Yeni yılın gelişi ile seyahat trendleri de belirlenmeye başlandı. Seyahatin en önemli yayınlarından olan Dünyaca ünlü National Geographic Dergisi, "2020'de mutlaka görülmesi gereken yerler" listesini yayınladı.
Dünyanın dört bir yanından doğal, kültür ve tarihi güzelliklerine sahip birçok lokasyonun olduğu listede Türkiye'den de Göbeklitepe, kendine yer buldu.
Dergide her türlü ilgi alanına uygun olarak doğa ya da şehir hayatı severler, tarihe ilgisi olanlar gibi çok çeşitli rotalara yer verilirken Türkiye'nin de özellikle Akdeniz kıyılarının tatil için tercih edilebilecek en iyi merkezler olduğuna değinildi. Akdeniz kıyılarının yanında Anadolu'nun gizli kalmış bölgelerinin, keşfedilmeyi bekleyen birer hazine olduğu belirtilerek Göbeklitepe'nin mutlaka görülmesi gereken bir miras olduğu dile getirildi.
Derginin Seyahat Genel Yayın Yönetmeni George Stone, "Her yıl hazırladığımız 'seyahat tavsiyeleri' listemizin 2020 versiyonunu yayınladık. Listeyi hazırlarken dünyanın dört bir yanında görev yapan editörlerimizden, fotoğraflardan ve gezi tutkunlarının görüşlerinden yararlandık" dedi.
İşte National Geographic'in hazırladığı 2020 yılının en göz alıcı rotaları...
Japonya'nın sekiz bölgesinden biri olan Tohoku, sert bir iklime sahip olmasıyla bilinir. Dağların kapladığı alanların daha yoğun olduğu bölge, ülkenin pirinç ihtiyacını yüzde 20'sini karşılamaktadır.
Geleneksel olarak Japonya'nın en az gelişmiş bölgesi olan Tohoku, 2011 yılında yaşadığı deprem ve tsunamiden ciddi hasar gördü. Kışları çok soğuk fakat bir o kadar da keyifli bir tatil geçirebileceğiniz Tohuka'ya Tokya'dan trenle 3 saatte ulaşabilirsiniz.
Taşın sanata dönüştüğü Arizona Büyük Kanyonu, 466 kilometre uzunluğunda 1600 metre derinliğinde dünyanın en derin vadisidir. Kanyon, aynı zamanda en eski ulusal park olma özelliği de taşıyor.
Kolorado Irmağı'nın yüzyıllar boyunca akmasıyla yardığı derin vadi, 2 milyar yıl öncesindeki jeolojik geçmiş ile ilgili de kıymetli bilgiler veriyor. Büyük Kanyon, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyor.
Zakouma Ulusas Parkı, vahşi yaşama yakından tanık olabileceğiniz, hayatınızda mutlaka tatmanız gereken deneyimlerden biridir. Afrika'nın en küçüğünden büyüğüne ev sahiplerini görebileceğiniz Zakouma Ulusal Parkı, vahşi doğayı sevenler için çok uygun bir mekan.
Filleri, aslanları, gergedanları ve daha pek çok büyük vahşi hayvanın en doğal hallerine şahit olacağınız Ulusal Park, bir turistik aktivite alanı olmanın dışında soyu tükenmek üzere olan siyah gergedan ve yasa dışı avlanmaya kurban giden filler için de bir koruma bölgesidir.
Avustralya'nın güney doğusunda bulunan Tazmanya Adası, aynı zamanda ülkenin bir eyaletidir. Ada, güney yarım kürede olması sebebiyle mevsimle ülkemizin tam tersi olarak yaz, Aralık ve Şubat aylarında yaşanmaktadır.
Çok çeşitli bir ekolojiye sahip olan Tazmanya, bu çeşitliliği korumak amacıyla UNESCO Dünya Mirası Koruma Listesi'nde bulunuyor ve adanın yüzde 40'ı milli park statüsüne alınmıştır.
Mavi ve yeşilin göz alabildiğine uzandığı el değmemiş Tazmanya Adası'nda uzun sahil yolları, yüksek dağları arasında cennetten bir köşeyi yaşıyormuş gibi bir gün geçirebilirsiniz.
Bosna Hersek'in en bilinen ve en çok ziyaret edilen şehirlerinden Mostar, çok kültürlü yapısıyla, doğal zenginlikleri ve tarihi köprüleriyle turistlerin dikkatini çekiyor. Balkanların en popüler noktalarından biri Mostar'da 1 gün içerisinde tüm şehri gezebilir ve lezzetli mutfağından enfes yemeklerin tadına bakabilirsiniz.
Mimar Hayreddin tarafından 9 yıllık bir çalışma sonucunda tamamlanan Mostar Köprüsü, Bosna Hersek'in en önemli yapısı. Kentin simgesi olan köprü, 2005 yılında UNESCO Dünya Mirasları Koruma Listesi'ne alınmıştır.
Çekya'nın en iyi korunan tarihi şehirlerinden Telč, ülkenin güneyinde Rönesans ve Barok tarzında evlerin rengarenk görsel şölen oluşturduğu şirin bir bölgedir. Avrupa'nın en etkileyici meydanlarından birine sahip olan şehir, UNESCO tarafından da koruma listesine alınmıştır.
Rönesans şatosu, çok iyi korunmuş kalesi ve gotik tarzının hakim olduğu sokakları, eşsiz bir uyum içindedir. Kale'nin bünyesinde bulunan sanat hazineleri ve ihtişamlı salonu Telč'de görülmeye değer yerlerden.
Adalar grubundan oluşan Kanarya Adaları, Afrika Kıtası'nın kuzeyinde Atlantik açıklarında bulunmaktadır. Kanarya Adaları, doğası ve eğlenceli sahilleriyle turistleri cezbediyor. Ada, deniz, kum, güneş tatiliyle beraber karnavallar ve festivalleriyle de soluksuz bir eğlence anlayışına sahip.
İspanya'ya bağlı özerk bir topluluk olan Ada, volkanik oluşumlarla meydana gelmiş ve bu nedenle zengin topraklarında hurma, muz ile kahve yetiştirilmektedir.
Maya Uygarlığı'nın en büyük merkezine ev sahipliği yapan Guatemala'da bulunan Tikal Antik Kenti, pek çok görkemli esere sahiptir. 1955 yılında ulusal park ilan edilen kent, 1990 yılında ise Dünya Biyosfer Rezervi unvanını aldı.
Guatemala'nın balta girmemiş derin ormanlarında bataklar içerisinde 3 bin binadan meydana gelen kentin o tarihlerde nasıl meydana getirildiği hala gizemini koruyor.
Mısır'ın güneyinde bulunan Abu Simbel, Mısır'ın en önemli firavunu 2. Ramses'in inşa ettirdiği antik bir tapınaktır. 2. Ramses, sefer sırasında bir fil ile karşılaşmış ve filin kendisini götürdüğü yere çok karısı Nefertari'ye aşkını kanıtlamak için bu tapınağı yaptırmış.
Abu Simbel Dağı'nda kayaları oyarak yapılan tapınaklar, 300 bin ton ağırlığında 55 metrelik bir kaya içine 3 Mısır tanrısı ve Firavun Ramses'in kendisine sunulmuştur. Tapınak girişinde 4 adet 20 metreyi bulan Ramses heykeli bulunuyor.
Bialowieza Ormana, Polonya ve Belarus sınırında 1400 kilometrelik bir alana yayılan uçsuz bucaksız ilkel ormanların en büyük ve son örneklerinden biridir. Orman UNESCO Dünya Mirası Koruma Listesi'nde yer almaktadır.
Bialowieza Ormanı, Avrupa'nın en ağır toprak hayvanı olan Avrupa bizonunun 800 tanesine ev sahipliği yapmaktadır.
Tarihin yeninden yazılmasına sebep olan Göbeklitepe, dünyanın ilk yerleşim yeri olma ve en büyük ile ilk tapınağına ev sahipliği yapma gibi değerleri özellikleri taşıyor. UNESCO Dünya Miras Listesi'nde bulunan antik kent "İnsanlık tarihinin sıfır noktası" ve "Medeniyetin doğduğu yer" olarak adlandırılıyor.
Göbeklitepe tapınağında insanların henüz tam olarak yerleşik hayata geçmediği avcılık dönemlerini anlatan avlanma ve dinsel ritüellerin çizimlerini görebilirsiniz.