Gazi Mağusa'nın büyülü atmosferi
Kuzey Kıbrıs'ın en önemli lokasyonlarından birisi de Gazi Mağusa. Kentte tarihi ve turistik yerler ziyaretçileri büyülemeye devam ediyor.

Oluşturma Tarihi: 2020-11-12 09:05:48

Güncelleme Tarihi: 2020-11-12 09:05:48

Gazimağusa ya da Mağusa (Yunanca Ammochostos, Latince Famagusta), Türkiye'de bazen kullanılan adıyla Magosa, Kıbrıs Adası'nda bir liman kenti. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Mağusa Bölgesi'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Gazimağusa İlçesi'nin yönetim merkezi. Türkiye'de en çok bilinen üç özelliği; limanı, gezilecek yerler ve üniversitesi. Gazimağusa kumsalları tatil için turist, tarihi gezilecek yerleri gezgin, ve üniversitesi okumak için öğrenci çeken bir Kıbrıs şehri.
SALAMİS HARABELERİ

Bronz Çağı'nda kurulan kentin kurucusunun Yunanistan'da yer alan Salamis adasının Kralı olan Telamon'un oğlu olan Tekfros olduğuna inanılıyor. Antik kentteki buluntular MÖ 11. yüzyıla tarihleniyor. Açığa çıkarılan kalıntılar ise Roma dönemine ait. İçerisinde Limanlar ve Sur, Gumnasium, Tiyatro, Roma Hamamı, Roma Villası, Bizans Su Sarnıcı (Nikodimos Ayazması), Su Sayacı, Granit Forum, Aziz Epiphanius Bazilikası, Su Deposu, Agora (Pazar Yeri), Olimpia Zeus Mabedi, Kampanopetra Bazilikası bulunmakta.

OTHELLO KALESİ

14. yüzyılda limanı korumak amacıyla Lüzinyanlar tarafından inşa edilmiştir. Etrafında derin hendek olan bu kule, koruduğu Kara ve Deniz kapıları ile beraber, surlarla çevrili kentin iki ana giriş kapılarının biriydi. Kale kulelerden ve topçu bataryalarıyla biten koridorlardan oluşmaktadır. Kale girişinin hemen üstündeki mermer kabartmasında, Venediklilerin arması olan St. Mark'ın kanatlı aslanı ve altında, kaleye bu hali veren kaptan Nicolo Foscarini'nin adı yer almaktadır.

LALA MUSTAFA PAŞA CAMİİ
Lüzinyanlar döneminde, 1298 – 1312 yılları arasında inşa edilen yapı, tüm Akdeniz dünyasının en güzel Gotik yapılarındandır. Lüzinyan kralları, önce Lefkoşa'da St. Sophia Katedrali'nde Kıbrıs Kralı, sonra da Mağusa'da St. Nicholas Katedrali'nde Kudüs Kralı olarak taç giyerlerdi. Katedralin en güzel ve en iyi korunmuş olan batı cephesinin mimarisi Fransa'daki Reims Katedralinden etkilenmiştir. Gotik tarzda işlemeli eşsiz bir penceresi bulunan katedralin 16'ıncı yüzyıl Venedik galerisi avluda yer almakta ve günümüzde şadırvan olarak kullanılmaktadır. Girişteki yuvarlak pencerelerin üzerinde bir Venedik arması görülmektedir.

VENEDİK SARAYI (PROVEDİTORE SARAYI)

13'üncü yüzyılda Lusignanlar tarafından Kraliyet Sarayı olarak inşa edilen yapı, Namık Kemal Meydanı'nın batısında yer almaktadır. II.Peter”in 1369 yılında başlayan saltanatına kadar Kıbrıs Kralları bu sarayda otururlardı. Deprem sonucu yıkılan bu saraydan günümüze, 16'ıncı yüzyılın başlarından kalma “L” biçimindeki bir yapıya sahip batı kısmı ve Salamis'ten getirilen dört sütunun taşımakta olduğu üç kemerli giriş gelebilmiştir. Ortadaki kemerin üst başında, 1552 yılında Kıbrıs'ta yönetici olan yüzbaşı Giovanni Renier'in arması bulunmaktadır.

NAMIK KEMAL ZİNDANI VE MÜZESİ

Namık Kemal Meydanı'nın batısındaki Venedik Sarayı'nın avlusunda yer alan, dikdörtgen planlı ve iki katlı bir yapıdır. Tek olan hücrenin kapısı Venedik Sarayı'nın avlusuna açılmaktadır. Üst kattaki dikdörtgen planlı odanın önünde bir sahın bulunmaktadır. Namık Kemal, “Vatan yahut Silistre” oyununun 9 Nisan 1873 tarihinde İstanbul Gedik Paşa tiyatrosunda oynanmasından sonra 5 Nisan 1873 tarihinde Kıbrıs'a sürülmüştü. Önceleri alt kattaki zindana kapatılan şair, bir süre sonra Kıbrıs Mutasarrıfı Veyis Paşa'nın izni ile üst kata çıkarıldı. 3 Haziran 1876 tarihinde de V. Murat tarafından affedilerek İstanbul'a geri döndü. Namık Kemal Zindanı ve Müzesi 1993 yılında ziyarete açıldı.

ST. FRANCİS KİLİSESİ

Kıbrıs'a 1226 yıllarında gelen ve büyük arazilere sahip oldukları bilinen Franciscan tarikatına bağlı keşişler tarafından kurulan manastırın bir bölümüdür. Del Proveditore Sarayı'nın yanında yer almaktadır. Yapı, Kıbrıs Kralı II. Henry'nin yardımıyla yapılmıştır. Üç bölümlü bir nef ve bunun sonundaki çok güzel bir koro kısmından oluşmaktadır. Şu anda harabe olan kilisenin en önemli bölümü, bir zamanlar içerisinde sunak ve bir kısmı 1314-1447 yıllarına ait mezar taşlarının bulunduğu güney şapelidir.

SİNAN PAŞA CAMİİ (ST. PETER VE ST. PAUL KİLİSESİ)

Bu binanın 1360 yılında Suriyeli bir tüccar olan Simone Nostrano tarafından yaptırıldığı duvarındaki bir yazıda belirtilmesine rağmen, kiliseyi Simon adlı bir Nestoryen Hristiyanın yaptırdığı bilindiğinden, yazıyla ilgili yanlış bir bilginin sözkonusu olduğu düşünülmektedir. 1571 yılındaki bombardımana rağmen ayakta kalabilmiştir. Eşsiz bir taş işçiliğine sahip kuzeydeki girişin başka bir yerden getirildiği düşünülmektedir. Binanın içi oldukça sade olup, tavanı düz başlıklı sütunlara oturtulmuştur. Osmanlılar, adadaki hakimiyetleri döneminde binayı cami olarak kullanmaya başlamışlardır.

CANBULAT TÜRBE VE MÜZESİ (ARSENAL TABYASI)

Kilis Sancak Beyi olan Canbulat Beyin, Kıbrıs'ın fethine karar verildiğinde, hazırlanan kuvvetler arasına dahil edilmesi önerilir. Lefkoşa'nın Osmanlılarca fethinde üstün yararları görüldüğünden, 1570'te Mağusa'yı kuşatan Osmanlı ordusunda, İskender Paşa ve Deniz Paşa ile birlikte yeniden görevlendirilir. Orjinal adı Arsenal tabyası olan mevkide şehit düştüğü inancıyla türbesi buradaki tabyanın altında bulunmaktadır. Zamanla yıpranan bina 1968 yılında yeniden inşa edilerek ön kısmı da bir müzeye dönüştürülmüştür. Halen müzede etnografik ve arkeolojik eserler sergilenmektedir.

ÇANAKKALE ŞEHİTLİĞİ

Magosa'daki Türk mezarlığında bulunan şehitlikte 33 mezar bulunmaktadır. Buradaki mezar taşları, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler tarafından Süveyş Kanalı ile Çanakkale cephesinde esiredilerek Mağusa'daki Karakol esir kampına getirildikten sonra gerek kötü muamele, gerekse firara teşebbüs gerekçesi ile şehit edilen Türk askerlerine aittir. Bugün şehitlikteki sembolik 33 mezarda, esirler arasındaki sanatkarlar tarafından oyularak yapılmış yazıtlı ve bir bölümü bezemeli mezar taşları bulunmaktadır. Mezartaşlarının en eskisi 24.11.1916, en yenisi ise 8 veya 18 Şubat 1920 tarihlidir.