İşte Önder Güzelarslan'ın kaleme aldığı o yazı;
Ülkemiz somut veya soyut kültürel varlıklar ve değerler açısından oldukça zengin bir ülkedir. Belki birçoğumuz bu değerleri bilmiyoruz ya da farkında değiliz. Bunu bilmek ve görmek için ya çok okuma yapmalı ya da ülkemizi gezmeliyiz. Uzun bir zamandır çeşitli vesileler ile ülkemizi gezip dolaşmaktayım. Bu vesileyle ülkemizin güzelliklerini, değerlerini tanıma fırsatı elde etmiş bulunmaktayım. Bu yazımda fotoğraflarını gördükçe beni büyüleyen oldukça önemli sayılan bir sanat eserimizden sizlere bahsedeceğim. En son Batman, Diyarbakır ve Mardin ziyaretlerim esnasında görme imkânı elde ettiğim bu şah eser Diyarbakır-Silvan-Bitlis yolu üzerinde, Silvan-Bitlis arasında Silvan sınırları içerisinde Dicle'ye dökülen Batman Suyu üzerindeki Malabadi Köprüsü.
Bosna-Hersek'te bulunan Mostar Köprüsü'nün ikizi olarak da kabul edilen Malabadi Köprüsü, insanlığın engelleri aşma gayretlerinin, mühendislik ve mimari birikimin somutlaştığı en mükemmel örneklerden biri olarak adeta zamana meydan okuyarak günümüze kadar varlığını sürdüren nadide eserlerden biridir. İlk gördüğümde beni oldukça etkileyen bu köprü yay gibi gerilmiş şekilde Batman Çayı'nın iki yakasını birbirine gerdanlık gibi bağlamaktadır. Vakti zamanında çok büyük işlev gören Malabadi Köprüsü günümüzde turizm değeri anlatılamayacak kadar önemli bir yapıdır.
Zaman zaman yapılan onarımlarla günümüze kadar ulaşan Malabadi Köprüsü Artuklular döneminde Artuk Bey'in torunu, İlgazi'nin oğlu Timurtaş Bey tarafından 1147 yılında yaptırılmıştır. Döneminin şaheseri olarak inşa edilen köprü, 7 metre eninde ve 150 metre uzunluğundadır. Taşlarla inşa edilen köprünün yüksekliği, su seviyesinden kilit taşına kadar 19 metredir. Yakinen ilk gördüğümde beni çok etkileyen bu köprünün üzerinde insan, güneş ve arslan figürlü kabartmalar yer almaktadır. Köprüyü bugün inşaat alanında gelinen teknolojiyle değerlendirdiğimizde o günün şartlarına göre muhteşem bir mühendislik ve mimarlık baş yapıtı olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyadaki en nadide eserler arasında olan tarihi Malabadi Köprüsü, 40,86 metre açıklığındaki sivri ana kemeri ile dünyanın günümüze ulaşan en büyük kemer açıklığına sahip taş kemer köprüsüdür. Fransız mimar Albert Gabriel de köprünün bu özelliği için şu cümleleri kurar. “Modern statik hesabının olmadığı bir devirde bu açıklıkta o zaman için böyle bir eser hayranlık ve takdiri muciptir. Ayasofya'nın kubbesi köprünün altına rahatlıkla girer. Balkanlarda, Türkiye'de, Orta Şark'ta bu açıklıkta, bu yaşta bir başka köprü yoktur.”
Dünyadaki taş köprüler içerisinde kemeri en geniş olan Malabadi Köprüsü'nün kemerinin her iki yanında ve iç tarafında, kervan ve yolcular tarafından barınak olarak kullanılan iki oda da bulunmaktadır. Köprü nöbetçileri tarafından da kullanılan bu odaları daha önceleri dehlizlerle yolun dipleri ile bağlantılı olduğu, gelen kervanların ayak seslerinin bu dehlizler vasıtası ile daha uzaklarda iken duyulduğu söylenir. Büyük kemerin iki tarafında 4,5-5,3 m ölçüde, iki hafif kemerli odacıklar, büyük kemerin üstü ortasında, gelip geçişin kontrol edildiği 5 m genişlikte kargir bir kapı ve bunun iki tarafında da ayrıca iki kapı vardır. Bunlardan Batman tarafındaki kalmış, diğeri yıkılmıştır. Bunların sol taraflarından birer merdivenle odacıklara inilir. Bu odalar yüksek tavanlı ve tuğla örtülüdür. Pencereleri geniş ve büyüktür. Hatta odaların içinde tuvaletleri bile bulunmaktadır.
Adeta o dönemlerde otel vazifesi de görmüş olan ve zamana meydan okuyarak günümüze kadar gelebilen Malabadi Köprüsü için 17'nci yüzyıl gezginlerinden Evliya Çelebi şunları kaydetmiştir: "Köprünün iki tarafında kale kapıları gibi demir kapıları vardır. Bu kapıların içinde sağ ve solda köprünün temeli beraberliğinde kemerin altında hanlar vardır ki gelip geçenler, sağdan ve soldan geldikleri vakit misafir olurlar. Köprünün kemeri altında birçok oda vardır. Demir pencereler şahneşinlerine misafirler oturup kemerin karşı tarafındaki adamlarla kimi sohbet eder, kimi ağ ve oltalarla balık avlarlar. Bu köprünün sağ ve solunda da nice pencereli odalar vardır. Köprünün sağ ve solundaki bütün korkuluklar Nehcivan çeliğindendir ama demirci ustası da var kudretini sarf ederek bir tür sanatlı kafesli korkuluklar yapmış ve doğrusu elinin ustalığını göstermiştir. Büyük bir mühendislik harikası olan bu köprüde öyle sanatlar gösterilmiştir ki, bu işçiliği geçmiş mimarlardan hiç birisi bu zamana kadar gösterememiştir.”
İbnül Ezrak “Mervani Kürtler Tarihi" kitabında, köprünün nasıl yapıldığını, hangi aşamalardan geçildiğini en ince ayrıntısına kadar anlatmaktadır. Artuklular Mervani döneminde inşa ettikleri bu köprüye Bad ailesinin köprüsü anlamına gelen "Malabade" adını verdiklerini kitabında izah eder.
Dünyadaki en nadide eserler arasında olan tarihi Malabadi Köprüsü yapımındaki statik hesaplar ve Horasan harcının kullanılması nedeniyle özgün yapısını 877 senedir hiç kaybetmeden günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Köprü, 2016 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesine dâhil edilerek koruma altına alınmıştır.
Malabadi Köprüsü, aynı zamanda Bosna Hersek'teki Mostar ve Sokulu Mehmet Paşa köprülerinin inşasına da kültür ve teknik olarak ilham olduğu ve böylece önemli bir katkı sağladığı bilinmektedir.
9 asırdır ayakta duran Türkiye'nin önemli bir kültür hazinesi ve eşsiz bir eseri olan Malabadi Köprüsü'nü henüz görmediyseniz yolunuzu Diyarbakır Silvan'a doğru çevirin.