Şiilik ve sunnilik arasındaki farklar nelerdir?
İslam dini tarihin çok eski zamanlarına dayandığı gibi çok geniş bir coğrafyaya da yayılma fırsatı bulmuştur. Hatta öyle ki, İslam tüm dünyada büyük bir çoğunluk gösteren dinler arasındadır. Bu kadar geniş bir kitleye hitap etmesi ve pek çok bölge tarafından benimsenmesi de, tahmin edersiniz ki toplumlar arasında dini uygulama konusunda mezhepsel olarak farklılıklar bulundurabilmektedir. Diğer kutsal dinlerde geçerli olan mezhep farklılıkları İslam dininde de oldukça yaygın bir alana sahiptir. İslam dininde çok sıklıkla görülen mezhep farklılıkları Sunni ve Şii mezhepleriyle ilişkili olan durumlardır. Dini doğru uygulamak konusunda çekincesi olan her birey Şiilik ve Sunnilik arasındaki temel farklılıklara merak duymaktadır. Bu noktada öncelikle mezhep kavramının anlamına yer vermek elzem bir durum iken; Şiilik ve Sunnilik mezheplerinin ne olduğunu açıklamak, ve sonrasında bu iki mezhep arasındaki farklılıklar nelerdir sorusuna yer verilmesi gerekmektedir.

Oluşturma Tarihi: 2021-10-15 23:50:57

Güncelleme Tarihi: 2021-10-15 23:50:57

İslam dini tarihin çok eski zamanlarına dayandığı gibi çok geniş bir coğrafyaya da yayılma fırsatı bulmuştur. Hatta öyle ki, İslam tüm dünyada büyük bir çoğunluk gösteren dinler arasındadır. Bu kadar geniş bir kitleye hitap etmesi ve pek çok bölge tarafından benimsenmesi de, tahmin edersiniz ki toplumlar arasında dini uygulama konusunda mezhepsel olarak farklılıklar bulundurabilmektedir. Diğer kutsal dinlerde geçerli olan mezhep farklılıkları İslam dininde de oldukça yaygın bir alana sahiptir. İslam dininde çok sıklıkla görülen mezhep farklılıkları Sunni ve Şii mezhepleriyle ilişkili olan durumlardır. Dini doğru uygulamak konusunda çekincesi olan her birey Şiilik ve Sunnilik arasındaki temel farklılıklara merak duymaktadır. Bu noktada öncelikle mezhep kavramının anlamına yer vermek elzem bir durum iken; Şiilik ve Sunnilik mezheplerinin ne olduğunu açıklamak, ve sonrasında bu iki mezhep arasındaki farklılıklar nelerdir sorusuna yer verilmesi gerekmektedir. İşte bahsettiğimiz bu sıralamayı, aşağıya bırakacağımız yazı aracılığıyla detaylı bir şekilde öğrenebilirsiniz.

Mezhep kelimesinin anlamı nedir?

Mezhep kelimesi temel olarak bir din, veya inanışın yorum, görüş ve anlayış yönünden farklı çıkarımlar elde edilen inanış şekillerine denir. Örneğin İslam ortak bir çatı iken, Şiilik ve Sunnilik bu dine ait iki mezhep olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı şekilde, Hristiyanlık dininde var olduğunu bildiğimiz Katolik ve Ortodoks anlayışları bu dinin farklı uygulanış şekillerini temsil etmektedir.

Şiilik nedir?

İslam dini tarihin çok eski zamanlarına dayandığı gibi çok geniş bir coğrafyaya da yayılma fırsatı bulmuştur. Hatta öyle ki, İslam tüm dünyada büyük bir çoğunluk gösteren dinler arasındadır. Bu kadar geniş bir kitleye hitap etmesi ve pek çok bölge tarafından benimsenmesi de, tahmin edersiniz ki toplumlar arasında dini uygulama konusunda mezhepsel olarak farklılıklar bulundurabilmektedir. Diğer kutsal dinlerde geçerli olan mezhep farklılıkları İslam dininde de oldukça yaygın bir alana sahiptir. İslam dininde çok sıklıkla görülen mezhep farklılıkları Sunni ve Şii mezhepleriyle ilişkili olan durumlardır. Dini doğru uygulamak konusunda çekincesi olan her birey Şiilik ve Sunnilik arasındaki temel farklılıklara merak duymaktadır.

Şiilik kelimesi anlamı incelenecek olursa, “izinden gidenler ve takipçiler” gibi anlamları yansıtmaktadır. Bu noktada da her dinde olduğu gibi mezhepler içerisinde de tabii olunan peygamber izinden gidilen olarak nitelendirilmektedir. Bu mezhebe tabii olan ve ibadetlerini bu mezhep uğurunda yerine getirenlere ise izinden gidenler ismi verilmektedir. Şiilik mezhebinde Şii olarak adlandırılan kimseler bu mezhebe bağlılığı olan kimselerdir. Ve bu Şii olarak nitelendirilen bireyler Hz. Ali'nin (r.a) takipçi ve izinden gidenleri olarak saf tutmaktadırlar.

Bu mezhebe göre İslam'ın ileri gelen peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s) olsa dahi Hz. Ali'nin (r.a) çok önemli ve özel bir konumu bulunmaktadır. Buna verilebilecekler sebeplerden biri ise Hz. Ali'nin (r.a) İslam dininin en büyük dördünce halifesi olarak bilinmesi olabilir. Bu noktada da Hz. Ali (r.a), Şiilik mezhebi kapsamında Hz. Muhammed'den (s.a.s) sonra İslam dininin liderliğini yapması gerektiğine ve yine İslam dininin Hz. Ali'nin (r.a) soyundan devam etmesinin gerekliliği desteklenmektedir.

Kısacası Şiilik mezhebi görüş ve kurallarına uyan ibadetçilere Şii adı verilmektedir. Şii tekil olarak bir kişiyi nitelerken, Şia ifadesi birden çok Şii bireyi temsil etmektedir. Başlarda Şiilik yalnızca Hz. Ali'nin (r.a) görüşlerine uyan ve onun yolundan giden kimseleri nitelemek için kullanılırken sonralarında yıllar eşliğinde İslam dininde tercih edilen bir mezhep haline gelmiştir. Şiiliğin bir mezhep haline gelmesi tarihte Hz. Muhammed'in (s.a.s) vefatıyla başlayan bir süreç olarak bilinmektedir. Bu vefat sonrasında o zamanın müslümanları genel olarak 2 parçaya ayrılmış oldular, bunlar Şiiler ve Sunnilerdir. Müslümanları kimin yöneteceği ve yönlendireceğinin muallak olduğu bu dönemde, bahsettiğimiz iki grup arasında İslam'ı yaşama şekillerinde farklılıklar saptanmıştır; kaldı ki bu farklılıklar doğal akışı doğrudan ilgilendiren pek çok konu üzerinden ortaya çıkmıştır. Örneğin hukuki anlayışlarda, dini organizasyonlarda, dinin etki alanı ve ritüellerinde bu iki mezhebin farklı düşünceler benimsediği fark edilebilmektedir.

İslam, Hz. Muhammed (s.a.s)'nin vefatıyla uygulanışta iki farklı ana kısma ayrılmışken; aynı şekilde Şiilik de kendi içerisinde görüş bakımından üç ana kola ayrılmaktadır. Bu ana kollar Zeydîler (Beşçiler), İsmailîler (Yediciler) ve İsnaaşeriyyeciler (On ikiciler) olarak isimlendirilmektedir. Az önce bahsedilen bu üç ana dalın yanında bulunan kaynak ve yapılan araştırmalara göre Şiiliğin yaklaşık 42 alt ana kolu olmakla beraber birçoğu zaman içinde bırakılmış veya kaybedilmiştir. Ancak hali hazırda bu zamana kadar devam etmiş ve varlığını sürdüren Şii fırkaları temel olarak Nusayrilik, İsmailiyye, İmamiye, Dürzilik, Zeydilik ve İsnaaşeriyyeciler olarak bilinmektedir. Tabii bilinmesi oldukça elzemdir ki bu görüşler yine birbirlerinin alt kolu olarak çıkmıştır.

Peki müslümanlar arasında İslam'ı Şii mezhebine göre uygulayan kaç kişi vardır ve Şiiliğin yayın olduğu devletler hangileridir? Şii anlayışında İslam nasıl yaşanır? İşte tüm bu sorular da merak edilen sorular arasında yer almaktadır.

Şiiliğin yayın olduğu devletler hangileridir?

Dünya üzerinde İslam dininin gereklik ve kurallarına uyan pek çok insan bulmak mümkündür; kaldı ki bu da dünyada müslümanlığın hiç de azınlık bir dini seçilim olmadığı anlaşılabilir. İslam aleminde Şii mezhebini benimseyen pek çok müslüman bulmak mümkündür. Üstelik Şii nüfusunun yoğunlukta olduğu ülkelerde bulunmaktadır. Örneğin İran bu durumda verilebilecek en iyi örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Ek olarak, yapılan araştırmalar ve bu araştırmaların somut çıktısı gösteriyor ki, İran'da yaklaşık %90 oranında Şii popülasyonu bulunmaktadır. Şiilik konusunda İran'dan sonra en fazla nüfusa sahip olan ülkelere Azerbaycan, Irak ve Bahreyn ülkeleri verilebilir. Azerbaycan da yine İran gibi %90 civarında Şii mensubu vatandaşa sahipken; bu durum Irak'ta %65 ve Bahreyn'de %80 olarak kabul edilmektedir. İslam ülkesi olarak kabul edilen bu dört ana ülkede Şiilik oranı yüksek ve Şii mezhebini takip eden müslümanlar oldukça fazladır.

Şii anlayışında İslam'a dair farklılıklar nelerdir?

Şii olmayı bir mezhep olarak benimseyen Şii bireylerin günde üç defa namaz kıldığı bilinmektedir. Bu Sunnilik ve Şiilik arasındaki temel ibadeti uygulayış tarzlarındaki farklardan yalnızca bir tanesidir. Muhtemelen pek çok kişi bu farklılığın neden ortaya çıktığını merak ediyordur. Anlatmak gerekirse, yukarıda bahsettiğimiz gibi farklar Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde yaşanılan günlük pratiklerin Hz. Muhammed (s.a.v.)'nin vefatıyla farklı yorumlanması sonucu ortaya çıkan bir durumdur.

Ayrıca, Şii mezhebine göre Ramazan ayında orucu açabilmek ve iftar yapabilmek için güneşin tamamen batmasının beklenmesi gerekmektedir. Yalnızca güneşin batması yetmediği gibi ufukta herhangi bir parıltı veya kızıllık kalmaması da gerekmektedir, ancak bu şekilde güneş ışınlarının kaybolduğunu kabul eder ve oruçlarını açmaya değer görmektedirler.

Bunun yanında Şii mezhebinde Ramazan ayının 19 - 20 ve 21. günleri Hz. Ali'yi hatırlamak ve varlığını Şii toplumu arasında canlı tutmak adına pek çok etkinlik yapılmaktadır. Bunun sebebi ise, Hz. Ali'nin Ramazan ayının 19. gününde yaralanması ve yine aynı ayın 21. gününde aldığı yara sebebiyle hayatını kaybetmesidir. Bu sebeple Ramazan ayının 19 - 20 ve 21. günler şialar için oldukça hassas ve önem taşıyan günlerdir. Aynı zamanda, bu günler Şii nüfusunun oldukça fazla olduğu İran ülkesinde de resmi tatil günü olarak kabul edilmektedir.

Sunnilik nedir?

Hemen hemen Şiilik gibi olan Sunnilik'te de temel gaye İslam dinini kurallarına uygun bir şekilde yaşayabilmektir. Kelime anlamı olarak Sunni “peygamberin sergilediği davranış ve tutumları takip edip, benimseyen hatta hayatına uygulayabilen” kimselerdir. Bu anlama “Ehl-i Sünnet” kelimesinden türeterek ulaşmaktayız. Şiilikten çok daha yaygın olan Sunni mezhebi, hemen hemen birçok müslüman arasında görülen ve sık karşılaşılan bir mezheptir. Hatta araştırma sonuçlarına bakıldığında bu oranın dünya genelinde ortalama %80-%90 olduğu söylenebilmektedir.

Sunni kelimesi yukarıda bahsedildiği gibi peygamberin sergilediği davranış ve tutumları takip edip, benimseyen hatta hayatına uygulayabilen kimse olarak karşımıza çıksa da, bir diğer anlamı “gelenek insanı”dır. Yine bu anlamla dahi aynı sonuca ulaştığımız kelimede tek gaye İslam dininin peygamberi olarak bilinen Hz. Muhammed'in günlük yaşantısında benimsemiş olduğu pratikleri ve ahlaki anlayışı yerine getirebilmek yönünde olmuştur. Sunni mezhebini benimseyen bireyler İslam dinini yaşamak için her ne kadar İslam'ın son peygamberi olan Hz. Muhammed (s.a.v.)'i bir rehber olarak alsalarda, diğer tüm peygamberlere saygı duymaktadırlar.

Şiilik başta politik bir ayaklanma olarak ortaya çıkmış olup daha sonrasında resmileşmiş bir mezheptir, ancak öte yandan Sunnilikte devamlı bir devlet kontrolü vardır. Tarihin farklı zamanlarında yine aynı uygulamalara tanıklık etmiş Sunni mezhebinde dini lider ve önderler bir otoritenin altında yönlendirmeler yapmışlardır. İslam'ın büyük mezheplerinden biri olan Sunnilik İslam Hukukunu ve Hanefilik, Şafiilik, Malikilik ve Hanbelilik mezheplerini de pratiğe dökmesiyle bilinmektedir. Bu noktada Sunnilik mezhebinin kapsayıcı olduğu belirtilebilir. Ayrıca İslam dininde yer alan Sunni anlayışının en eski ve sağlam merkezlerinden biri Mısır olarak anılmaktadır.

Sunnilik ve Şiilik arasında yer alan temel farklar nelerdir?

Sunnilik ve Şiilik içerisindeki oldukları ortak din sayesinde pek çok benzerlik barındırırken aynı zamanda bazı farklılıklarda göstermektedirler. Bu iki mezhebi birbirinden ayıran en büyük fark ise Şiilerin sahip olduğu imamet görüşü ile ilgili düşünceleridir. Şiiler vahyin son bulan bir gerçeklik olduğunu düşünmedikleri gibi bu durumun sürekli olduğunu savunurlar. Şii mensubu bireyler, imamlarında bahis alabilecek, Allah tarafından özel bilgilerle kuşatılabilecek olduğu düşüncesini savunmaktadırlar. Peygamber olmayan hatta oldukça sıradan fani olan imamların peygamber mertebesinde olabileceği ve vahiy tarzında özel bilgiler alabilecekleri düşüncesi Şialar tarafından desteklenmektedir.

Şialıkta olan özel bilgi meselesi Sunni yapılanmalarda sufiler arasında da görülebilmektedir. Ancak konsept aynı değildir. Sufilikte karşılaştığımız keramet, keşf ve ,ilham da Şiaların özel bilgi düşüncesine benzemektedir.

Şii mezhebine ait bir diğer düşünce ise, Hz. Muhammed (s.a.s.)'nin vefatıyla atanan ilk iki halife olan Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in Hz. Ali'nin hakkı olan halifelik mertebesini elinden aldıklarını düşüncesidir. Şialara göre önce Hz. Ebubekir, sonrasında Hz. Ömer'in giyindiği halifelik ünvanına karşı Hz. Ali tepki göstermemiştir veya karşı gelmemiştir çünkü İslam'ın daha öncelikli olduğunu düşünmüştür.

Öte yandan Sunni mezhebine göre, Şiilikte var olan imamet meselesi iman konusu olarak kabul edilmemektedir. Ehli Sünnet'i benimseyen bireyler arasında var olan imamet meselesi Şiilerin sahip olduğu imamet meselesiyle ortak olmadığı gibi bazı noktalarda anlaşılmamaktır da. Halifelik konusuna gelmek gerekirse, İslam'ın Sunni anlayışına göre, halifelik doğru sıralarla doğru kişilerin eline geçmiş olan bir mertebedir. Aynı zamanda Ehli Sünnet arasında hilafet sıralamasının fazilet sıralaması olduğu da kabul edilen farklı görüşlerden biridir.

Şiilik ve Sunnilik mezhepleri karşılaştırılması gerektiğinde uygulama ve gelenek bakımından ciddi farklı görüşlere ev sahipliği yaptığı düşünülürken, namaz, oruç, hac ve zekat gibi İslam'ın şartları olan temel ibadetlerde pek de fark görülmemektedir. Şii olmayı bir mezhep olarak benimseyen Şii bireylerin günde üç defa namaz kıldığı bilinmektedir. Sabah, öğle ve akşam vakitlerinde kılınan namazlar; sabah namazının tek kılındığı fakat öğle namazının ikindi vaktiyle birleştirilip, akşam namazının ise yatsı namazıyla birleştirilip kılındığı bir sistem şeklindedir. Ayrıca, Şii mezhebine göre abdest alırken bireylerin ayaklarını yalnızca mesh etmeleri yeterlidir. Bu Sunnilik ve Şiilik arasındaki temel ibadeti uygulayış tarzlarındaki farklardan yalnızca bir tanesidir. Abdest durumuna ek olarak, Şiiler namaz kılma esaslarından biri olan secdeye gitme eylemini yalnızca Kerbela toprağından yapıldığı varsayılan secde taşının üzerine doğru yaparlar. Öte yandan Ehli Sünnet görüşüne göre, secde ederken başını yere koymak yeterlidir. Bu da Şii mezhebine has bir başka uygulama şeklidir diyebiliriz.

Muhtemelen pek çok kişi bu farklılığın neden ortaya çıktığını merak ediyordur. Anlatmak gerekirse, yukarıda bahsettiğimiz gibi farklar Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde yaşanılan günlük pratiklerin Hz. Muhammed (s.a.v.)'nin vefatıyla farklı yorumlanması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Kaldı ki, Sunnilik mezhebinde ise bir gün içerisinde beş ayrı namaz vakti bulunmaktadır.

Namaz farklılıklarından bir diğeri ise, Şiilerin namaz esnasında kıyam anında kollarını birleştirmeyip, Sunnilerin aynı pozisyonda iken kollarını birleştirmesidir. Bir diğer farklılık ise, Şiilerin namaz esnasında amin kelimesini kullanmıyorken, Sunnilerin Fatiha suresini okuduktan sonra amin diyor oluşlarıdır.

Ayrıca, Şii mezhebine göre Ramazan ayında orucu açabilmek ve iftar yapabilmek için güneşin tamamen batmasının beklenmesi gerekmektedir. Yalnızca güneşin batması yetmediği gibi ufukta herhangi bir parıltı veya kızıllık kalmaması da gerekmektedir, ancak bu şekilde güneş ışınlarının kaybolduğunu kabul eder ve oruçlarını açmaya değer görmektedirler. Fakat Sunnilikte durum güneşin batmaya başlamasıyla beraber orucun açılabileceği ve iftarın yapılabileceği olanağı sunar şekildedir.

Peki tüm bu farklılıklar bir yana, Şii ve Sunni mezhepleri arasındaki benzerlikler nelerdir?

Öncelikle temelde İslam dinini tek din olarak kabul eden bu iki mezhepte de bireylerin Allah, inancı yoğun bir şekilde görülmektedir. Bunun yanı sıra hem Şia mensubu bireyler hem Sunni görüşü benimseyen kişiler Tevhid, Nübüvvet, Ahiret olmak üzere temel olarak sınıflandırılan İslam'ın ortak kurucu paydası olan bu inançlara sahiptir. Zaman zaman yorum ve görüş farklılıkları gözlemlenen bu iki mezhepte Hz. Muhammed'in (s.a.s.) son peygamber oluşu, meleklerin varlığı, öldükten sonra direnme, tevhid ve kitaplara iman bulunmaktadır.

Kaldı ki temel inanışları aynı olan bu iki mezhep yalnızca politik düzeyde birbirinden ayrılmaktadır. Başlarda sahip oldukları politik ayrılığın zamanla dini uygulama ve islami pratiklere de uyarlayan her iki mezhep üyeleri tarafından sayısız dini pratikler alanında farklılık ve değişimler gözlemlenebilmektedir. Kısacası, İslam ortak bir çatı iken, Şiilik ve Sunnilik bu dine ait iki farklı mezhep olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı şekilde, Hristiyanlık dininde var olduğunu bildiğimiz Katolik ve Ortodoks anlayışları bu dinin farklı uygulanış şekillerini temsil etmektedir.