'Amirallere kumpas kuran amiraller'
'FETÖ’nün kumpas sürecini yakından takip etmeyenler her beyaz üniforma giymiş emekli amiralin birbirinin aynı olduğunu zannedebilir.' diyen Hürriyet yazarı Nedim Şener, 104 amiralin imzasıyla yayımlanan bildiri sonrası gözaltı ve soruşturmaların ardından yeni gelişmeleri değerlendirdi. Şener'in 'Amirallere kumpas kuran amiraller' başlıklı yazısından ilgili bölüm...

Oluşturma Tarihi: 2021-04-16 16:25:39

Güncelleme Tarihi: 2021-04-16 16:25:39

‘SÖZDE KOMUTANLAR'

FETÖ'nün kumpas sürecini yakından takip etmeyenler her beyaz üniforma giymiş emekli amiralin birbirinin aynı olduğunu zannedebilir. Evet hepsi amiral olarak görev yapmış, bir dönem aynı üniformayı giymişlerdi ama içlerinden bazıları FETÖ kumpasıyla tutuklanırken bazıları onur istifası vermiş, bazıları ise “ne oluyor?” diye neredeyse odasının kapısından kafasını uzatmamıştı. Bazıları da Donanma Üssü'nde FETÖ'cü savcılara selam durup kravat hediye etmişti.

Nitekim, emekli amiral Semih Çetin konuyla ilgili Halk TV'ye bağlandı ve teklif geldiğinde, imzacı isimlerden bazılarının Balyoz ve Ergenekon sürecinde Deniz Kuvvetleri personeline yeterince yardımcı olmadığını, hatta kendilerinin isim listesini verdikleri birçok FETÖ'cünün bu isimler tarafından terfi ettirildiğini söyledi.

Çetin daha sonra Twitter hesabından bence oldukça anlamlı şöyle bir mesaj yazdı; “Ben Balyoz davasında 4 yıla yakın hapis yattım. Her gece gerçekleri bilen sözde komutanlar, silah arkadaşlarım nasıl suskun kalırlar diye hayıflanarak yatağa yattım. Ne biliyorsam kamuoyu ile paylaşıyorum. Burada susarsam aynaya bakamam.”

Olayın bu yönü, “Bir dokun bin ah işit”.

YÜZDE 100 KUMPAS

Neyse biz dönelim olayın “kumpas” boyutuna. Evet yüzde 100 katılıyorum; amirallere bir kumpas var ama bu diğer amiraller tarafından kurulmuş bir kumpas.

Delil mi istiyorsunuz?

Buyurun, bildiriyi hazırlayan emekli amiral Ergun Mengi ile diğer bir imzacı emekli amiral Ali Yüksel Önel'in 2 Nisan günü yaptığı mesajlaşmayı okuyun.

Emekli amiral Mengi, Önel'e 2 Nisan'da gönderdiği mesajda aynen şöyle yazmış: “Komutanım çok sağ olun, esas tepki takunyalı amiral, harp okulu giriş şartlarından irticaya karışılmasının çıkarılması ve subay astsb kurslarında Atatürk ilke ve inkılapları derslerinin çıkarılmasının üzerine olacaktır. Ama grupta uzlaşı çok zordu. Bu nedenle Montrö bahanesiyle son paragraftaki mesajları veren, hedef kitle dz.kk olmayan bir bildiri hazırlayayım dedim. Çok haklısınız ama burada Montrö'yü araç olarak kullandık. Esas endişemiz son 3 paragrafta, anlarlarsa eğer. Çok teşekkür eder saygılarımı sunarım.”

ASKERİ ‘MAHALLE BASKISI'

Öyle gizli bir bilgi değil bu. Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın hakkında tek tutuklama istediği kişi olan Ergun Mengi'nin Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği'ne gönderdiği yazı içeriğinde aynen yer alıyor. İşin ilginci, mesaj içeriğinden anlaşıldığı gibi, Ali Yüksel Önel de bu durumu bile bile “dayanışma havasına halel getirmemek” adına imzalamış.

Gözaltına alınan ifadelerden basına yansıyanlara bakarsanız, bir kısmının metindeki “Yüce Türk Milleti'ne” hitabını, bir kısmının metnin son halini görmediğini, bir kısmının gece yarısı yayınlanacağını bilmediğini anlıyorsunuz. Bir kısmı metni hazırlayıp yayınlanmasını planlarken, bir kısmı devre arkadaşlarına, bir kısmı komutanlarına “hayır” diyemediği için, sizin anlayacağınız “mahalle baskısıyla” imzacı olmuş. Bildirinin hazırlandığı WhatsApp grubunda yer alan imzacı amirallerden Ergun Mengi'nin bu mesajına tepki verilmesinin arkasında da bu mahalle baskısı yatıyor. Ne olursa olsun şu gerçek değişmiyor; bazıları senaryoyu yazıp diğerlerini dekor olarak kullanmış.

Olaya savcılığın ya da hükümetin “amirallere kumpası” diye bakan, bugün imzacılarının bile arkasında duramadığı metni savunan gazeteler ve gazeteciler görmese de Ergun Mengi'nin her şeyi anlatan mesajı basında ve sosyal medyada yer aldı.

Ne diyor Ergun Mengi, “Burada Montrö'yü araç olarak kullandık. Esas endişemiz son 3 paragrafta, anlarlarsa eğer.”

Baştan beri söylüyoruz, gündemde Montrö tartışması yok, Kanal İstanbul ile Montrö arasında bağlantı da yok, siyasi partiler bile bu konuda açıklama yapmıyor. Peki, “Yüce Türk Milleti'ne” hitaplı, “Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.” cümlesini de içeren, gece yarısı böyle bir bildirinin yayınlanmasının amacı ne? Onu da metni hazırlayan Ergun Mengi, mesajında söylemiş zaten: “Montrö'yü araç olarak kullandık. Esas endişemiz son 3 paragrafta, anlarlarsa eğer.”

Dolayısıyla evet bir kumpas var ama bu kez amirallere kumpası diğer amiraller kurmuş...