Karar beraberinde birçok soru işaretini de akıllara getiriyor. Bu sorulara cevap bulmak için 400 sayfalık gerekçeli kararın incelenmesi gündemde…
Karardaki çelişkiler…
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. Ceza Dairesi'nin 400 sayfayı aşan gerekçeli karar biraz araştırıldığında daha önce verilen kararların 1 ya da 2 sayfa olduğu ortaya çıkıyor. Peki Adnan Oktar'ı adeta aklamak için hazırlandığı algısı oluşturan bu karar neden 400 sayfa? Bu kadar uzun olmasının arkasında yatan motivasyon nedir? Hukukçular "Bu kadar detaylı bir karar nasıl ve neden yazılır?" sorusuna "Adnan Oktar Suç Örgütü'nün verdiği dilekçeler, sosyal medya paylaşımları bir gerekçeli karar haline getirilmiş. 180 mağdurun ifadesi, etkin pişmanların söyledikleri, 80 mağdur kızın çığlıkları gözardı edilmiş. Her kelimesi özenle seçilerek adeta Adnan Oktar suç örgütü aklanmış." şeklinde cevap veriyor.
Gerekçeli karar okununca mahkemenin örgütün mantığını anlamadığı ya da anlamak istemediği ortaya çıkıyor. Örgütün dini telkinleri, kandırma yöntemleri, sahte evlilikler, korkutma yöntemleri, iftira yöntemleri, gizli kamera yöntemleri kararın hiçbir yerinde yok. Ortada örgütsel bir faaliyet yok. Türkiye 40 yıldır bu örgütü tanıyor.
"Bu kadar da olmaz”
80'e yakın cinsel tacize uğradığını iddia eden kızların kendi rızası ile cinsel ilişkiye girdiği, onlarca ifadeye rağmen mahkemenin bu kararda ısrar ettiği görülüyor. Öte yandan "Bu kadar da olmaz” dedirten bir karar da Adnan Oktar Suç Örgütü üyesi bir ismin Adnan Oktar'ın evinde operasyon sırasında bir polisi silahla yaralaması olayında ortaya çıkıyor. Polis, can yeleği sayesinde ölümden kurtuluyor. Adli Tıp raporuna, polisin beyanı ve sanığın itirafına rağmen burada bile polisin aleyhinde bir karar verilerek örgüt suçsuz kabul edilmiş.
Bu örgütün Mehdilik inancı ile dini telkin yaparak Adnan Oktar'a kadın sağladığını Türkiye tarafından bilinen bir gerçek. Bu kirli yöntem de gerekçeli kararda gözardı edilmiş.
Karar tartışılıyor...
Adliye koridorlarında mahkeme heyetindeki bazı kişilerin birlikte kitap yazdığı isimler, davada adı geçen eski Başsavcı Hadi Salihoğlu'nun heyet ile bağlantısı şimdiden konuşulmaya başlandı.
Kararı gören bazı hukukçular skandalın ardından “Bu gerekçeli kararı siz yazın diye Adnan Oktar suç örgütünün avukatlarına verilseydi ortaya böyle hukuka aykırı bir metin çıkamazdı.” şekinde yorumlarda bulundu.
Peki böyle bir karar neden verildi? Böyle bir kararın hukuka aykırı olduğunu, bir yerlerden döneceğini, toplumda infial neden olacağını İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. Ceza Dairesi bilmiyor muydu? Bu soruların cevabının önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak.
Adnan Oktar örgütü mağdurlarının avukatından çarpıcı açıklamalar
Bu tartışmalı karar hakkında akılara takılan tüm soruları Adnan Oktar davasının mağdurlarının avukatı Eser Çömlekçioğlu'na sorulmuş. İşte o röportajdan bazı bölümler;
İstinaf tarafsızlık ilkesine aykırı karar verdi
-Eser hanım böyle bir karar bekliyor muydunuz?
Kesinlikle hayır. Bölge Adliye Mahkemesinin gelen dosyayı öncelikle usulen incelemesi, usule aykırılık gördüğü takdirde eksiklerin giderilmesi için iade etmesi ya da kendisi bir yargılama yaparak konunun esasına girmesi ve bu aşamalardan sonra karar vermesi gerekmektedir. Ancak bu dosyada istinaf mahkemesince kararın usulden bozulduğu belirtildiyse de içeriğine bakıldığında onlarca mağdur kızı dinlemeden, itirafçıların beyanlarını ve yazılı delilleri dikkate almadan sanıklar lehine haksız bir hüküm kurduğunu görüyoruz. Bu usule aykırı olduğu gibi tarafsızlık ilkesine de açıkça aykırıdır.
Küçük yaşta kız çocuğunun rızası olabilir mi?
-Küçük yaşta birçok kız çocuğunun bu davada mağdur olduğu ve ifade verdiğini biliyoruz. Mahkeme bu ifadeleri nasıl reddetti?
Katılan ifadelerinin yanı sıra dosyada çok sayıda yazılı delil ve itirafçıların beyanları bulunmakta. Örneğin bir mağdur; X isimli sanık bana zorla cinsel saldırıda bulundu diyor; bu kişi mahkemedeki ifadesinde bu eylemi ve bunu örgüt talimatı ile zorlayarak gerçekleştirdiğini itiraf ediyor. Ancak istinaf değerlendirmesinde her nasılsa bu durum mağdurun rızası olduğu iddiası ile suç olmaktan çıkartılıyor. Bunun gibi çokça örnek bulunmakta. Ayrıca karar ile dosyanın genelindeki ifadelere bakıldığında gerekçeli karara yanılgıya sebep olacak ve sanıkların masum olduğu kanaati uyandıracak şekilde kırpmalar yapıldığı görülmüştür. Bir grup yargı mensubunun böylesi hassas bir dosyada bu tarz hareket etmiş olması hukuk vicdani yönünden kabul edilebilir değildir.
Kararın bazı kısımlarında sanıkların ve sanık müdafilerinin savunmalarının bire bir alıntılanarak gerekçe oluşturulduğu görülmektedir.
Şantaj belgeleri bile suç sayılmamış
-Örgütün turnike sistemi ile ilgili onlarca şahit var. Bu turnike sistemi neden suç kabul edilmedi?
İfadelerde, iddianamede, mütalaada ve kararda ısrarla üzerinde durulan bir sistem var, Turnike Sistemi. Bu sisteme göre kişiler mağdur kız çocuklarını ve kadınları dini telkinin yanı sıra atılı örgüte ait araç, ev, para kullanılmak suretiyle kandırmakta; mağdur kız üzerinde iyi ve kaliteli bir insan izlenimi yaratmakta, dini telkinle sapkın sistemin dine uygun olduğunu aşılamakta ve bu sistem sayesinde bir mağdura çokça kişinin cinsel saldırısı gerçekleşmekte, nihayetinde kız bu korkunç düzene karşı gelemez duruma geldiğinde de Adnan Oktar'ın sözde ulvi kişiliği, dini liderliği anlatılarak kurtarıcı olarak empoze edilmektedir. Bunun sonucunda da mağdur kız onlarca kişinin sürekli şekildeki cinsel saldırılarına son verebilmek için Adnan Oktar'ın saldırılarına boyun eğmek zorunda kalmaktadır.
Mahkeme '15 yaşındaki kız rızasıyla turnikeye girdi' demiş
-Nasıl boyun eğmek zorunda kaldılar. Biraz açar mısınız?
Yaşları 15-35 arasında değişen mağdurlar, yaşları 18-65 arasında değişen sanıkların kendilerine yönelik cinsel saldırı eylemlerini detaylı şekilde anlatmışlardır. Bunların içinde 16 yaşında bir mağdurun 45-50 yaşlarındaki çokça sanık tarafından istismar edildiği görülmektedir. Mağdurların bu ifadeleri HTS kayıtları, yazılı deliller, Whatsapp yazışmaları ve itirafçı beyanları ile de sabit olmasına rağmen; istinaf mahkemesince kızların rızası olduğu gerekçe gösterilerek bozma kararı verilmiştir. Burada önemle vurgulanması gereken konu hem Turnike sisteminin varlığı hem de mağdurların kendilerine yönelik çok sayıda cinsel saldırıya rızalarının olmasının beklenemeyeceğidir.
Yine Adnan Oktar her an her ortamda etrafında çok sayıda silahlı koruma ile dolaşmakta, cinsel saldırı eylemlerinin gerçekleştiği evlerde yüksek güvenlik ve dışında bekleyen silahlı korumalar bulunmaktadır. Bu durumu bilen genç kızların eylem sırasında bağırmaması ve kaçmaması da istinaf mahkemesince rıza olarak değerlendirilmiştir.
Mahkeme polis vurmayı bile suç kabul etmemiş
-Adnan Oktar'ın yaşadığı evde polisin vurulması söz konusu. Bundan da ceza alınmadı mı?
Dosyada 70 civarı silahlı kişi bulunmakta ve basına da yansıdığı gibi operasyonda çok sayıda tüfek, silah, mermi ve şarjör ele geçirilmiştir. Operasyon sabahı Dragos adı verilen karargahta bulunan Mert Sucu'nun 2 özel harekatçıya 10 el ateş ettiği ve bunların 2'sinin çelik yeleğe isabet ettiğini Adli Tıp Raporu ile tespit edilmiştir.
Sanık yargılamanın aşamalarında çok defa ifade değiştirmiş ve olaya ilişkin çelişkili beyanlarda bulunmuştur. Buna rağmen bozma gerekçesinde ‘istikrarlı beyanları' ibaresine yer verilmiştir. Aslında tek başına bu husus dahi istinaf mahkemesinin sanıkları beraat ettirme çabasını göstermektedir.
Sanığın silahının örgütsel faaliyet çerçevesinde edinildiği, örgüt liderinin silahlanma ve operasyon anında kaçışını kolaylaştırmak için silahları kullanılması gerektiği yönünde talimatları olduğu yönündeki itirafçı ve mağdur beyanları görmezden gelinmiş; sanığın uyku sersemi ateş ettiği gerekçe gösterilmiş ve esasında yerel mahkemede incelenen tüm hususlar sanki incelenmemiş gibi bozma kararı verilmiştir.
Tüm deliller özenle yok sayılmış
-Adnan Oktar'a tehdit, şantaj ve dini duyguların sömürülmesi yöntemiyle binlerce kadın sağlandığı yönünde itiraflar var. Bu itiraflar istinaf mahkemesi tarafından inandırıcı bulunmadı mı?
Yerel mahkemedeki yargılamada mağdurlara yönelik tehdit ve şantaj eylemlerinin ses kayıtları dosyaya sunulmuştur. Bu kayıtlarda mağdur kızın Adnan Oktar ile birlikte olmaması ve şikayetçi olması halinde ellerindeki cinsel içerikli kayıtları billboardlarda izleteceklerini, ailesine göndereceklerini belirtmektedir.
Yine Adnan Oktar'ın mehdi olduğu iddiası, kişilerin buna yönelik inançları ve bu inanç doğrultusunda kendi bedenlerinden ve öz benliklerinden vazgeçtikleri, mehdiye itaat ettikleri ve bir süre sonra hiçbir şeyi sorgulamadıkları anlatılmış ve bir kısmı da yine somut delillerle ortaya konmuştur.
Yine operasyon sırasında bazı evlerden mağdurların cinsel içerikleri görüntüleri ele geçirilmiştir. İstinaf mahkemesince tüm bu deliller yok sayılmış, bırakın kabul edip etmemeyi; değerlendirilmemiştir dahi.
İstinaf cımbızla ifadeleri ayıklamış
-Bir açıklamanızda bazı ifadelerin cımbızla çekilerek bozma kararı verildiğini söylemişsiniz. Biraz bu konuyu açar mısınız?
Bakın buna bir örnek vereyim. İstinaf bozma gerekçesinde bir mağdurun şu ifadesine yer veriyor
''....ben gerçekten hani artık alışmıştım bu düzene ve Orkun nereye yönlendirirse oraya gidiyordum.... bunu gerçekten sadece evlilik vaadiyle değil gerçekten sevap olduğuna inandığım için yapıyordum çünkü kardeşlere hizmet ediyordum, onların her biri benim kardeşimdi, .....''
Ve bu ifadeden anlaşıldığı üzere mağdurun rızası vardır, diyor. Ancak mağdurunda ifadesinin tamamı şu şekilde;
Daha sonrasında ben gerçekten hani artık alışmıştım bu düzene ve Orkun nereye yönlendirirse oraya gidiyordum ve bir takım işte cinsel istismara uğruyordum. Ya bunu gerçekten sadece evlilik vaadiyle değil gerçekten sevap olduğuna inandığım için yapıyordum çünkü kardeşlere hizmet ediyordum, onların her biri benim kardeşimdi, bu düşünce ile yola çıkıyordum, buna inandırılmıştım çünkü ve bundan büyük bir ecir kazandığıma, onlarla vakit geçirmek, müminler birbirlerine sımsıkı kenetlenmelidirler mantığıyla hareket ettiğim için de Orkun Şimşek nereye yönlendirirse bende sorgusuz sualsiz onu kabul edip yapıyordum.
Genç kızın nasıl kandırıldığını ve tuzağa düşürüldüğünü anlattığı kısımlar kırpılarak karara suni gerekçe oluşturulmuştur.
Silahlar ve sahte evlilikler gözardı edilmiş
-Yasadışı yollarla elde edilen silah ruhsatları nasıl açıklanıyor?
İstinaf örgütün varlığı, silahlanması, Adnan Oktar'ın dini telkin yöntemleri, sahte evlilikler dahil hiçbir hususu incelemeden karar vermiş.
Jet tahliye veremez
-İstinaf mahkemesinin jet tahliye kararı vermesini nasıl yorumluyorsunuz?
Kararda tüm hususlar sanıklar lehine olacak şekilde kırpılmış ve yorumlanmış olduğundan; bu karar sonucunda verilen tahliye de çok şaşırtıcı görülmüyor.
Mahkeme sanıkları değil mağdur küçük kızları suçlamış
-İstinaf kararları genelde kısa olur. Burada 400 sayfalık bir gerekçeli karar söz konusu. Hukuk diliyle konuşursak bu hayatın normal akışına aykırı bir durum değil mi?
Tabi ki aykırı. Böyle bir dosyada istinaf mahkemesinde mağdırlar dinlemeden, mağdurların ve itirafçıların ifadelerini hiçe sayılarak, sanık aleyhine olan somut delilleri değerlendirilmeden, hatta mağdurları suçlayıcı bir üslupla oluşturulan bu karar pek de benzerine rastlanır türden değil.
68 kişi nasıl serbest gezebilir?
-68 kişi serbest bırakıldı. Belki yakında Adnan Oktar ve örgüt yöneticileri de serbest bırakılacak. Burada yüzlerce itirafçı, şikayetçi ve şahit var. Onlar bir tedirginlik yaşıyor mu?
Yıllarca süren korku imparatorluğuna devlete güvenerek karşı duran ve tüm mahrem sırlarını, yaşadıkları tüm travmaları her detayı ile anlatan mağdur kızlar kendilerine bunca eylemi gerçekleştiren kişilerin şu an serbest bir şekilde gezebiliyor olmasından oldukça tedirgin ve güvenlerinin boşa çıktığını düşünüyorlar.
Sonuna kadar örgütün peşini bırakmayacağız
-Adnan Oktar örgütünü belgelerinde birçok yazışmada davaların yönlendirilmesi, mahkemelerin yönlendirilmesi ile ilgili delil çıkmıştı. Sizce örgüt mahkemeleri etki altına almaya çalışıyor mu?
Bu zaten örgütün bunca yıl varlığını devam ettirebilmesinin en büyük temellerinden biridir. Hukuk içerisindeki yapılanmaları sayesinde bir çok dosyada lehe kararlar çıkartmakta, dosyaları sürüncemede bırakarak suçtan kurtulabilmektedirler. Hatta operasyon sırasında ele geçirilen dijital materyallerde yargı mensupları ile yapılan görüşmelerin detaylarının Adnan Oktar'a aktarıldığı görülmekte, yine pek çok yargı mensubunun da Adnan Oktar'ın davetlerinde ağırlandığı anlaşılmaktadır. Bu husus iddianamede ve gerekçeli kararda lobi faaliyetleri olarak geçmektedir.
Kararı okuyan şoke oluyor
-İstinafın kararını mutlaka önemli hukuk adamları ile paylaşmışsınızdır. Onlar bu kararı nasıl yorumladı?
Evet karar inanılmaz bir karar olduğu için tabi ki bir kısım hukuk duayenlerine danıştık. Hepsinin ortak görüşü kararın usule aykırı olduğu hukuki olmadığı, başkaca oluşturulduğu yönünde.
Bu karar mutlaka düzeltilecek
-Şimdi müştekiler olarak nasıl bir yöntem izleyeceksiniz?
Cumhuriyet tarihinin en büyük davasında; özel harekatçılara saldırının uyku sersemliği, 9 yaşındaki kızın rızası gibi suni gerekçelerle karar verilemez. Bunca kişiyi mağdur eden kişiler böyle bir kararla ödüllendirilemez, müstakil suçlulara yöntem gösterecek şekilde karar verilemez. Biz de bu kararın hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde düzeltilmesi için elimizden geleni yapacağız.
YeniAkit