Ülkemzin çeşitli illerinden gelen başarı öyküleri zaman zaman görsel ve yazılı medyada yer buluyor. Bu kez başarı öyküsünün başrolünde Sema Mihaliç var. Eskişehir'in merkezinde iş hayatına başlayan Sema Mihaliç kent yaşantısının kendisine göre olmadığını, doğadan ve hayvancılıktan kopamayacağını anlayarak tarım ve hayvancılıkla uğraşmaya başladı. Ailesinin karşı çıkmasına rağmen bu yoldan geri adım atmayan Sema Mihaliç kısa sürede mandıra kurdu ve hayvan sayısını katladı. Süt üretimini de kat kat artıran Sema Mihaliç "5 Litre ile çıktığım yolculukta bugün 32 hayvanımla ortalama 500 Litre süt satıyorum." dedi. Eskişehir'in Sütçü Tezenegil'i Sema Mihaliç'in kim olduğu da okuyucular tarafından merak edilmeye başlandı.
Sema Mihaliç kimdir?
1999 yılında Eskişehir'in Tepebaşı ilçesinde Eğriöz Köyü dünyaya gelen Sema Mihaliç ilk ve ortaokulu şehir merkezindeki okulda okudu. Anne ve banası köylü olan ve çiftçilikle uğraşan Sema Mihaliç lise eğitimini de şehirde tamamladı. Lisede turizm otelcilik bölümünde okuyan Sema Mihaliç düğün ve organizasyon işlerinde çalışarak iş hayatına atıldı. Ancak genç kadının aklı köyünde kalmıştı.
Çeşitli otellerde çalıştıktan sonra Tepebaşı Belediyesi'nde işe başladı. 9 ay burada çalıştıktan sonra köyüne dönmeye karar verdi.
Ailesi kızlarının köyde kalmaması kentte kendisine bir hayat kurmasını istiyordu. Ama Sema Mihaliç'in köye dönerek hayvancılık yapma düşüncesi ağır bastı.
Kariyerine hayvancılık alanında şekil vermek isteyen Sema Mihaliç başladığı bu yolda emin adımlarla yürüyor.
23 yaşındaki Sema Mihaliç'i Tepebaşı Eğriöz Mahallesi'nde üretim çiftliği kurdu.
Sema Mihaliç yaşadığı süreci şu sözlerle özetledi: “Ailemin karşı çıkmasına karşın Eğriöz'e dönüp kendi işimi yapıp üretimi sürdürerek çocukları bilinçlendirmek için yola çıktım. Ailemin ürettiği sütleri aracıya vermeyip, kapı kapı dolaşarak kendim satmaya başladım. Yaklaşık 1 yıl önce günde 5 Litre ile çıktığım yolculukta bugün 32 hayvanımla ortalama 500 Litre süt satıyorum. Ayrıca “Bozkır Okulu” projem ile anaokulu öğrencilerini ağırlayarak onlara başağın yolculuğunu anlatıyorum, kendi ürettiğim süt, kaymak ve bal ikram ediyorum.”