Gaziantep'te, 6 Ekim 1998'de sahibi olduğu Radyo Vahdet'te bir konuşma yaptığını anımsatan Mercanoğlu, "Konuşmamda, başörtüsü yasağı nedeniyle eğitim hakları ellerinden alınan üniversite öğrencilerinin haklarını savundum. Yanlarında olduğumu belirttim. Yaptığım bu konuşma ve 8 Ekim 1998'de Türkiye genelinde gerçekleştirilen 'başörtüsü için ele ele' eylemini organize ettiğim gerekçesiyle sorgulandım ve mahkemeye çıkarıldım. Şu an yürürlükte olmayan 312/b kapsamında tutuklanarak, cezaevine konuldum" diye konuştu.

Hamza Mercanoğlu, tutukluluğunun 2 ay sürdüğünü anlatarak, devlet güvenlik mahkemesindeki yargılamaların ardından tahliye edildiğini söyledi.

Hapis yattığı süre içerisinde sahibi olduğu Radyo Vahdet'in, 29 Ekim 1998'de belirlenemeyen nedenle yandığını aktaran Mercanoğlu, asıl mağduriyeti hapisten çıktıktan sonra yaşadığını kaydetti.

Mercanoğlu, radyosunun yanmasından sonra ekonomik anlamda sıkıntılar yaşadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Radyoyu yeniden oluşturma noktasında tüm çabalarım yeterli gelmedi ve sonuçsuz kaldı. Bu sırada Batı Çalışma Gurubu ve JİTEM tarafından sürekli baskı altında tutuluyordum. Onlar evime ve iş yerime gelerek, üzerimde baskı kuruyorlardı. Bunun yanı sıra ekonomik problemlerle boğuşuyordum. Tanıdığım kişiler, benimle görüşmekten hatta selam dahi vermekten imtina ediyorlardı. Çünkü onlar da 28 Şubatçıların hışmına uğramaktan korkuyorlardı. Tüm bu yalnızlık ve baskı psikolojisine daha fazla dayanamayarak, sahibi olduğum radyoyu yok pahasına elden çıkarmak zorunda kaldım. Daha sonra Londra'ya gittim. İki yıl Londra'da ailemden ve sevdiklerimden ayrı kalarak, zor şartlarda yaşadım."

Söz konusu sürecin yaşattığı ekonomik ve psikolojik travmayı hala atlatamadığını dile getiren Mercanoğlu, "28 Şubat darbecilerinin siyasi, yargı ve iş adamı ayaklarının yargı önünde hesap vermesi gerektiğini düşünüyorum" ifadesini kullandı.