Akın Öztürk 'İsrail bizi sattı' demiş
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davanın görülmesine tanık beyanlarıyla devam edildi.

Oluşturma Tarihi: 2018-10-08 20:32:07

Güncelleme Tarihi: 2018-10-08 20:32:07

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar ve yakınlarıyla müştekiler ve taraf avukatları katıldı.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde 15 Temmuz'da Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Vekili olan emekli Tümgeneral Cevat Yazgılı beyanda bulundu.

Yazgılı, Genelkurmay Başkanlığı'ndaki terörle mücadele koordinasyon toplantısı sonrası 19.00-19.15 gibi karargaha geldiğini belirterek, döndükten sonra harekat başkanı vekilinin uçuşların durdurulduğunu ilettiğini bildirdi. Yazgılı, "Sebep olarak da biz toplantıdayken Genelkurmay Başkanımızın yanına MİT Müsteşarı'nın geldiğini, hareketliliğin ondan sonra başladığını, muhtemelen onunla ilgili olabileceğini söyledi. Ben uçuşların durdurulduğu bilgisini hava kuvvetleri komutanımıza arz ettim." dedi.

Daha sonra yapacağı işleri takip etmek üzere ofisine çıktığını dile getiren Yazgılı, bir süre sonra Solo Türk, insansız hava aracı ve Suriye ile ilgili bazı uçuşların açıldığının bildirildiğini ifade etti.

"ŞOK EDİCİ BİR OLAY"

Yazgılı, bu bilgileri de kuvvet komutanına arz ettiğini, sonrasında da Genelkurmay tarafından silah sesleri ve jet uçuşlarını duyduğunu söyledi.

Yazgılı, şunları anlattı:

"Bu sesin duyulması, bizim açımızdan baktığımızda şok edici bir olay. Harekat merkezini aradım fakat ulaşamadım. Bu sırada Hava Kuvvetleri Komutanımız aradı, 'Yazgılı ne oluyor? Darbe olduğuna dair söylentiler var burada. Bana bilgi ver.' dedi. 'Komutanım, uçuşların olmaması lazım, uçuşlar yasak. Harekat Merkezine ulaşamıyorum, bilgi aldığımda arz edeceğim.' dedim. O da bana Harekat Merkezi'ni kontrol altına almamı emretti. Ofisimdeyken İstihbarat Başkanı Aydemir taşçı, yanında bir şahıs, elinde bir tabanca geldi. 'Emir var, dışarıyla bir iletişim kurulamaması için telefonunuzu alacağım.' dedi. Aldı, bir şeyler mırıldandı ayrıldı."

Daha sonra Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi'ni kontrol altına almak için emir astsubayı ile buraya gittiğini ancak kapının kilitli olduğunu ve görevli uzman çavuşun da burada bulunmadığını belirten Yazgılı, şöyle devam etti:

"Daha sonra güvenlikle ilgili bir kişiyi aldım. Aşağı indim. Kapıyı normal usullerle açmaya çalıştı, açamadı. Ben açmak için ateş etmesini emrettim. Kapıya birkaç el ateş etti fakat açmak için yeterli olmadı. Silahı da tutukluk yaptı. Biz bunlarla uğraşırken sonradan Gökmen Tarhan olduğunu öğrendiğim şahıs eksi birinci kattan bize ateş etti. Ben müdahale etmeleri için Hava Kuvvetleri Güvenlik Harekat Merkezini aradım. En kısa zamanda destek göndermelerini istedim. Gökmen Tarhan'ın da o şahıslardan olduğunu, dikkat etmelerini söyledim. Daha sonra Gökmen Tarhan bir şekilde ayrıldı."

Güvenlik Harekat Merkezi'nden gelen iki kişinin de kapıyı açmayı denediğini ancak açamadığını, bunun üzerine üst kata çıktıklarını ifade eden Yazgılı, kendisine yönelik itaatsizlik olduğunu dile getirdi.

Yazgılı, isminin Günay Köroğlu olduğunu öğrendiği bir kurmay binbaşı ile Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreteri Albay Veysel Kavak'ın kendisine kelepçe taktırdığını ifade ederek, oradaki güvenlikçilere "Madem bana kelepçe taktınız, komutanın emrini alıncaya kadar bana güç kullanan şahısları da gözaltına alın." dediğini bildirdi.

Bu sırada kendisine kelepçe taktıran Kavak ile binbaşının ayrıldığını anlatan Yazgılı, Kuvvet Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ile yapılan görüşmede emrine girmeleri emredilince kelepçelerinin çözüldüğünü ifade etti.

Eskişehir Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'nden de Tuğgeneral Recep Ünal ile görüştüğünü dile getiren Yazgılı, "Uçuşun yasak olduğunu kendilerine bildirdiğimizi, niye bu uçakların havada olduğunu sordum. 'İletmediniz mi?' dedim. 'Komutanım, bizim emrimizi dinlemiyorlar. Emir olmasına rağmen uçuyorlar.' dedi. Ben de gelişmelerden bilgi vermesini isteyip sonlandırdım görüşmeyi. Kurmay başkanımız Hasan Hüseyin Demiraslan'a da durumu arz ettim. 'Gelişme olursa bana bilgi verirsin.' dedi." ifadelerini kullandı.

Yazgılı, Korgeneral Yılmaz Özkaya'nın da aradığını, net ifadelerle bu girişimin başarılı olmaması gerektiğini söyledikten sonra Harekat Merkezini etkisiz hale getirmesini söylediğini belirterek, bu sırada Genelkurmay tarafından tankların ateş ettiğini, camların da kırılmasından sonra Güvenlik Harekat Merkezi'ne (GHM) geçtiğini bildirdi.

15 Temmuz'da Hava Kuvvetleri Lojistik Komutanlığı'nda albay rütbesiyle görev yapan Murat Islıoğlu'nun arayıp bir mesaj geldiğini ve lojistik komutanı olarak atandığını söylediğini anlatan Yazgılı, bunun üzerine ona emrin geçersiz olduğunu ilettiğini kaydetti.

Yazgılı, daha sonra Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi'nin faaliyetlerini sürdürmemesi için muhabere bağlantısı ile elektriklerinin kesilmesini emrettiğini, bağlı birliklere de mesaj çekmek istediğini ancak başarılı olamadığını bildirdi.

Yine de telefonla birliklere ulaşıldığı için hava kuvvetlerinde bunun yasa dışı bir girişim olduğunu bilmeyen kimsenin kalmadığına dikkati çeken Yazgılı, Islıoğlu'nun tekrar arayıp kalkmak isteyen uçakları engellemek için yapılabilecek bazı şeylerden bahsetmesi üzerine gerekenin yapılması yönünde talimat verdiğini söyledi.

YAZGILI DA GÖZALTINA ALINMIŞ

Yazgılı, ilerleyen saatlerde de merkez komutanlığından bir albayın aradığını, sonra da gözaltı işlemlerinin gerçekleştirildiğini ifade etti.

Cevat Yazgılı, sonradan isminin bir listede bulunduğu belirtilerek kendisinin de gözaltına alındığını dile getirdi.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın daha önce savcılıkta verdiği bir ifade de Akın Öztürk'ün sözlerinden bahsettiğini hatırlatarak, bunları nerede duyduğunu sorması üzerine Yazgılı şunları kaydetti:

"Biz 16'sının gecesi olsa gerek büyük bir spor salonunda kaldık. Daha sonra emniyet müdürlüğüydü herhalde, kaydımız yapıldı, küçük bir spor salonuna alındık. Üç gruba ayrıldık salonda, solda bir grup vardı. Ortada üst rütbelilerden, büyük ihtimal hepsi generaldi. Solda da başka bir grup vardı. Ben, en önde oturuyordum sol başta. Yanımda Akın Öztürk vardı, onun yanında Kemal Mutlum vardı, benim arkamda da Aydemir Taşçı vardı hatırladığım kadarıyla. Oradayken Akın Öztürk orgeneral niye başarılı olamadığı konusunda kendi kendine düşünüyordu. Kendisinin 'İsrail bizi sattı.' dediğini duydum."

Yazgılı, mahkeme başkanının, Akın Öztürk'ün bunu birisine hitaben söyleyip söylemediği sorusuna da "Yok hayır. Bunu mırıldanma şeklinde söyledi. Ne bana ne de Kemal Mutlum'a döndü. Kendi kendisine kritik yapıyor şekilde söyledi." yanıtını verdi.

Duruşmaya devam ediliyor.