Güneydoğu bölgemizin en dikkati çeken illerinden birisi de Diyarbakır. Bu tarihi kent süreç içerisinde çok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan kentte tarihi ve turistik yerler görülmeye değer.
Bu eserlerden birisi de Malabadi Köprüsü'dür...."Malabadi Köprüsü" dendiğinde sadece bir yapı değil, tarihi arka planında yaşanmış bir olay da yatmakta...
Dünyanın en büyük kemer açıklığına sahip
1147 tarihli inşa kitabesine göre, Timurtaş b. İlgazi b. Artuk tarafından Artukoğulları Dönemi'nde inşa ettirilen ve 12'nci yüzyıl Selçuklu Dönemi anıtsal mühendislik-mimarlık başyapıtlarından olan tarihi Malabadi Köprüsü, 40.86 metre açıklığındaki sivri ana kemeri ile dünyanın günümüze ulaşan en büyük kemer açıklığına sahip taş kemer köprüsüdür.
Her iki yanda barınak unutulmamış
Kemerin her iki yanından kervan ve yolcular için iki barınak oda da bulunmaktadır.
Malabadi Köprüsü; üzerinde bulunan insan, güneş ve arslan figürlü kabartmaları ve bünyesinde bulunan barınağı, helası ile özgün ve az sayıdaki köprü örneklerden.
Diyarbakır ve Batman'ı birbirine bağlayan bu köprü, “UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi'nde” yer almaktadır.
"Köprünün altına Ayasofya'nın kubbesi girer"
Evliya Çelebi'nin notları arasında köprü şu şekilde tanımlanıyor:
“Köprünün iki tarafında kale kapıları gibi demir kapıları vardır. Bu kapıların içinde sağ ve solda köprünün temeli beraberliğinde kemerin altında hanlar vardır ki gelip geçenler, sağdan ve soldan geldikleri vakit misafir olurlar. Köprünün kemeri altında birçok oda vardır. Demir pencereler şahnişinlerine misafirler oturup kemerin karşı tarafındaki adamlarla kimi sohbet eder, kimi ağ ve oltalarla balık avlarlar. Bu köprünün sağ ve solunda da nice pencereli odalar vardır. Köprünün sağ ve solundaki bütün korkuluklar Nehcivan çeliğindendir. Ama demirci ustası da var kudretini sarf ederek bir tür sanatlı kafesli korkuluklar yapmış ve doğrusu elinin ustalığını göstermiştir. Doğrusu, üstad mühendis var kuvvetini sarfederek bu köprüde öyle sanatlar göstermiştir ki, bu işçiliği geçmiş mimarlardan hiç birisi göstermemiştir. Malabadi Köprüsü'nün altına Ayasofya'nın kubbesi girer”
Malabadi Köprüsü'nün hikayesi ise çok ilginç:
Sevdiği kız suda boğulunca....
Mervaniler döneminden kalan Malabadi, ismini sevdiği kız suda boğulunca, köprüyü yapan Bad'dan alır. Bad, nehrin karşı kıyısında yaşayan bir kıza âşıktır. Nehrin üzerinde köprü yoktur, Bad sevdiği kıza ulaşamaz. Her ikisi sadece nehrin kıyısından karşı karşıya konuşur. Kız bir gün, Bad'ın yanına gitmeye çalışır ama karşıya ulaşamadan suya kapılır. Bad, tüm aramalarına rağmen kızı bulamaz.
Silvan Beyi'nin kolunun kesilişi
Bad, o dönem Silvan Beyi Meya Farqin'in yanına gider ve “Sevdiğim kız yanıma gelmeye çalışırken suya kapılıp boğuldu. Gelin burada bir köprü yapalım, insanlar rahatça geçebilsinler, sevdiklerine kavuşabilsinler”der. Silvan Beyi'nin adamları köprüyü yarıya kadar yapar ancak köprünün kemer açıklığı İstanbul'daki Ayasofya Camisi'nin kubbesinden daha büyük olur. Bad'ı yanına çağıran bey, köprünün kalan yarısını yapıp yapamayacağını sorar. Yapabileceğini söyleyen Bad, beye şu şartı koşar; “Köprünün kalan yarısını tamamlarsam, senin sağ elini bilek hizasından keseceğim.” Aynı şekilde Silvan Bey'i de Bad'a köprüyü tamamlayamazsa sağ kolunu keseceğini söyler. Her ikisi şartları kabul eder ve Bad köprünün kalan yarısını yapmak için kolları sıvar. Bad köprünün kalan yarısını tamamlar ve beyin sağ kolunu bilekten keser. Daha sonra köprüye, Kürtçe ‘mal' (ev) ve Bad ismini birleştirerek ‘Malabadi' adı verilir.