AK Parti Sözcüsü Çelik: Vatandaşımız kime yetki vermişse mazbata ona verilecektir
AK Parti Sözcüsü Çelik, 'Vatandaşımız kime yetki vermişse mazbata ona verilecektir. Bu kararı da YSK verecektir.' ifadelerini kullandı.

Oluşturma Tarihi: 2019-04-04 22:05:24

Güncelleme Tarihi: 2019-04-04 22:05:24


AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Vatandaşımız kime yetki vermişse mazbata ona verilecektir. Bu kararı da YSK verecektir." dedi.
Ömer Çelik'in açıklamasından satırbaşları:
ABD Dışişleri Sözcüsünün Türkiye'deki seçim süreciyle ilgili yaptığı açıklama kınanacak bir açıklamadır.
Hiçbir yabancı devletin herhangi bir organı ya da açıklaması, Türkiye'deki seçim sürecinin sonuçlarının meşruiyetinin kaynağı değildir.

"BU İMKANLARI DÜNYANIN HİÇBİR ÜLKESİNDE BULAMAZSINIZ"

(Seçimler için Türkiye'ye gelen Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi temsilcilerine hitaben) Sizlere sağladığımız erişim hakkı, bilgi verme mekanizmaları dünyanın hiçbir yerinde bu kadar aktif ve bu kadar güçlü bir şekilde ortaya konulmuş değildir.

İMAMOĞLU'NA TEPKİ

İlk defa bir kişi mazbata almadan resmi bir ünvan kullanmaya kalkıyor. Bir kişi bir göreve talip olduğu zaman bu görevin ağırlığını taşımalıdır.
Vatandaşlarımızı karşı karşıya getirebilecek bir takım imalarda bulunmak doğru değildir.
Hukuki sürecin devam etmesinden rahatsızlık duymak sağlıklı bir yaklaşım değildir.
Biraz sabretmek yetecek. Vatandaşımız kime yetki vermişse mazbata ona verilecektir. Buna da YSK karar verecektir.

RUSYA'DAN S-400 ALIMI

Bitmiş bir anlaşmadan Türkiye'nin vazgeçmesini istemek, Türkiye'nin egemenlik haklarına saygısızlıktır. Türkiye, bu saygısızlığa herhangi bir prim vermeyecektir.

PENCE'İN TÜRKİYE'NİN NATO ÜYELİĞİNE İLİŞKİN SÖZLERİ

Türkiye'yi suçlayan, basiretsiz bir yaklaşım karşısında şaşkınlığımızı gizleyemedik.

'VATANDAŞLARIMIZ KİME YETKİ VERMİŞSE MAZBATA ONA VERİLECEKTİR'

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Vatandaşımız kime yetki vermişse mazbata ona verilecektir. Bu kararı da YSK verecektir." dedi. 
Türkiye'de ilk defa bir tabloyla karşı karşıya kalındığını dile getiren Çelik, "İlk defa bir kişi mazbata almadan program düzenliyor, mazbata almadan resmi bir sıfat, resmi bir unvan kullanmaya kalkıyor." diye konuştu.
Bir kişinin göreve talip olduğu zaman bu göreve talip olmanın ağırlığını da üzerinde taşıması gerektiğine işaret eden Çelik, "Bunun da temeli hukuka saygıdır. Kamu görevine meşruiyetini veren ilk kavram ve temel mekanizma hukuktur." değerlendirmesini yaptı.
Çelik, 30 Mart 2014 seçimlerinde İstanbul adayına mazbatasının 8 gün sonra verildiğini, aynı şekilde 1999'da da 8 gün sonra verildiğini aktararak, "Hiç kimsenin hiçbir seçimde normal hukuki süreler tüketilmeden, bu şekilde bir panik atak siyaseti ortaya koyarak, bir panik atak içerisinde bir mazbata seferberliği içerisine girmesi görülmemiştir. Ayrıca bu kadar ciddi göreve talip olan birisinin hak, hukuk, hakkaniyetten bahsederken bunun gereğini yerine getirmesi gerekir." şeklinde konuştu.
"Kişiye yalan olarak her duyduğunu söylemesi yeter." sözünü hatırlatan Çelik, şöyle konuştu:
"CHP adayı bir sürü iddiaları ifade ediyor. Büyükşehir belediyesinden dosya kaçırıldığını söylüyor, başka konular söylüyor. 'Bir deliliniz var mıdır?' diye sorulduğunda 'hayır bize gelen duyumlar' diyor. Duyumlarla hareket eden, başkalarını duyumlarla mahkum etmeye çalışan, kendisi de duyumlarla etiketlenir. Bu kapıyı hiçbir şekilde açmamak gerekir. Bu yakışıksız bir davranıştır.
Bir seçim süreci tamamlanmıştır ama seçim sürecinin hukuki süreci devam etmektedir. Memlekette her şey normaldir. Bir anormallik varmış algısı yaratmaya çalışmak, olmayan bir stresin sürekli olarak altını çizmeye çalışmak, vatandaşlarımız üzerinde bir baskı oluşturmaya çalışmak, vatandaşlarımızı karşı karşıya getirecek bir takım imalarda bulunmak doğru bir tavır değildir. Hukuki süreç devam etmektedir. Bu süreç devam ederken AK Parti'nin oylarının arttığı yerler olduğu gibi CHP'nin oylarının arttığı yerler de olmaktadır. Bu ne demektir? Demek ki her vatandaşımızın oyuna sahip çıkılmaktadır."
İtiraz sürecinin, seçimlerin sonucunu sağlıklı bir şekilde ortaya koyacağını hem de arkasından kimin ne kadar oy aldığını net bir şekilde göreceğini dile getiren Çelik, "Bu mekanizmaya saygı göstermek gerekirken ikide bir bu mekanizmayı akamete uğratmaya çalışmak 'sonuç değişmez, sonuçta bir farklılık olmaz' diyerek hukuki sürecin devam etmesinden bir rahatsızlık ortaya koymak, üstelik de vatandaşın iradesini tam olarak tecelli ettirecek olan hukuki süreci sanki vatandaşın iradesine karşıymış ya da gayrimeşruymuş gibi göstermeye çalışmak doğru bir şey değil." değerlendirmesinde bulundu.

‘BU SEMPATİK CÜMLELER, HUKİKİ
SÜRECİN ALTERNATİFİ DEĞİLDİR'

CHP adayının konuşmasında, "hoşgörü", "çoğulculuk", "empati", "eşitliğe saygı" gibi kavramlara yer verdiğine dikkati çeken Çelik, şunları söyledi:
"Bunlar güzel ifadeler. Siyasetçilerin bunların altını çizmesi, bunlara bağlılık göstermesi güzeldir ama bunlar sadece sözden ve retorikten mi ibarettir yoksa bunlar gerçekten yürekten ve aklen mi söylenmektedir, bu önemli bir meseledir. Bunların retorikten veya sözden ibaret olup olmadığını gösterecek şey hukuka saygıdır. Bu sempatik cümleler, hukuki sürecin alternatifi değildir. Sempatik cümleler kurduktan sonra hukuki sürecin devam etmesinden rahatsızlık duymak sağlıklı bir yaklaşım değildir. Hukuki süreçlere saygı gösterilmeden bu gibi cümlelerin kurulması tamamen sözden, retorikten ibaret olduğunu gösterir, bir siyasi makyaj olarak değerlendirilir."
"Hiç kimsenin oyu yenmemelidir, hiç kimse de oyunu yedirtmemelidir." diyen Çelik, "Oylar, sadece AK Parti temsilcilerinin önünde yeniden sayılmıyor. Bu bütün siyasi parti temsilcilerinin önünde yapılıyor. Yani bütün vatandaşlarımızı temsil eden temsilciler orada bulunuyor. Son derece şeffaf bir süreçtir." ifadesini kullandı.

‘SÜRECİN YÖNETİCİSİ YÜKSEK SEÇİM KURULUDUR'

"Sürekli sempatik cümleler kurup onun arkasından hukuki sürece dönük bir tutum almaktan bahsetmek hatta katkı versinler diye Sayın Cumhurbaşkanımızı ve Sayın Bahçeli'yi hukuki sürece müdahale etmeye davet etmenin" son derece yanlış bir yaklaşım olduğuna işaret eden Çelik, "Zaten bu yaklaşımın yanlış olduğunun farkında olarak 'biz girişimde bulunun demiyoruz, katkı veriyoruz' gibi söz oyunlarına başvuruluyor." dedi.
Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Unutmayınız hiçbir parti genel başkanı, hiçbir siyasetçi, hiçbir aday sürecin şu anda hakimi ya da yöneticisi, karar vericisi değildir. Sürecin patronu, hakimi, yöneticisi Yüksek Seçim Kurulu'dur. Dolayısıyla YSK, Türkiye'nin demokrasi deneyimine ve hukuki prensiplere uygun olarak sonucu açıklayacaktır. Biraz sabretmek yetecek. Vatandaşımız kime talimat vermişse vatandaşımız kime yetki vermişse mazbata ona verilecektir. Bu kararı da YSK verecektir. Vatandaşımızın iradesi net olarak gözüktükten sonra da hepimiz diyeceğiz ki 'başımızın üstünde yeri var, saygı duyuyoruz, bu vatandaşımızın bize emanetidir, bize saygı duymak düşer' ve kazananı tebrik edeceğiz. Bu kadar basit bir mesele. Olağanüstü, stresli bir durum yok. Memlekette her şey yolunda ama sürekli olarak bir olağanüstü durum var gibi açıklama yapmak doğrusunu söylemek gerekirse sağlıklı bir yaklaşım değil."
Devlet geleneği olarak Anıtkabir'in siyasiler, adaylar tarafından ziyaret edilmesinden memnuniyet duyduklarını dile getiren Çelik, "Fakat Anıtkabir ziyaretinin ve Anıtkabir Defterinin mazbatasını almamış bir kişi tarafından resmi unvana, resmi yetkiye sahip olmayan bir kişi tarafından istismar edilmesine itiraz ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Twitter profiline istenilen unvanın yazılabileceğini, bu durumda mazbata sorulmadığını aktaran Çelik, CHP adayının, "Anıtkabir herhangi bir yer değildir. Buraya yaptığımız ziyaret gelişigüzel bir ziyaret değildir." sözlerini anımsatarak, konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz de Atatürk'ün aziz hatırasına Anıtkabir'deki protokole, prosedüre, geleneklere ziyaret teamüllerine uygun davranılmasını beklerdik. Oradaki komutaya yalan bilgi vererek, sahip olmadığınız bir unvanı kullanarak bu şekilde Anıtkabir Defteri'ni ve Anıtkabir ziyaretini Atatürk'ün hatırasını suistimal etmek, siyaseten istismar etmek doğrusunu söylemek gerekirse hiç kimsenin aklına gelmeyen yakışıksız bir tavır olarak ortaya çıkmıştır. İstediği kartviziti bastırabilir, Twitter profiline yazabilir, resmi bir şey değil ama Anıtkabir Defteri'ne bunu yaptığınız zaman bunun eleştirileceğini bileceksiniz. Bu telaş herkesin gözü önünde gerçekleşiyor. Kişisel hırslara Anıtkabir Defteri'nin, Anıtkabir ziyaretinin alet edilmesi, siyasi tarihimize maalesef bir ilk olarak geçmiştir. Umarız bunlardan ders alırlar, daha dengeli, daha sağduyulu bir tavır gösterirler."

‘SÜRECİ SİYASET ZEMİNİNE
ÇEKMEK İSTİYORLAR'

Ömer Çelik, "Yakışıksız bulduğumuz bir tavır da hukuki süreç devam ederken 'hukuki süreci mahsus uzatıyorlar, AK Parti içerisinde bir iç hesaplaşma var' denilerek AK Parti yönetimine, AK Parti camiasına CHP'nin İstanbul adayı tarafından dil uzatılmasıdır, bunun ima edilmesidir. Çok net söylüyorum, hiç kimse AK Parti'nin her seçimde gösterdiği birlik ve bütünlüğün gücü konusunda bir kuşkuya sahip değildir." şeklinde konuştu.
AK Parti'nin siyasi teamüller oluşturma, siyasi kurumlar oluşturma, son derece özgün bir siyaset tarzını ve stilini yerleştirmiş olmasından hiç kimsenin kuşku duymadığının altını çizen Çelik, sözlerine şöyle sürdürdü:
"Ama normal hukuki bir süreci AK Parti'nin iç meselesi diye siyasetin kirli bir tarafına yanaşacak şekilde bir dedikodu malzemesi yaparsanız bu kürsüden buna cevap vermek zorunda kalıyoruz. Asıl bugün tartışılan mesele AK Parti meselesi değil, henüz mazbatasını almamış bir CHP adayının, Ankara'da, İstanbul'da normalde CHP Genel Başkanının yapması gereken toplantıları yapma konusundaki iştahı tartışılıyor her tarafta."
Çelik, "Herkesi, talip olduğu makamın saygınlığına uygun davranmaya, herkesin meseleyi siyasi polemikler, partiler arası bir kavga meselesine çekmekten uzak durmaya ve bu şekilde davranma konusunda hassas olmaya davet ediyoruz." ifadelerine yer verdi.
Ömer Çelik, AK Parti'de olmayan şeyleri dedikodu malzemesi yaparak ağza dolanmasının son derece yakışıksız olduğunu vurguladı.
Sürecin hukuk zemininde kalmasını istediklerini belirten Çelik, "İlla siyaset zeminine çekmek istiyorlar." dedi.
Zamanın suhuletle ve hukuki sürecin sonuçlanmasını beklemek zamanı olduğuna dikkati çeken Çelik, şunları ifade etti:
"Sandığa gidip de ilerlemiş yaşına rağmen, engeline rağmen, yer yer ulaşım konusunda ekonomik imkanı olmayıp sandığa ulaşmak için büyük gayret göstermesine rağmen, Yusuf kardeşimiz gibi uğradığı hakaretlere rağmen Türkiye'nin demokrasisine katkı sağlamak için genç yaşta gayret gösteren kardeşlerimizin emeğine duyduğumuz saygı gereği biz sandık sonucunun hukuk içerisinde tecelli etmesini bekliyoruz. Onun için sakin, memlekette gayet olağan bir sürecin yürüdüğünün bilincinde olarak davranılmasını istiyoruz. Herhangi bir manüplasyon, örtbas etme faaliyeti söz konusu değil. Her şey vatandaşın gözü önünde gerçekleşiyor. Her şey siyasi parti temsilcilerinin gözünün önünde gerçekleşiyor. Bundan korkmayın, bundan çekinmeyin.
Sonuçta kazanan demokrasi olacak. Demokrasi, vatandaşın her hal ve şart altında kazandığı hiçbir zaman kaybetmediği rejimin adıdır. Sonuçta vatandaşımız kazanacak. Biz siyasiler olarak, vatandaşımızın kime ne talimat verdiğini net olarak anlayacağız. Dolayısıyla büyük bir stres yaratmaya çalışarak sokak imalarında bulunarak bu yakışıksız tavırlara girmemek lazım. Sakin bir şekilde sonuç beklenecek. Sürece saygı göstereceğiz. Sonuç ortaya çıktığında da hepimiz sonucu selamlayacağız. Vatandaşımızın talimatı budur, 'vatandaşımız görevi şuna vermiştir' diyeceğiz. Zaten YSK da hukuki prensipler içerisinde bu yetkiyi ve mazbatayı o kişiye verecektir. O kişi de görevine başlayacaktır, İstanbul'da ve diğer yerdeki itirazlar sonuçlanınca da görevlerini yerine getireceklerdir."

PROVOKATİF HABERLER

Sosyal medyada her gün bir sürü yalan haber çıktığını, bir sürü provokatif şeyler, manipülasyon ya da bilgi eksikliği olabildiğine işaret eden Çelik, sürekli olarak bunların etiketlenip partiye sorulduğunu aktardı.
Partinin yetkili kurumları ve genel başkan tarafından görevlendirilmiş yetkili kişilerin belli olduğuna işaret eden Çelik, açıklamaların da bu çerçevede yapıldığına değindi.
Ömer Çelik, "Bize gün içerisinde gelen çok fazla sorudan herhangi bir şekilde biz başka dışımızda partinin, resmi yetkililerin dışında yapılan açıklamalarından sorumlu değiliz. Bunların bize mal edilerek bize sorulması ya da böyle bir spekülasyonun parçasıymışız gibi sunulması da söz konusu değil. Sosyal medyada herkes her şeyi yazıyor. Orası özgürlüğün tam olduğu ama adalet ve hakkaniyetin zor bulunduğu bir mecra. Dolayısıyla biz orayı kontrol edebilecek durumda değiliz. O kendi ritmini kendi içerisinde sağlıyor. Oradaki tartışmaların parti olarak parçası değiliz. Bunu özellikle belirtmek istiyorum bu gelen sorular karşısında." açıklamasında bulundu.