'180 derece dönerken duvara toslayacak'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, “Bu dış politikayı 180 derece değiştireceğim' sözüne gazeteci Nedim Şener'den tepki geldi. Şener, '180 derece döneyim derken duvara toslamaları ihtimalini de göz önünde bulundurmalılar' uyarısında bulundu.

Oluşturma Tarihi: 2021-09-20 15:44:14

Güncelleme Tarihi: 2021-09-20 15:44:14

Hürriyet Gazetesi yazarı Nedim Şener'in bugün yayımlanan, "180 derece dönerken duvara toslayacak" başlıklı makalesi şöyle:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu dış politikayı 180 derece değiştireceğim. Bu dış politika, Türkiye'ye, bölgeye, Avrupa'ya, en çok da bizim insanımıza zarar veriyor” demişti bir canlı yayın sırasında.

Kılıçdaroğlu'na göre, Türkiye'nin dış politikası, “bölgeye”, “Avrupa'ya” ve“insanımıza” zarar veriyormuş.

O zaman şu sorulara cevap arayalım:

1) Türkiye'nin, kendi topraklarında bitme noktasına getirdiği terör örgütü PKK ve Suriye uzantısı YPG'ye karşı Suriye'de verdiği mücadelenin bizim insanımıza ne zararı var?

2) Türkiye'nin, Amerika'nın parasıyla satmaya yanaşmadığı orta menzilli füze savunma sistemini, Rusya'dan S400 olarak karşılamasının bizim insanımıza ne zararı var?

3) Türkiye'nin, meşru Libya hükümeti ile anlaşarak denizlerdeki haklarını koruyan anlaşma yapmasının bizim insanımıza ne zararı var?

4) Türkiye'nin, Ermenistan tarafından işgal edilen Karabağ'ın kurtuluşu için uluslararası hukuk çerçevesinde Azerbaycan'ın yanında olmasının bizim insanımıza ne zararı var?

5) Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de doğalgaz ve petrol arama çalışmalarının bizim insanımıza ne zararı var?

6) Türkiye'nin Karadeniz, Ege, Marmara ve Akdeniz'de ekonomik haklarını koruyan Mavi Vatan projesinin bizim insanımıza ne zararı var?

MAVİ VATAN RAHATSIZLIĞI

Tüm bu sorulara tek bir cevap vereyim: Bu politikanın bizim insanımıza hiçbir zararı yok. Ama şu çok açık; Türkiye'nin haklarına sahip çıkması, bölgesinde güçlü bir ülke olması, oynanan oyunları bozması Kılıçdaroğlu'nun deyimiyle “bölgeye” ve “Avrupa'ya” zarar veriyor.

Nedeni bilinmez ama anlaşılan o ki; bir de Kılıçdaroğlu ve yakın çevresine zarar veriyor. Çünkü bu saydığım konularda hep itirazda bulundular.

O yüzden, Kılıçdaroğlu, “Dış politikayı 180 derece değiştireceğim” diyerek yapılan her şeyi tersine çevireceğini söylüyor.

Belli ki, “bölgeyi” ve “Avrupa'yı” rahatsız etmeyecek bir politika izleyecek.

Nitekim bunların ne olacağını bazen Kılıçdaroğlu, sıklıkla da dış politika danışmanı eski Büyükelçi Ünal Çeviköz dillendiriyor.

BATI'NIN İTİRAZLARINA TERCÜMANLIK

Türkiye'nin dış politikasına yönelik Amerika ve Avrupa kaynaklı eleştirilerin neredeyse tamamına tercümanlık yapıyor. Şimdi de Türkiye'nin neredeyse tamamı tarafından benimsenen ve önemsenen “Mavi Vatan” projesini hedef almış. Bir zamanlar Türkiye'yi yurtdışında temsil etmiş eski bir büyükelçi olan Çeviköz'ün bence bazı CHP'lileri bile şaşırtan sözleri şunlar:

“Mavi Vatan söylemi, AK Parti iktidarının dış politikayı askerileştirme ve biraz daha agresif bir hale getirmesine yardımcı olan bir söylem gibi. Mavi Vatan'ın tarifine baktığınız zaman, bu aslında egemenlik haklarının ötesinde bir alanı kapsayan ve bu şekilde egemenliğin daha geniş bir alana yayılmasını öngören bir konsept, bir kavram gibi. Türkiye'nin hava sahası, kara toprakları sınırları ve aynı zamanda karasuları tamamen egemenlik haklarına sahip olduğu bölgelerdir. Hiçbir şekilde buradan bir damla su da verilmez, bir karış toprak da verilmez. Ancak karasularımız 6 mil genişliğindedir. 6 milin ötesindeyse uluslararası hukuka dayalı olarak başka kavramlar vardır. Bunlardan bir tanesi kıta sahanlığıdır. Bir diğeri de ekonomik bölgedir. Bunlar aslında 200 mile kadar uzanan alanlardır. Mavi Vatan diye 200 mile kadar uzanan alanı da eğer kendi egemenlik alanınız olarak görürseniz, o zaman biraz saldırgan ve yayılmacı bir algı yaratırsınız.”

YUNAN TEZLERİ GİBİ

Yanlış okumadınız, bu sözler Yunan bir bakan veya siyasetçiye, konudan habersiz birisine ait değil. Söyleyen, Türkiye'de iktidara aday bir partinin dış ilişkilerinden sorumlu genel başkan yardımcısı, eski bir büyükelçi.

Türkiye'nin karasuları ile ilgili 6 mil genişliğine vurgu yaparken, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge alanlarındaki haklarını kullanmasını saldırgan ve yayılmacı olarak yorumluyor. Oysa “Mavi Vatan” kavramının tam da bunları tarif ettiğini atlıyor. Eski bir diplomat olarak “Kıta Sahanlığı”, “Karasuları”, “Münhasır Ekonomik Bölge” tanımlarını bilmiyor olamaz.

Çeviköz'ün, “Mavi Vatan” kavramını anladığı şüpheli. Ama şüphe edilmeyecek tek yanı var; Mavi Vatan konusunda Türkiye'nin tezlerinden çok Yunanlarınkine yakın.

‘MAVİ VATAN' NEDİR?

Ne demek istediğimi anlatmak için ben tekrar edeyim: Mavi Vatan, Türkiye'nin ilan edilmiş ya da öngörülen deniz yetki alanlarıdır. Deniz yetki alanı; a) iç sularını, b) karasularını, c) kıta sahanlığını, d) Münhasır Ekonomik Bölge'yi kapsar.

Karasuları 6 mile kadar tam egemenlik anlamına gelir. Kıta sahanlığı 200 mile kadar deniz tabanı ve altındaki cansız kaynaklar üzerindeki hakları tarif eder. Münhasır Ekonomik Bölge ise deniz tabanı, denizin içi ve denizin üstünden göğe kadar tüm canlı ve cansız kaynakların araştırılmasını, çıkarılmasını, kullanılmasını ve satılmasını kapsar.

EKONOMİK HAKLARI KORUYOR

Ve Türkiye bu haklarını kullanırken de başka ülkelerin gemilerinin geçişini ve seferlerini engellemez. Başka ülkeler izin almak şartıyla kablo ve boru döşeyebilir ve askeri tatbikatlar yapabilir.

Yani Mavi Vatan, Çeviköz'ün deyimiyle dış politikayı askerileştirmiyor, sadece tersine ekonomik haklarını garanti altına alıyor.

Ben Ünal Çeviköz'ün bu açıklamaları, kavramları bilmediğinden, anlamadığından yaptığını düşünmüyorum. Bu Kılıçdaroğlu'nun, “Dış politikayı 180 derece değiştireceğim” sözünün yansıması. Öyle anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu'nun, “Avrupa'yı” da, “bölgeyi” de rahatsız etmeyecek dış politikasındaki 180 derece dönüş böyle olacak. Ama 180 derece döneyim derken duvara toslamaları ihtimalini de göz önünde bulundurmalılar.