Haşmet Babaoğlu'nun bugün Sabah gazetesinde yayımlanan, “15 Temmuz ve milletin teyakkuzu” başlıklı makalesinden bir bölüm:
Okumuşluk var ya, okumuşluk...
İyidir, hoştur, gereklidir ama önemli bir kusuru vardır.
Olup bitenlere çıplak gözle bakmayı...
Zorlaştırır.
En fenası da...
İyiye iyi, kötüye kötü demenin ferasetini perdeler.
Kavramlar zihinde dans ederken en halis davalar, en hakiki meseleler yavaş yavaş bulanıklaşır.
***
"Okumuşlar" deyince...
Beyaz Aydıncıkları ve bir de son zamanlarda onlara benzemeye heves eden birtakım muhafazakâr eğitimlileri kastettiğimi anlamışsınızdır.
Analiz, yorum, tartışma yaparlar ama davranmakta hep tembel kalırlar.
Öğrendikçe güçsüzleşirler.
Milletin bunlardan farkı da tam oradadır.
Millet öğrendikçe güçlenir.
Neyin iyi, neyin kötü olduğunu şıp diye kestiriverir.
15 Temmuz darbe girişimini bastıran halk hareketi bunun en açık kanıtı olmuştur.
2 Ağustos 2016'da bu köşede sıcağı sıcağına şöyle yazmıştım...
"Çoğu AK Partilinin Cumhurbaşkanı'nın muhtarlar toplantılarını bu kadar uzun tutmasını anlayamadığını biliyorum.
Belki şimdi anlamışlardır."
***
Aradan geçen zamanda ne olduğunu biliyoruz.
Milletin zihnini bulandırmak için her yol deneniyor.
Siyaset kesimi ile millet arasına yine bariyerler çekilmeye çalışılıyor.
(Bunda az çok başarılı olunduğunu söylemek zorundayım.)
FETÖ'cülerin ruh akrabaları Yenikapı mitinginden hemen sonra başladıkları gibi, 15 Temmuz'u unutturmak için ortalığı yalan çamuruna boğuyor.
Ama ne yaparlarsa yapsınlar...
Milletin "arifane teyakkuz" halini yenemiyorlar.
Kavga hep o çizgide çıkacak.
Bunu bilelim.