştırılmaya başlandı. Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tuğrul Bey tarafından 1037 yılında kuruldu. Hindukuş Dağları'ndan Batı Anadolu'ya ve Orta Asya'dan Basra Körfezi'ne kadar uzanan geniş bir coğrafyayı kontrol eden Büyük Selçuklu İmparatorluğu Anadolu'nun Türk yurdu olmasını sağlamıştır. İşte Büyük Selçuklu Devleti'nin yıkılış dönemine dair detaylar...

Oluşturma Tarihi: 2021-11-15 09:41:33

Güncelleme Tarihi: 2021-11-15 09:41:33

Büyük Selçuklu ne zaman yıkıldı? Büyük Selçuklu Devleti (İmparatorluğu) nerede kuruldu, nasıl yıkıldı? Türk tarihine adını altın harflerle yazana Büyük Selçuklu Devleti'ne olan merak son zamanlarda oldukça arttı. TRT 1'de yayınlanmaya başlayan Alparslan dizisi ile Büyük Selçuklu devletinin ne zaman kurulduğu ve ne zaman yıkıldığı araştırılmaya başlandı. Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tuğrul Bey tarafından 1037 yılında kuruldu. Hindukuş Dağları'ndan Batı Anadolu'ya ve Orta Asya'dan Basra Körfezi'ne kadar uzanan geniş bir coğrafyayı kontrol eden Büyük Selçuklu İmparatorluğu Anadolu'nun Türk yurdu olmasını sağlamıştır. İşte Büyük Selçuklu Devleti'nin yıkılış dönemine dair detaylar...

Büyük Selçuklu İmparatorluğu Orta Çağ'da Oğuz Türklerinin Kınık boyu tarafından kurulan, Türk kültürüne dayalı, Sünni Müslüman bir imparatorluk. Selçuklular Hindukuş Dağları'ndan Batı Anadolu'ya ve Orta Asya'dan Basra Körfezi'ne kadar uzanan geniş bir alanı kontrol ettiler. Aral Gölü yakınında güç kazandıktan sonra ilk olarak Horasan'ı ele geçiren Selçuklular, buradan İran içlerine doğru ilerledi ve ardından Anadolu'daki şehirleri kontrol altına aldı.

Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Tuğrul Bey (1016–63) tarafından 1037'de kuruldu. Tuğrul'u büyüten dedesi ve Oğuz Yabgu Devleti'nde yüksek makam sahibi olan Selçuk Bey, adını hem ülkeyi yöneten hanedana hem de imparatorluğa verdi. Devlet kurulduktan kısa süre sonra İslam dünyasının merkezi otoriteden yoksun parçalanmış siyasi haritasını birleştirdi ve daha sonra Haçlı Seferlerinin birinci ve ikincisinde kilit rol oynadı. Dili ve kültürüyle yoğun bir şekilde İranlılaşan Selçuklular, Türk-İran geleneğinde büyük bir gelişme sağladı ve İran kültürünü Anadolu'ya taşıdı. Türk boylarının ele geçirilen yerlerde devlet otoritesini artırmak gibi siyasi amaçlar doğrultusunda devlet yöneticileri tarafından ülkenin kuzeybatısına yerleştirilmesi ile bu bölgelerde Türkleştirme süreci başladı.

Kınık boyu, tarihsel olarak büyük bir öneme sahiptir, çünkü Selçuklu İmparatorluğu, Kınık boyu tarafından kurulmuştur. 10. yüzyılda aşiret reisi Dukak'tır ("Demiryaylı" lakaplı, "demir yaylı"). Onu oğlu Selçuk ve ardından torunu Arslan Yabgu izledi. Selçuklu Devleti, Arslan'ın yeğenleri Tuğrul ve Çağrı tarafından kurulmuştur. Selçukluların bir kolu olan Anadolu Selçukluları, Arslan Yabgu'nun torunu Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından kurulmuştur. Büyük Selçuklu nerede ve ne zaman kuruldu?

Kınık boyu, Orta Asya'daki Oğuz boylarından biriydi. Bu boyun, Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun çekirdeğini oluşturan boy olduğu konusunda tarihçiler ittifak halindedir. Devlete ve hanedana adını veren Selçuk Bey'in bilinen en eski atası babası Dukak'dır. Dukak Yengikent Oğuz Yabguluğu'nda subaşı (ordu/birlik komutanı) olarak görev yapmış ve daha sonra adı kaynaklarda “Salcuk”, “Salçuk”, ”Selcük”, “Selçuk”, “Sarçuk” gibi farklı şekillerde yazılan oğlu Selçuk bu göreve gelmiştir. Selçuk Bey'in torunlarının kurduğu devlet devrin kaynakları tarafından, onun adına nisbetle Selçukiyyan, Selaçıka, Al-i Selçuk (Selçuklu ailesi) olarak verilir. Oğuz Yabgularının Hazar Kağanlığı veya Karahanlılar'a bağlı oldukları ileri sürülür. Oğuzların Karahanlılar ile bazen mücadele bazen de ittifak halinde bulundukları ve onlara paralı asker olarak hizmet ettikleri tespit edilmiştir. Selçuk Bey'in oğullarına Mikail, İsrail, Musa, Yusuf gibi isimler vermesi nedeniyle de Hazarlara bağlı olduğu ve Musevi olduğu ileri sürülmektedir.

10. yüzyılın ikinci yarısında, Kıtaylar Moğolistan'dan çıkartılınca Kıpçak boy birliği dağıldı ve Oğuzlar kuzey komşuları olan Türk boylarının birleşmesi ve göçleri sebebiyle ciddi baskıya maruz kaldılar. Bu da Yabguların otorite ve güçlerini etkilemeye başladı. Bu etki ve belki de bazı kaynaklarda belirtilen Selçuk Bey'in iktidar mücadelesine girdiği Yabgu karşısında başarılı olamaması sonucu (tahminen 960~985) Selçuk Bey boyu ile beraber Maveraünnehir yönüne göç ettiler ve yine bir Yabgu'ya bağlı Cend'e yerleştiler. Bu bölge o sıralarda özellikle Samaniler tarafından yoğun biçimde islam propogandası uygulanan bir bölgeydi ve Selçuk Bey de ailesi ile İslamiyeti seçti. İslamiyeti seçmesinden kısa süre sonra etrafındakiler ve özellikle silahlı Oğuzlar onun önderliğinde toplandılar. Bu göçebe topluluk Karahanlılara ve Samanîlere savaşlarda asker vererek karşılığında geniş otlaklar elde etti ve Samanîler Devleti'nin yönetiminde söz sahibi oldu. Samanîler Devleti yıkılınca Selçuk Bey, Müslüman halkıyla birlikte Horasan bölgesine yerleşti. Selçuk Bey'in 1009'da ölümünden sonra daha da güneye indiler.

Selçuk Bey'in oğlu Arslan Bey'in yönetiminde, Karahanlıları ve Gaznelileri endişelendirecek kadar güçlendiler. Arslan Bey'in Gaznelilerce tutuklanması ve 1032'de ölmesinden sonra, Selçuk Bey'in torunları Tuğrul Bey ve Çağrı Bey bağımsızlıklarını elde etmeye giriştiler. Selçukluların teşkilatlı devlet düzenine girmesi bu dönemde oldu. Devletin ilk yöneticisi Tuğrul Bey'di. Selçuklular 1035'te büyük bir Gazneli ordusunu yenerek Horasan içlerine doğru ilerlediler. 1037'de de, bugünkü Türkmenistan'da yer alan Merv kentini ele geçirdiler. 1038'de Gaznelileri ikinci kez yendiler ve Nişabur kentine girerek bağımsızlıklarını ilan ettiler. Tuğrul Bey sultan sanıyla hükümdar ilan edildi ve Büyük Selçuklu Devleti de böylece kurulmuş oldu.

Alparslan dönemi

Tuğrul Bey'in oğlu olmadığından, Çağrı Bey'in oğlu Alp Arslan Selçuklu Devleti sultânı oldu.(Çağrı Bey tam adıyla Ebu Süleyman Davud Çağrı Bey bin Mikail (989 - 16 Temmuz 1060, Serahs), Oğuzlar'ın Kınık boyundan Selçuklu hükümdarı Selçuk Bey'in torunu, Mikail'in oğlu, Tuğrul Bey'in ağabeyi ve Alp Arslan'ın babasıdır.)

Başa geçer geçmez amcasının veziri Amîd-ül-mülk'ü görevden alarak, yerine Nizâm-ül-mülk'ü tâyin etti. Sultan Alp Arslan, tahta geçmek iddiasında bulunan diğer rakiplerini bertaraf ettikten sonra, batıya yönelerek fetihlere başladı. Kafkaslardan dolaşıp mahallî küçük krallıkları itaati altına aldı. Doğu Anadolu'nun Kuzeydoğu ucundaki meşhûr Ani kalesini 1064'te feth ederek, 16 Ağustos 1064'te Kars'a girdi. Ani, Hristiyan âleminin kutsal yerlerinden biri idi. Bu fetihler İslâm âleminde büyük sevinç kaynağı oldu ve Halîfe Kâim bil-Emrillah, Sultan'a, fetihler babası yâni çok feth eden mânâsına gelen Ebü'l-Feth lakabını verdi. Sultan, 1065 senesi sonlarında doğuya yönelerek Üstyurd ve Mangışlak taraflarına yürüdü. Başarı ile biten seferin sonunda; ticâret yollarını vuran Kıpçak ve Türkmenler itaat altına alındı.

Alp Arslan, 1067 senesinde Kirman melîki olan kardeşi Kavurd'un isyanı ile karşılaştı. Bu isyanı kısa sürede bastırdı (Bkz. Kirman Selçukluları). Öncelikle Müslümanlar arasında birliğin te'minini arzu eden Sultan Alp Arslan, Bahreyn taraflarındaki Karmatî sapıkları ve Önasya'daki Şiî-Fâtımî kalıntılarını temizlemek için harekete geçti. Şiî-Fâtımî sultanının İslâm ülkeleri üzerinden kalkmakta olduğunu gören Mekke şerîfi, Alp Arslan'a itaatini arz ederek, hutbeyi Abbasî halîfesi ve Sultan Alp Arslan adına okumaya başladı. Doğu ve Batıda sistemli bir şekilde yapılan fetih hareketleri; 1067 senesinde Anadolu'da başlatılan yıpratma ve yıldırma akınları, 26 Ağustos 1071'deki Malazgirt muharebesine kadar devam etti. Malazgirt zaferiyle Büyük Selçuklulara kapıları açılan Anadolu, Türkiye Türklerinin istikbâldeki yurdu durumuna girdi. Malazgirt Zaferi sonrasında, Bizans imparatoru Diogenes ile yapılan andlaşma, tahttan indirildiği için tatbik edilemedi. Sultan Alp Arslan, andlaşmanın silah zoruyla tatbikini kumandan ve beylerine emrederek, bütün Anadolu'nun fethini istedi. Selçuklu emrindeki Türkmen boyları, Orta Asya'dan batıya sevk edilerek, Doğu Anadolu'daki Bizans hududuna gönderildi. Selçukluların gaza akınlarına mukavemet edemeyen Bizans kale ve garnizonları Türklerin eline geçti. Türk akınları Marmara Denizi sahillerine kadar uzandı ve fethedilen Anadolu, iskân edildi. Anadolu'nun Türkleşip, İslâmlaşması için gerekli bütün tedbirler alındı. Sultan Alb Arslan, çıktığı Mâverâünnehr seferinde, esir alınan bir kale kumandanı tarafından şehîd edildi. Türk târihinin büyük sultanlarından olan Alp Arslan, enerjisi, disiplini, yiğitliği ve adaleti ile temayüz etmişti (Bkz. Alb Arslan).

Sultan Alp Arslan öldüğünde, devlet toprakları, doğuda Yaşgar'dan, batıda Ege kıyıları ve İstanbul boğazına, kuzeyde Hazar-Aral arasından, güneyde Yemen'e kadar olan bir bölgeye yayılmıştı

Büyük Selçuklu ne zaman dağıldı?

Melikşah'tan sonra sırasıyla başa geçen I. Mahmud (1092-1094), Berkyaruk (1094-1105), Müizzeddin Melikşah (1105-1105) ve Mehmed Tapar (1105-1118) dönemlerinde Büyük Selçuklu Devleti gücünü ve eyaletlerdeki merkezi denetimini giderek yitirdi. 1118'de tahta çıkan Ahmed Sencer'in ülke topraklarını yeniden birleştirme çabası da başarılı olduysa da devlet hiçbir zaman Melikşah dönemindeki sınırlarına ve otoritesine kavuşamadı. 1128 yılında Doğudaki Doğu ve Batı Karahanlı Devletine boyun eğdiren Karahitaylar Büyük Selçuklu Devleti ile komşu oldular ve Selçuklulara baskı yaratmaya başladılar. 1141 yılında Karahitay ve Selçuklu orduları arasındaki Katvan Savaşı'nda yenilgiye uğrayan Büyük Selçuklu Devleti hızlı bir dağılma sürecine girdi. Karahitayların devletin en verimli toprakları olan Maveraünnehir'i işgal etmeleri Büyük Selçuklu Devleti'nin ekonomisini ve ordusunu iyice sıkıntıya soktu. Sultan Sencer, giderek artan ekonomik buhran nedeniyle ayaklanan göçebe Oğuzlara 1153'te tutsak düştü. İki yıl sonra kaçarak kurtulduysa da ülkede iktidarını yeniden sağlayamadan 1157'de öldü. Büyük Selçuklu Devleti böylece sona erdi. Bu tarihten sonra Büyük Selçukluların toprakları büyük ölçüde Harzemşahların denetimi altına girdi.

Hanedan üyeleri yönettikleri bölgelerde bağımsız davranmaya başladılar. Daha önce bağımsızlıklarını ilan etmiş olan Selçuklu hanedanın kurduğu devletlerden yalnızca Anadolu Selçuklu Devleti, yüz yılı aşkın bir süre daha ayakta kalabildi. Ayrıca devletin gerilemesinin sebepleri arasında Haçlı Seferleri, Fâtımîler ile olan çatışmalar, Hasan Sabbah'ın Bâtınîlik propogandaları ve Oğuz boylarının ayaklanmaları sayılabilir. Bunun sonucunda ise Abbâsî halifeleri Selçuklu egemenliğinden kurtulmak için bir takım çalışmalar yürütmüştür. Bunlar Selçuklu Devleti'nin yıkılmasına neden olan etkenler ve nedenlerdir. Özet olarak Büyük Selçuklu Devleti'nin yıkılma nedenleri olarak aşağıdaki nedenler sayılabilir:

Merkezi otoritenin zayıflaması
Taht kavgaları
Oğuz isyanları
Haçlı Seferlerinin başlaması
Atabeylerin bağımsız hareket etmesi
Abbâsî Halifelerinin Selçuklu egemenliğinden kurtulmak için yürüttüğü bir takım çalışmalar
Bâtınîlik hareketleri
Fâtımîler ve Şiîlerin yıpratmaları
Şehzade ayaklanmaları
Katvan mağlubiyeti ve Karahitayların istilası
Kötü yönetim