Çağdaş dokuma sanatçısı Fırat Neziroğlu'nun Anadolu'dan esinlenerek bugüne uyarladığı erkek koleksiyonu "Yen", New York Moda Haftası kapsamında yarın modaseverlerle buluşacak. Dokuduğu eserleri, bugüne kadar pek çok uluslararası sergide yer alan sanatçı, "Yen" adını verdiği koleksiyonunda Anadolu kültüründe kullanılan birçok detayı bugüne uygun yorumladı.
Daha ilkokul çağlarındayken dokumaya merak duyan Neziroğlu, dedesinin desteğiyle aldığı tezgahta kendi çabalarıyla dokumayı öğrendi.
Üniversitede moda bölümünde eğitimine başlayan ancak daha sonra asıl ilgi alanı olan dokuma bölümüne geçen Neziroğlu, hocalarının karşı gelmesine rağmen dokuma işinde yeni teknikler geliştirerek, çok sayıda özgün esere imzasını attı.
Anadolu kilim modeliyle pek çok kumaş tasarlayan ve birçok ülkede sergiler açan Neziroğlu, bugün dünyada çağdaş dokuma sanatının önemli temsilcileri arasında yer alıyor.
Fırat Neziroğlu, AA muhabirine, dokuma işine başlama öyküsünü ve New York Moda Haftası için hazırladığı erkek koleksiyon Yen'i anlattı.
9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde lisans ve yüksek lisansını tamamladığını, doktorasını da ders aşamasında bitirdiğini belirten Neziroğlu, daha sonra okuldan ayrıldığını söyledi.
Okuldan ayrılma sürecinin hikayesini paylaşan Neziroğlu, şunları anlattı:
"Dokuma işinde yolumu açan şey istifam oldu belki de. Bir söz söylemem gerektiğini düşündüm. Bütün hocalarımı, tuvalet kapısında bacakları görünür vaziyette dokudum. Buradaki mesajım, 'Sizin için birinin ne iş yaptığı önemli değil, siz birbirinizi ne giydiğinizden tanırsınız.' idi. Ben onlara küstüm, arkamı döndüm ve 'işeyen Fırat' diye bir iş yaptım. Bu eserlerimin yer aldığı ve 'Akıl Hastanesi' ismini verdiğim sergimin davetiyesiyle birlikte istifa mektubumu sundum. Küçücük bir galeride açtığım bu sergi, daha sonra Akbank günümüz sanatçıları sergisinde gösterildi. Oradan Kore'ye gitti. Daha sonra Londra'ya, derken orada eserlerim satıldı ve ben dünya çağdaş sanatının içine girmiş oldum."
İlkokuldayken dedesine bir dokuma tezgahı aldırdığını ve dokuma öğrenmeye çalıştığını belirten Neziroğlu, ilk dokuduğu şeyin de bir Sezen Aksu portresi olduğunu ancak o dönem çok benzetemediğini anlattı.
Üniversiteye moda bölümünde başladığını ancak kendini oraya ait hissetmediğini ifade eden Neziroğlu, daha sonra dokuma bölümüne geçtiğini söyledi.
Hocalarının çoğu zaman "olmaz" dediği şeyleri dokuduğunu anlatan Neziroğlu, "Türkiye'de dokuma alanında ne kadar yarışma varsa hepsinde ödül aldım. Şu anda yaptığım dokuma tekniği de şöyle çıktı; sürekli dokuyordum ve çok yoruluyordum. Ben de 'bari desenleri dokuyayım, kenarları boş bırakayım, bana vakit kalsın' diye düşündüm. Sonra iplikler rahatsız edince boşluk kısmını misinanın vereceğini düşündüm. Hocalarım yine 'olmaz' dedi. Ben ne yaptım? Dokudum ve getirdim, şimdi artık dünyada taklit edilemeyen bir teknik geliştirdim. Artık bu şekilde dokuma benim imzam oldu." diye konuştu.
- SON PORTESİ KRALİÇE 2. ELİZABETH
Kanada'da kendi adıyla dokuma atölyeleri yapıldığını, İspanya'da da bazı akademisyenlerin bu tekniği denediğini belirten Neziroğlu, şunları kaydetti:
"Tekstilde en gelişmiş şey, soyut sanat. İpleri yan yana getirip desenler, dalgalar oluşturuyoruz. Bu da bir dışavurum. Bu asla kötü değil ama benim istediğim şey kurgusuz gerçeklik. Benim dokuduğum portreler her zaman bakar. Sadece onu istiyorum. Gerçeklik temel derdim. İnsanın duygusu, sadece bakışı ile anlattığı şeyleri çok değerli buluyorum. En son sergim 'Göz Göze Anlaşıyorum' sergisiydi. Her işin önüne bir bank koydum, 'Bir süre bakın.' dedim. Üç gün sonra tekrar gelin bakın. O gün ne yaşadıysak onu görüyoruz aslında. Yaptığım işlerde ben kendi derdimi, heyecanımı, sevincimi, mutluluğumu anlatacaksam onu bir insan ve insanın gözünden anlatmayı tercih ediyorum. Onun için böyle dokumalar yapıyorum. Bugüne kadar dokuduğum eserler ABD, İngiltere, Meksika, İspanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Kore, Arjantin, Almanya ve Litvanya'nın da aralarında bulunduğu birçok ülkede sergilendi."
Eserleri arasında portrelerin önemli yer tuttuğunu anlatan Fırat Neziroğlu, son olarak Kraliçe 2. Elizabeth'i dokuduğunu anlattı.
Günde 6 saat aralıksız 2 ay boyunca eser üzerinde çalıştığını belirten Neziroğlu, eserini bir vesileyle Kraliçe'ye ulaştırmak istediğini dile getirdi.
- ANADOLU HİSSİ, NEW YORK MODA HAFTASI'NDA BEDEN BULACAK
Sanatçı Fırat Neziroğlu, uzun yıllar modadan uzak durduğunu, ilk defilesini ise New York Moda Haftası'nda sunacağını söyledi.
Birkaç hafta önce New York Moda Haftası'na katılımının kesinleştiğini anlatan Neziroğlu, şöyle devam etti:
"İki hafta içinde Yen isimli bir erkek koleksiyonu hazırladım. Anadolu kilim tekniğini aynen uyguluyorum ama yaptığım iş güncel. İçinde aslında Anadolu'dan hiç iz yokmuş gibi görünüyor. Ne bir kilim motifi ne de bir Anadolu rengi var. Ama özünde, temelinde o his, Anadolu'nun misafirperverliği gibi... Benim bütün portrelerim aslında insanı kabul ediyor, hiçbir eserim insanı dışarı atmıyor. Vakti zamanında ABD'den, bir Türk kumaşı yapmam istenmişti. 100 metre tülbent kumaş altına yünleri koydum, üstüne de ipleri attım bir Anadolu kumaşı yaptım. Hiçbir kalıbı yok, üstüne atıyor, belinden kemerle bağlıyor. Yen, kaftanlarda kolun üstündeki parça. Kol kırılır yen içinde kalır... Kolu saklayan kısım. Anadolu'da yen vardı. İşlevi, vardı. Yen adını verdiğim bu koleksiyonda yeni ayrı bir parça yapmadım, ceket kollarının içine fermuar yaptım. Tasarımın temel amacı bence estetik değil, işlev. Estetik sonra geliyor. Bizim bir de kuş kalıbı vardır. Bütün Avrupa kalıplarında kol bedenle birleşir, Anadolu'da ise bunun altına bir üçgen parça koyulur. O, körük görevi görür. Kolu yukarı kaldırdığında burayı yukarı çekmez. Dolayısıyla bu gömlek ceket yukarı çıkmaz. Bu üçgen parçayı ben kol için saat yırtmaçları şeklinde tasarladım. Pantolonlarda ise şalvar kalıbını slim fit kalıplarına göre yorumladım. Bu koleksiyon Anadolu'dan yola çıkıyor, Anadolu'yu anlatıyor ama Anadolu'ya hiç girmiyorum. Bugünün işini, o günün hissiyle yapıyorum. Bütün koleksiyon bağırış çağırış Anadolu değil, özünde, hissinde tam Anadolu."
Fırat Neziroğlu, yarın koleksiyonunun podyuma çıkacağı için çok heyecanlı olduğunu dile getirdi.
Koleksiyonun hazır giyime dönüştürülmesi konusunda da çalışmalar yaptığını anlatan Neziroğlu, şunları anlattı:
"Bu koleksiyonun, hazır giyime dönüşmesi için çalışmalarımız var. En güzeli burada başlıyor. Çünkü bu bir sosyal sorumluluk projesi olacak. Ben ihtiyacı olan ev hanımlarına dokuma işini öğretip onları bu işin içine dahil edeceğim. Onlar da evlerinden bu işi yaparak para kazansınlar, çocuklarını okutsunlar istiyorum. Projeye döner dönmez başlayacağız. Dokuma işini o kadar hızlı ve pratik hale getirdim ki, kadınlar evlerinde 50'ye 50 küçük tezgahlarda kumaşları dokuyabilecek."