Zor zamanlar yaşadığını, çatışmaların en şiddetli yaşandığı bölgede olduklarını söyleyerek, insani koridor açılmasını isteyen Oleksandra Alacatağ, "2017 yılında Türkiye'ye geldim, 5 yıldır Türkiye'de yaşıyorum ve 3 yıldır evliyim.
Hamile kaldıktan sonra 5. ayımda Ukrayna'ya gidip orada doğum yapmayı planladım. Burada kaldım, Türkiye'ye dönemiyorum çünkü havalimanlarını bombaladılar. Buradan kurtulmanın tek yolunun otobüsler olduğu söyleniyor. Otobüsle de gelemem çünkü sokaklar tehlikeli ve insanları öldürüyorlar. Şu an yaşadığımız yer çember şeklinde sarılmış durumda ve çıkmamıza izin vermiyorlar. Burada doğum yapacağım gibi gözüküyor çünkü 7. ayım bitti. Bazı şehirlerde hastaneleri de bombalamışlar, doğum yapacak olan kadınlar sokakta bile kalmışlar. Bunları duyunca nasıl doğum yapacağımı bilmiyorum. Bazı kadınlar evde de doğuruyor çünkü Ruslar ambulansın gelmesine izin vermiyorlar. Allah büyük diyorum, başka bir şey diyemiyorum" şeklinde konuştu.
Gözyaşlarına hakim olamayan Oleksandra Alacatağ, bebeğiyle birlikte hayati tehlikesinin olduğunu vurgulayarak, "Savaş ne kadar sürecek bilmiyorum, evde durmakta çok tehlikeli.
Gece uyurken çocuğumun elini tutarak, uyuyorum ve yarını bilemiyorsun. Uyandığında yaşayıp yaşamayacağını ön göremiyorsun. Sığınakta doğum yapan kadınlar gerçekten çok güçlü kadınlar.
Bu kadınların yardıma ihtiyacı var çünkü bebeklerin bezi bitiyor, maması bitiyor. Bebeği mamasız kalan kadınlar var.
Yardım eden arkadaşlarımız da var, mesela biri arabasını alıp erzakları toplayıp sığınaklara dağıtıyor ama sonuçta eczanelerde ilaçlar, marketlerde mamalar bitecek. Sonra ne yapacağımızı bilmiyoruz" diye konuştu.