'100 yıllık oyun tekrarlanıyor'
Mavera Eğitim ve Sağlık Vakfı'nın bu haftaki Suriye konulu konferansın konuğu TRT Kurdi Kanal Koordinatörü, Gazeteci – Yazar Mustafa Ekici oldu. Ekici Ortadoğu'daki topluluklar ile iletişim kanallarının açık tutulması gerektiğini bildirdi.

Oluşturma Tarihi: 2016-02-21 12:37:02

Güncelleme Tarihi: 2016-02-21 12:37:02

Suriye konulu konferansta konuşan TRT Kurdi Kanal Koordinatörü Mustafa Ekici, “Türkiye bölgede yaşanabilecek nüfus hareketlerini dikkatle takip etmeli ve oluşabilecek pogrom veya katliam gibi süreçleri engellemeye gayret göstermeli ve bölgede bulunan Arap, Türkmen, Nasturi, Kürt, Süryani, Çeçen gibi unsurların ileri gelenleri ile iletişim kanallarını açık tutarak oluşabilecek insani ve siyasi dramların önüne geçmeye çalışmalıdır” dedi.

MUSTAFA EKİCİ: EMPERYALİSTLER SYKES PİCOT ANLAŞMASINI YENİLEMEK İSTİYORLAR 

Mavera Eğitim ve Sağlık Vakfı'nın her hafta düzenlediği konferanslar dizinin bu haftaki konuğu TRT Kurdi Kanal Koordinatörü, Gazeteci – Yazar Mustafa Ekici oldu. 19 Şubat Cuma akşamı, vakfın İstanbul'daki merkezinde düzenlenen konferansa yoğun bir katılım vardı. Suriye temalı slayt gösterisiyle birlikte iki saat süren bir konferans veren Ekici, birbirinden ilginç bilgilere yer verdi.

Suriye sorununu geçmişten ele alarak günümüze kadar getiren Ekici, Osmanlı İmparatorluğu'nun Ortadoğu'dan çekilmek zorunda kalmasıyla sorunların başladığını belirtti.

Türkiye'nin Suriye'ye 911 kilometrelik bir sınırının bulunduğunun altını çizen Ekici, “Kürtler o sınırlar çizilirken, topraklarının Suriye diye adlandılıp, Türkiye'den ayrılmasına karşı çıkmışlardı” dedi.

Suriye devletinin, Kürt vatandaşlar üzerindeki baskılarına da değinen Ekici, Kürtçe üzerindeki baskıların 1958 yılından itibaren başladığını, bunun 70'li yıllara kadar sürdüğünü belirtti. Ekici sözlerini şöyle sürdürdü: “1970'lerden itibaren Suriye'ye hakim olan Esad ailesinin, Irak ve Türkiye ile yaşadığı sorunlarda bu ülkelerdeki Kürtleri, Bağdat ve Ankara'nın istikrarını bozmak için kullanma politikasını yürürlüğe koymuştur. Kendi ülkesindeki Kürtlerin tepkisini azaltmak için ise ülkesindeki Kürtlere uygulanan baskıyı hafifletmiştir.

"KÜRTLER ADINA HAREKET EDEN ÖRGÜTLER"

Suriye'deki Kürtlerin vatandaşlık haklarının Türkiye'nin çabalarıyla 2011 yılında tanındığını vurgulayan Ekici, “Birçok Kürt, Şex Said'in başkaldırısından sonra Suriyeye gitti. Türkiye'nin gayretleriyle kimlik ve hak tanındığında, ortaya çıkıyor ki bu sayı 320 bin. 20 Ekim 1921 tarihli “Ankara Anlaşması”yla belirlenen Türkiye Suriye sınırı, birçok insanı Türkiye sınırları dışına itmiştir. Urfa mebusu Birecikli Yaşarzade Hacı Hayalî Efendi, TBMM gizli celse görüşmelerinde; silahlanıp Fransızlara karşı şiddetli mücadeleler veren insanlar için ve arazilerinin önemli bir bölümünün Fransızların tarafında bırakılmasına "Bunun için mi savaştılar?" diyerek, şiddetle itiraz etmiş ve Türkiye- Suriye sınırının tren hattının 10 km. güneyinden geçecek şekilde düzeltilmesi için bir önerge vermiş ancak kabul görmemiştir. Bu işten çok zarar gören ve toprakları sınırın öbür tarafında kalan Urfa livası sakinleri gibi, cesaret, fedakârlık ve kahramanlıkla savaşan Suruç aşiretleri de aynı akıbete uğramışlardır. Bunlardan en büyük zararı görenler, toprakları önemli ölçüde bölünen Suruç'taki Berazi Aşiretler Konfederasyonu'dur. Suruç'taki 7 aşiretin reisi durumundaki Berazi Aşireti'nin reisleri Şahinbeyzade Mustafa Bey ile antaşma tarihinde TBMM 1. Dönem mebusu olan ve TBMM'nin izni ile Gaziantep'e yardıma giden kardeşi Şahinbeyzade Bozan Bey, Ankara Anlaşması'ndan sonra aileleriyle Türkiye'yi terk ederek topraklarının büyük bölümünün kaldığı Suriye'ye yerleşmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Suriye'nin Kürt vatandaşlarıyla değil, emperyalistler tarafından kullanılan ve Kürtler adına hareket eden örgütlerle problemi olmuştur hep. Şimdi de olan mücadele yine bu örgütlerledir” dedi.

“PYD MURAT KARAYILAN'IN DİREKTİFİYLE KURULMUŞTUR”

PYD meselesine de değinen Ekici, PYD'nin 2003 yılında Murat Karayılanın direktifi ile İsa Huso tarafından Suriye'de kurulduğunu kaydetti. Mustafa Ekici'nin önemli bilgiler verdiği konferanstaki konuşma başlıkları şöyle:

PYD'den bir süre önce de zaten faaliyet göstermekte olan YPG (Yekîneyên Parastina Gel) Halk Savunma Birlikleri siyasi kolu olarak örgütlendi. Şimdiki lideri Salih Müslim.

Temmuz 2013'te, Nusra cephesi ile işbirliği ve barış için masaya oturmaya hazırlanırken bir suikast sonucu öldürülen, Öcalan'ın yakın arkadaşlarından İsa Huso, Türkiye'ye yakınlığı ile biliniyordu.

Bu suikasttan sonra PYD gittikçe daha fazla biçimde İran ve Rusya etkisine girmeye başladı. Benzer bir suikast ile yine 2013 başlarında öldürülen Kemalê Sor da yine Türkiye'ye karşı savaşmayı eleştiren bir siyasi karakter olarak ön plana çıkmaktadır.

PYD/YPG'nin yönettiği bölgelerin tümünde Esad rejim güçleri büyük oranda gücünü korumakta, devlet mekanizması çalışmakta, maaşları yine rejim ödemekte, PYD/YPG bir paralel devlet olarak işlev görmektedir.

Özellikle Türkiye devlet aklına ve kamuoyuna, ABD ve müttefiklerinin yaptıkları yardımın yarattığı rahatsızlıkları perdelemek için Hêzên Suriye Demokratik (Suriye Demokratik Güçleri) YPG ile Esad rejimi adına işbirliği yapan birkaç küçük gruptan ibarettir.

PYD/YPG'nin gemileri bu kadar sert yakıp Türkiye'ye cephe almasının temelinde bölgede operasyon ve planlama yapan emperyalist güçlerin destek vaatleri bulunmaktadır.

“TÜRKİYE ÖNLEM ALMALI”

Suriye yönetiminin Kürt vatandaşlarını komşulara karşı kullanma ve manipüle etme konusundaki yetkinliği ve geçmiş tecrübeleri dikkate alındığında Türkiye ile arasına tampon bir PYD kuşağı oluşturmak isteyebileceğini değerlendirmek gerekmektedir.  PYD-PKK kuşağı projesi ile İran'ın Kürtler aracılığı ile hem Akdeniz'e hem de Suriye'ye Sünni Arap engeli olmaksızın ulaşmasının yolu açılacaktır.

Bu nedenle Türkiye bölgede yaşanabilecek nüfus hareketlerini dikkatle takip etmeli ve oluşabilecek pogrom veya katliam gibi süreçleri engellemeye gayret göstermeli ve bölgede bulunan Arap, Türkmen, Nasturi, Kürt, Süryani, Çeçen gibi unsurların ileri gelenleri ile iletişim kanallarını açık tutarak oluşabilecek insani ve siyasi dramların önüne geçmeye çalışmalıdır.

PYD, Cenevre-1 ve Cenevre-2 toplantılarına Suriye muhalefetinin bir parçası olmayı reddettiği için katılmadı. Ancak ENKS, muhalefetin bir parçası olarak Cenevre görüşmelerine katıldı ve Kürtlerin Suriye'deki meşru temsilcisi olarak muhatap alındı. PYD, bu nedenle özellikle Cenevre-2 görüşmelerine ilişkin sert açıklamalar yaparak bunun meşru olmadığını iddia etti.

Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani de başından itibaren Suriye muhalefetinin uluslararası kamuoyundaki meşru temsilcileriyle sürekli olarak bir araya geldi. Onlarla Suriye'nin geleceğine dair fikir alışverişinde bulundu. Son olarak geçtiğimiz hafta SMDK Eski Başkanı Ahmet Carba Erbil'e gelerek Barzani'yle görüştü.

“100 YILLIK OYUN TEKRARLANIYOR”

Son zamanlarda, Rusya ve Amerika'nın yoğun desteği ile Türkiye'nin güneyinde birleşik bir Kürt koridoru yerleştirme planı, Esed rejiminin 50 yıllık devlet aklı ve emperyalistlerin, 100 yıl önce yaptıklarının bir tekrarı.

100 yıl sonra tarih tekerrür etmekte ve İngiltere ile  Fransa arasında 1916 yılında gizli olarak imzalanan; Osmanlı Devleti'nin Orta Doğu'daki topraklarının paylaşılmasını öngören; Sykes Picot Anlaşması, günümüz koşullarına göre yeniden revize edilerek karşımıza çıkmaktadır.