Amerika’nın rejime karşı operasyonu ve Türkiye’nin pozisyonu
Iraklı yazar Nadhir Kandory, TIMETURK için kaleme aldığı makalesinde ABD ve Rusya arasında Şam rejimi kaynaklı artan gerilimi ve Türkiye'nin pozisyonunu değerlendirdi.

Oluşturma Tarihi: 2018-04-13 12:02:31

Güncelleme Tarihi: 2018-04-13 12:02:31

TIMETURK | NADHİR KANDORY

Türkiye, Suriye'de yaşanan gelişmelere ek olarak Batı ve Amerika ile olan ilişkilerinin kötüleşmesinden dolayı yakın geçmişe kadar Suriye sahasında hasım sayılan taraflar ile anlaşmak zorunda kaldı.

Amerika, Türkiye'yi Suriye krizinin içine çekerek zor duruma düşürme planları yapıyor, ve İsrail'in güvenliğini tehdit etmediği sürece bölgedeki kaosun sürmesini istiyordu. Onların planlarına göre Suriye'nin parçalanmasıyla birlikte kaosun bitmesi öngörülüyor. İsrail-Arap savaş sahasından yeni bir Arap ülkesinin elenmesi ve İsrail'in olduğu gibi güçlü kalması da Amerikalıların işine gelir.

ABD, KAOS PLANLARINDA BAŞARISIZ OLDU

Türkiye, Ruslarla anlaşarak Suriye halkına karşı yaptığı katliamları görmezden gelmeye mecbur kaldı. Kurulan bu koalisyon bir yandan Amerika'nın Türkiye'den umudu kesmesine, diğer yandan ise Türkiye'nin, kendi topraklarında kaos yaratmak isteyen Amerika'ya cevap vermesine olanak tanıdı. Türkiye'yi karıştırmak ve kaos yaratmak isteyen Amerika, batı destekli IŞİD veya PKK gibi terör örgütlerini kullanarak az kalsın bunu başarıyordu. Amerika aynı zamanda, Rus savaş uçağının düşürülmesinden (Daha sonradan FETÖ'nün bu konuda parmağı olduğu ortaya çıktı) istifade ederek iki ülke arasında gerginlik yaratmaya çalıştı. Türkiye bu hatayı telafi edip şuanki ilişkileri elde etmek için de büyük bedeller ödedi. Tüm bu kaos yaratma planlarının başarısız kalması nedeniyle bu sefer de darbe yöntemini denediler ama yine başarısız oldular.

Büyük baskılar altında kalan Türkiye, Rusya ve onun müttefiki İran ile Suriye'de anlaşarak koalisyon kurmak zorunda kaldı. Amerika'dan istediğini alamayan (Suriye'de güvenli bölge oluşturarak insanları bombardıman korumak, Türkiye'deki mültecileri ülkelerine geri göndermek ve kendi topraklarını savaştan korumak) Türkiye çareyi bu koalisyonda buldu. Daha sonrasında çatışmasızlık bölgesi anlaşması yapılmasına rağmen iki ülke de bu anlaşmaya uymadı. Aksine Türkiye destekli Suriye Devrimi üzerinden Esed rejimi büyük ölçüde askeri ilerleme kaydetti. Öyle ya da böyle Türkiye, Suriye'deki nüfuzu yavaş yavaş kaybetme yoluna girmişken, sınır hattına yerleştirilen PKK tehdidiyle karşı karşıya kaldı.

TÜRKİYE'NİN YANITI OLDUKÇA CESUR!

Türkiye , Trump'ın Amerika başkanı seçilmesiyle iki ülke arasındaki ilişkilerin Suriye konusunda iyileştirilmesini umut etse de bu gerçekleşmedi. Türkiye'nin, Rusya ile olan ilişkisinden yola çıkarak elde ettiği meyveler, Cerablus ve El-Bab'ı IŞİD ,Afrin'i de PKK terör örgütlerinden temizlemek oldu.

Rusya ve İran ile anlaşılması Türkiye'yi Suriye halkı karşısında zor duruma düşürdü. Bunu lehine değerlendirmek isteyen Rusya ise Türkiye'nin Suriye konusunda tarafsız durması için baskı yaptı.

Diğer taraftan Rusya ve Batı arasındaki ilişkiler son zamanlarda oldukça kötüye gidiyor. Londra'daki Rus casusun zehirlenmesi ve ardından çoğu Batı ülkesinin Rusya ile diplomatik ilişkilerini kesmesi bu doğrultuda atılan önemli adımlardan sayılıyor. Son vuruş ise Esed'in, Rus ve İranlıların yardımıyla Duma'da kimyasal silah kullanmasıydı. Kimyasal saldırı, krizi daha da karmaşık hale getirirken Türkiye bu saldırıya olan öfkesini açık bir şekilde dile getiremedi.

Batı, kimyasal saldırıyı bahane gösterip Esed'i vurarak Rusya'yı Suriye'de cezalandırma niyetini açık bir şekilde gösterdiği sırada Türk yetkililerin açıklamalarına bakıldığında Türkiye'nin pozisyonunda değişikliklerin başladığı gözlemleniyor. Bunu gören Rusya ve İran, Afrin başta olmak üzere Türkiye'nin Suriye'de ele geçirdiği toprakları Esed rejimine teslim etmesi için baskı uygulamaya başladı. Ancak Türkiye'nin bu konudaki yanıtı oldukça cesurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan cevap olarak, "Bu çok yanlış bir yaklaşım. Afrin'i kime geri vereceğimizi çok iyi biliyoruz. Yeri geldiği zaman Afrin'i, Afrinlilerin kendisine bizzat teslim ederiz. Ama bunun zamanı bize aittir." demişti. Diğer taraftan “Esed rejimi Suriye'nin başından ayrılmalı” diyen Dışişleri bakanı Çavuşoğlu, Amerika'nın olası operasyonu hakkında “Böyle bir operasyonun olup olmayacağını bekleyip göreceğiz” demişti.

TÜRKİYE DİKKATLİ HAREKET EDİYOR

Dışişleri bakanının sözleri de, Türkiye'nin bu konuda daha dikkatli bir şekilde hareket ettiğini gösteriyor. Bu da Batı ile olan ilişkilerde yapılması gereken en doğru şeydir. Şuan yaşananlara benzer bir hadise 21 Ağustos 2013 tarihinde yaşanmıştı. Bu tarihte Esed rejimi Doğu Guta'da sivilleri kimyasal silahlarla hedef alması sonucu bin 400 (1400) sivil hayatını kaybetmişti. Bunun üzerine rejime bir operasyon başlatacaklarını söyleyen Amerikan yetkililer daha sonrasında Rusya ile anlaşarak Esed'i vurmak yerine, elindeki kimyasal silahlara el koyma kararına varmışlardı.

Türkiye'nin Rusya ile kurmak zorunda kaldığı koalisyonun bozulması pek hikmetli bir karar olmayacağı gibi, daha öncesinde abluka altına alma hadisesinin tekrarlanmaması için Batı'dan belli konularda güvenceler almadıkça da Türkiye'nin menfaatine olmaz. Türkiye'nin bu sırada yapabileceği en akıllıca şey, Batı'nın Rusya'ya yaptığı baskıyı lehine çevirerek Suriye'deki varlığını tekrardan güçlendirme üzerinde çalışmasıdır.