TIMETURK | HABER MERKEZİ
SEMA GÜNDAĞ – RÖPORTAJ
Ermeni kuvvetleri 25 Şubat'ı 26 Şubat'a bağlayan gece Hocalı kasabasında, 83 çocuk, 106 kadın ve 70'ten fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 kişiyi acımasızca katletti. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde bir çoğunun yakılmış olduğu, gözlerinin oyulduğu belirlendi. Hamile kadınlar ve çocukların da bu vahşete maruz kaldığı tespit edildi. Ermeniler tarafından 27 sene önce işgal edilen Hocalı kasabasında yapılan katliamın acısı ilk günkü gibi tazeliğini koruyor...
Hocalı Katliamı ile ilgili, katliamın canlı tanığı, Hocalı esiri, 'Ermeni Zindanında Sekiz Gün' kitabının yazarı Dürdane Agayeva, yaşadıklarını Timeturk'e anlattı.
İşte o röportaj:
- Katliam gerçekleşirken kaç yaşındaydınız?
Katliam zamanı 20 yaşındaydım.
- Yaşadıklarınızı anlatabilir misiniz?
Telekomcu olarak çalışıyordum. Savaş olan bir yerde telekomcu olarak çalışmak genç kızlar için çok zordu. Her gece atışmalar, her gece Ermenilerin hücumu bizi çok korkuturdu. Ama biz yine de düşmandan, Ermeni'den korkmayarak işimizde olurduk.
Katliam gecesi ise, biz Hocalılılar, hepimiz ormanlığa doğru yürüdük. Yürüdükçe de insanın içinde bir sıkıntı oluyordu, duygulanıyorduk. Sanki annenin evladından ayrıldığı gibi, biz vatanımızdan ayrıldık. Annenin elinden evladını zorla almaları gibi, bizim de vatanımızı, toprağımızı bizden zorla aldılar. Biz o gece ormanlığa doğru ilerledik ve ilerleyip canımızı, ailemizi, çocuklarımızı kurtarmak için çalıştık, oradan selametle çıkabilmek için... Ama düşman buna izin vermedi. Düşman orada bir soykırım yaptı. 26 Şubat'ta sabah saatlerinde, saat 7-8 raddelerinde düşman orada bir soykırım yaptı. Ben kurşun yarası aldım. Ayağımdan yaralandım ve şuurumu yitirdim.
- Öldürülenleri gördüğünüzde neler hissettiniz?
Ben birden gözlerimi açtım ki; dört bir tarafım ceset. O cesetlerde çocuklar da vardı, kadınlar da, hamileler de, yaşlılar da... Öyle bir soykırım gördüm ki insan dehşete düşer. Sanki içimde başka hisler oluştu. Sanki ben bir rüya görmüş gibiydim. Gözlerime hiç inanmadım. Ve esir götürüldüm.
- Hocalı Kasabası'nın önemi neydi? Ermeniler neden saldırdı?
Dağlık Karabağ karayolunun Hocalı'dan geçmesi. Dağlık Karabağ'ın yegane havalimanının Hocalı'da olması. Onun için, Ermeniler için Hocalı'yı götürmek önemliydi. O zamanlar Hocalı götürülseydi, Hocalı'yı götürmek Karabağ'ı işgal etmek gibi bir şeydi. Hocalı götürüldü ve Ermeniler ondan sonra tüm Karabağ'ı işgal ettiler. Çünkü orada havalimanı vardı, karayolu vardı. O yol açıldı ve onlar tüm Karabağ'ı işgal ettiler.
Ermeniler her gece Hocalı'ya hücum ediyordu. Ama 25'inden 26'ya geçen gece tüm Hocalı'yı mahvettiler.
- Hocalı'da insanların sadece katledilmediği, işkencelerin yaşandığı, cesetlerin bir çoğunun yakılmış olduğu, gözlerinin oyulduğu tespit edildi. Ermenilerin Türklere duyduğu bu kini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ermeniler bize niye soykırım yaptı? Onlar Türk'ten intikam alıyor. Onlar her zaman derler ki: "Türkün kökünü kazıyacağız. Türk'ün kökünü keseceğiz." Onların düşüncesi ancak intikam almak, Türk'ten intikam almak. Onlar bize "Azerbaycanlı" demiyorlardı. Onlar bize "Türk" diyordu. Ben sağ ayağımdan yaralandım ve esir götürüldükten sonra 8 gün işkence çektim. 8 gün Ermeni esirliğinde 8 gün dövüldüm, tehditler edildim. Öldüm, dirildim. Neler gördüm neler... 8 gün dövülmek, soğuk suda saklanmak, nasıl diyeyim... Her gün işkencelere maruz kalmak... Ve ben orada bütün gençliğimi, cevalliğimi, hayatımı, sağlamlığımı yitirdim.
- Türkiye'nin bu konudaki duruşu hakkındaki düşünceleriniz neler?
Benim 'Ermeni Zindanında 8 gün' kitabım yayınlandı. O Türkiye'de, İstanbul'da yayınlandı. İHH İnsani Yardım Vakfı onu bastı. Türkler her zaman bizim yanımızdadır. Biz tek devlet değiliz. Biz bir millet, iki devletiz. Ve Türklerin bu konudaki duruşu bize destek olmaktı. Karabağ konusunda Türkler bize destek oldu. Biz Karabağ'ı, vatanımızı geri alırsak eminiz ki Türkler bize destek olacak ve bize büyük bir kardeşlik edecek. Bunu biz her zaman Türk'te gördük, söyledik ve inanıyoruz da...