28 Şubat darbecilerinin 'goygoy'cuları nerede?
Aralarında Çevik Bir ile Çetin Doğan’ın da yer aldığı 28 Şubat darbesine ilişkin dava Yargıtay’ın hapis cezası kararı ile onanırken, o dönem söz konusu isimlere çok yakın ve tahrikçi olarak medyada görünen isimleri hatırlatan hukukçu yazar Ali Karahasanoğlu, ‘iki satır yazmadılar’ dedi

Oluşturma Tarihi: 2021-07-12 11:12:01

Güncelleme Tarihi: 2021-07-12 11:12:01

“Goygoycuları, 28 Şubat darbecilerini yalnız bıraktı!”

O kadar içimizi yakmışlarsa da.

O kadar nefretimize sebep olmuşlarsa da..

28 Şubat darbecilerinin, 70'li yaşlardan sonra cezaevine girmelerini, bir yandan “hukukun gereği” olması açısından doğru bulur iken.

Diğer taraftan da..

Bu yaşta insanların cezaevine konulması ne derece doğru?” diye düşünmüyor değiliz.

Peki..

O darbecileri o yıllarda sürekli tahrik edenler..

Darbecilere, “aslan komutan” diye şakşakçılık yapanlar..

Kahraman general, cumhuriyet düşmanlarına hadlerini bildirdi” diye, yalakalık yapanlar..

Laikliğin yürekli koruyucuları generallerimiz” pohpohlamaları ile şişirme operasyonlarına imza atanlar..

Darbecilere müebbet hapis cezası verilince..

Eski yol arkadaşlıklarının hatırına..

İki satır yazı bile kaleme almadılar..

Ezilen.

Hakları ellerinden alınan..

Horlanan.

Her gün tahkir edilen..

Hemen her gün kapısına DGM davetiyesi getirilen bizler bile..

70 yaşından sonra, bu insanlara cezaevi yolunun gözükmesini biraz düşünmeliyiz. Cezaları kesinleşen bu darbecilere, ‘özür dileme, hellallik isteme' sonrasında, cumhurbaşkanı affını konuşabilmeliyiz” derken..

28 Şubat döneminde darbecilere gaz verenlerin hiçbirisinden, tek satır bir yazı göremedim..

Kimden başlayalım?

Fatih Altaylı mı, Emin Çölaşan mı?

Yoksa Ertuğrul Özkök mü?

Dün Kırkpınar güreşleri vardı..

Yağlara bulanan güreşçiler, birbirlerini yenmek için, amansız mücadelelere giriştiler.

28 Şubat'ta ise, her biri farklı bir gazetenin köşesini tutmuş olan sözde gazeteciler, darbeci generallere bedava yağdanlık vazifesini üstlenmişlerdi..

En yaşlılarından başlayalım, 28 Şubat darbecilerini ringe çağırıp, şimdi cezalar kesilince, onlar hakkında tek satır yazmayan medyadaki darbecilere..

Emin Çölaşan..

Dün, Kemal Kılıçdaroğlu'nu yazmış. Bir de, “28 Şubat'ta darbeci generalleri konuşturuyorduk. Şimdi siyasetle uğraşan general bulamıyoruz. Yerlerine Sedat Peker'i konuşturalım” dercesine..

Sedet Peker konuşuyor” başlığı ile mafya babasını köşesine taşımış..

Rahmi Turan?

O da, aç tavuk kendisini darı ambarında gördüğü” gibi, AK Parti'den 50 milletvekilinin istifa edeceği palavrası ile gündeme gelen Selçuk Özdağ'ı köşesine taşımış ama..

28 Şubat'ta goygoyculuk ettiği darbecilere bir destek çıkamamış..

Çin aşısı”nı yazan Yılmaz Özdil'de, 28 Şubat davasından tek kelime yok.

Dersiniz ki, 28 Şubat'ta bu tosuncuk doğmamıştı. Onun için ne olduğunu bilmiyor, bilmediği için de yazamıyor..

Sadece 28 Şubat döneminde değil, sonraki darbe girişimlerinde de, hatta darbelerin tartışılamadığı dönemlerde dahi, her daim darbe zihniyetli subayların sözcülüğünü yapan Saygı Öztürk, kenarından köşesinden “Yargı” demiş, “dava” demiş ama..

Yüreği yetmemiş, darbeci generalleri, o da yalnız bırakmış.

Bakın başınızın çaresine..” demeye getirmiş.

Oysa 28 Şubat döneminde, Erbakan Hocaya iftiraları atıp, sonra da bu darbeci generallere telefon açıp, “nasıl çakmışım ama” diyenler, bunlar değil miydi?

Seçilmişleri, darbecilerin nezdinde itibarsızlaştırmaya çalışanlar, bunlar değil miydi?

Ertuğul Özkök'ü unuttuğumu sanmayın..

Gerekirse silah bile kullanırız” kimin sorumluluğunda atılan manşetti?

Düşünün, halkın vergileri ile alınmış ve vatan savunması için askere emanet edilmiş silahları, halka karşı kullanmaktan bahseden bir manşeti atmıştı, Ertuğrul Özkök.

O günlerde eleştirmiştik.

Kendisini özür dilemeye çağırmıştık..

Ama o, hatasını düzelteceğine, “Artık birinci tehlike İrtica” başlığı ile karşımıza çıkmıştı..

O tarih itibari ile 30 bin insanın katili olan PKK birinci tehlike olmaktan çıkmış, tek bir kişinin kanına girmemiş olan, hayali irtica suçlaması ile başörtülü insanlar, namaz kılan hacı-hocalar, birinci tehlike olarak tanıtılmıştı..

Yetmemiş, “Hoca boncuk boncuk terledi” başlığı ile karşımıza çıkmıştı..

Hızını alamamış, “Ya uy, ya çekil” diye manşet atmıştı..

Ah Ertuğrul ah..

Darbeci generalleri sürdün sahaya.. Kendin çekildin köşeye..

Şimdi onlar cezaevine giriyor.

Sen ise yalılarda, villalarda hayatını sürmeye devam..

Bir de utanmadan, alay eder gibi..

Böyle bir günde, “Çingenepalamutu ve ‘Lymantria Dispar'ın hayatında özel bir gün” başlığı ile yazılar kaleme alıyorsun!

28 Şubat döneminde seçimlerden birinci çıkmış Refah Partisi'nin kapatılma davasında darbecileri rahatlatan açıklamaları ile ünlü Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden'in yazı günü, bugün imiş.

Bakalım o tarihte “laik olmayan insan bile değildir” sözü ile darbecileri rahatlatan, “Üniversitelerde başörtü takılması laikliğe aykırıdır” kararları ile darbecilerin önünü açan içtihadlara imza atan Yekta bey, o tarihlerdeki darbecilere verdiği desteği, “Benim yaşım da geçmiş. Bu saatten sonra bana dava açsalar bile, bana verecekleri mahkumiyet kesinleşene kadar, ömrüm ya yeter, ya yetmez.. Bari kuyruğu dik tutayım” diyerek sürdürecek mi, bugün köşesini izleyip, görelim.

28 Şubat sürecinin hemen devamında, başörtülü üniversite öğrencilerine, ağza alınmayacak küfürlerle saldıran Fatih Altaylı ne yazmış?

Hiiç..

O, 28 Şubat davasında darbeci generallere mahkumiyet kararının onandığını duymamış, gazetelerde görmemiş, televizyonlarda izlememiş, sonuçta da bilmiyor!..

Bilmiyor ki..

Yazamamış..

Altaylı'dan da, Erbakan Hoca'ya yönelik en küstah ifadelerle yaptığı saldırıları hatırlayıp, “Bu generaller mahkum oldu ise. Biraz da bizimhazırladığımız zeminle, bizim teşviklerimizle işledikleri suçtan mahkum oldular. Onların mahkumiyetlerinde, bizim de günahımız var” deyip, ortamı yumuşatacak, sorumluluğun bir kısmının da kendisinde olduğunu izah edecek bir yazı beklerken..

Onun da kıldan tüyden yazılarla okuyucusunun karşısına çıkıp..

Darbeci generalleri yalnız bıraktığını görüyoruz..

Muharrem Sarıkaya mı?

Askeriye içinden kulis bilgileri ile. Anayasa Mahkemesi'ndeki RP'nin kapatılma davasının arka planı ile ilgili bilgileri yazarken, dolduruşa getirdiği darbeciler olabileceği düşüncesi ile “Hani biz de az değildik o dönemde.. Az mı tahrik ettik generalleri” diye bir yazı beklerken..

O da arazi olmuş, aktüel tartışmadan..

Fatih Çekirge'yi de unutmamak lazım. Orman yangınlarını yazmış, 8 yıl önceki araştırmaları yazmış da, 28 Şubat davasına girememiş, Çekirge.

Ama bunların hepsine Fatih Çekirge'nin şahsında söyleyelim:

“Bir sıçrarsın çekirge. İki sıçrarsın çekirge. Sonunda cezayı alırsın çekirge!”

Yeni Akit