Geçen hafta bazı basın yayın organlarında Akkuyu NGS Projesi ile ilgili çıkan haberlerin ardından Akkuyu Nükleer A.Ş., yazılı açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla, Akkuyu NGS projesi ile ilgili doğru bilgilerin paylaşılması gereğinin duyulduğu vurgulanarak, "31 Aralık 2004 tarihli ve 25687 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği Hükümleri uyarınca; sıcak su deşarjları difüzörün fiziksel olarak sağladığı birinci seyrelme sonucunda karıştığı deniz suyunun sıcaklığını haziran-eylül aylarını kapsayan yaz döneminde 1 santigrat dereceden, diğer aylarda ise 2 santigrat dereceden den fazla artıramaz. Akkuyu Projesi'nin soğutma suyu sistemi ile ilgili konular, 2014 yılında onaylanan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunun ilgili bölümünde ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Yapılan termal modelleme çalışmaları sonuçlarına göre, deniz suyu sıcaklığının deşarj nedeniyle sadece 0.5 santigrat derece artması beklenmektedir. Bu sıcaklık artışı Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği Hükümlerine uygundur" denildi.
DİRİ FAY YOK
Açıklamada, Türkiye ana kıtasında ayrıntılı diri fay hattı çalışmasını 1935 yılında kurulan Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından yapıldığına dikkat çekilerek, şöyle denildi:
"Bu çalışmaya göre Türkiye'de bulunan tüm sismik fay hatları bilinmektedir. Bu çerçevede, Akkuyu sahasının etrafında 100 kilometrelik yarıçaplı alanda herhangi bir diri fay hattı bulunmamaktadır. Ecemiş fay hattı ise ölü fay hattı olup, Akkuyu sahasına 160 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Sismik olayların meydana gelmesi olasılığının çok düşük olmasına rağmen nükleer güç santrali 9 büyüklüğündeki deprem dahil olmak üzere her türlü dış etkilere dayanabilecek şekilde tasarlanmıştır."
Akkuyu Projesi'nin ÇED süreci kapsamında Akdeniz Foklarına ilişkin bir araştırma, konunun uzmanları tarafından gerçekleştirildiği kaydedilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
"Bu çalışma ÇED raporu ile birlikte ilgili kurumlara sunulmuştur. Bu çalışmanın sonuçlarına göre projenin Akdeniz foklarının yaşama ve üreme alanlarında herhangi bir olumsuz etkisi olmayacaktır. Projenin inşaat faaliyetleri süresince deniz ekolojisi izleme çalışmaları gerçekleştirilecektir. Ayrıca, Caretta Caretta deniz kaplumbağaları yumurtalarını Göksu Deltası'na bırakmaktadır. Göksu Deltası proje sahasına 36 kilometre uzaklıkta bulunmakta olup projenin etki alanı dışındadır. Bu nedenle Akkuyu Projesi'nin Caretta Caretta kaplumbağaları üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi olması beklenmemektedir. Santralin işletme aşamasında ise yine biyolojik izleme sistemi çerçevesinde izleme faaliyetleri devam edecektir."
ARAZİ TÜRKİYE'YE AİT
Projenin tamamlanması ile enerji fiyatının piyasa fiyatı ile aynı olacağının duyurulduğu açıklamada, "Akkuyu Projesi kapsamında üretilecek elektriğin yüzde 50'si 12,35 sent/kilovat saat ortalama fiyatından ünitelerin ticari işletmeye alınmasından sonra 15 yıl süreyle Elektrik Üretim A.Ş.'ye satılacaktır. Anlaşma şartları uyarınca ortalama fiyat, piyasa fiyatının belirtilen fiyattan yüksek olması durumunda artırılmayacaktır. Ayrıca, elektrik satın alma anlaşmasının bitiminden sonra Proje Şirketinin karının yüzde 20'si Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi'ne aktarılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu arasında 2010 yılında imzalanan hükümetlerarası anlaşmaya göre, Akkuyu Projesi 'Yap-İşlet-Sahip Ol' modeline göre inşa edilmektedir. Buna göre, inşa edilmekte olan santralin tüm yatırım maliyeti hisselerine halihazırda Rusya Federasyonu kuruluşlarının sahip olduğu Akkuyu Anonim Şirketi tarafından karşılanmaktadır. Anlaşmaya göre Şirketin hisselerinin yüzde 49'una kadar olan bölümü Türkiye Cumhuriyetinin onayına tabi olarak yerli ve yabancı yatırımcılara devredilebilecektir. Anlaşmaya göre projenin inşası için Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına uygun olarak 2011 yılında Ankara'da kurulan Akkuyu Anonim Şirketi'ne tahsis edilen arazinin mülkiyeti Türkiye Cumhuriyeti'ne aittir" görüşlerine yer verildi.
Akkuyu'nun en verimli enerji kaynağı olacağının ifade edildiği açılmada, "Akkuyu NGS sayesinde Türkiye Cumhuriyeti, Akkuyu ile elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10'unu karbondioksit emisyonu yapmadan, iklim koşullarına bağlı olmadan, istikrarlı, güvenilir şekilde çalışan, enerji üretimi için en verimli enerji kaynağı olan nükleer enerji ile karşılamış olacak. Uluslararası Atom Enerji Kurumu (IAEA) verilerine göre dünyadaki nükleer santrallerin, her yıl yaklaşık 4 yüz bin araçtan salınan emisyona eşdeğer olan iki milyar ton karbondioksit emisyonundan kaçınılmasını sağlamaktadır. Tarihsel açıdan, Rus tasarımı olan VVER reaktörleri, atmosfere yaklaşık 15 gigaton (milyar ton) karbondioksit salınımını engellemiştir. Bu, 60 yıllık çalışma süresi boyunca her biri 1 cigavat kapasiteye sahip kömürle çalışan 40 elektrik santralinin hacmine eşittir. Akkuyu NGS'nin toplam 4,8 cigavat kapasiteye sahip dört güç ünitesinin tamamının işletmeye alınmasının ardından, her yıl 43 milyon tonun üzerinde karbondioksit salınımı önlenecektir. Bu, Türkiye'de nükleer enerjinin çevre koruma alanına sağlayacağı önemli bir katkıdır. Şu anda Rusya'da, Akkuyu NGS'de kullanılacak olan VVER-1200 tipi reaktörlere sahip 4 güç ünitesi faaliyettedir. Buna ek olarak, 2020'nin Kasım ayının başında Belarus NGS'nin 1'inci Ünitesi de, deneme aşaması kapsamında maksimum güç seviyesine getirilmiştir. Rosatom, yurtdışı projeleri çerçevesinde Rusya'da faaliyet gösteren ünitelerde güvenilirliğini ve verimliliğini kanıtlamış teknolojiler sunmaktadır" denildi.