ANALİZ: Putin’in ‘Esed’siz Suriye’ planı
Eski emniyet istihbaratçısı Bülent Orakoğlu, Yeni Şafak’taki köşesinde Rusya Devlet Başkanı Putin’in ‘Esed’siz Suriye planı’ iddiasını yorumladı

Oluşturma Tarihi: 2021-07-05 14:07:20

Güncelleme Tarihi: 2021-07-05 14:07:20

Putin Esed'siz bir Suriye için düğmeye bastı mı?

Esed rejimi adına çalışan eski bir diplomat, Suriye'de Esed ile Rusya'nın arasında bir takım sorunların olduğu ve Rusya'nın Esed'siz bir Suriye için yeni plan yaptığını iddia etti. Eğer iddialar doğruysa Rusya'nın bölgedeki çıkarları ve hedeflerinin Şam ve Tahran ile çelişmesi nedeniyle yüzünü İran'a dönen Beşar Esed Putin ile sorunlarını çözemezse büyük bir ihtimalle koltuğundan olacak.

Diplomat Sagr El Mülhim'e göre Suriye'de sahada olan devletler arasında ‘Esed'siz bir Suriye' için anlaşma yapılmıştı. “Çözümün ilk aşaması olarak rejimin askeri konseyinin yanısıra bir siyasi konsey oluşturulacak ve muhaliflerden bazı Suriyeli yetkilileri de içinde barındıracak bir geçici hükümet kurulacaktı. Beşar Esed, siyasi bir mülteci olarak, İran, Küba veya Venezuela'ya gidebilecekti.” Önümüzdeki ayların sürprizlerle dolu olacağına dikkati çeken Mulhim, ABD'nin Beşar Esed rejimiyle yakın ilişkisi olan ve Sezar Yasası'nın ilkelerini uygulamayan ülke veya kurumlara yaptırımların sıklaşacağını da iddia etti.

Sezar Yasası olarak bilinen, tam adıyla ‘'Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası” 21 Aralık'ta Donald Trump tarafından imzalanmıştı. İsmini, 2014'te Esed rejiminin muhalifleri tuttuğu hapishanelerde işkenceyle öldürülen 11 bin tutukluya ait 55 bin fotoğrafı dünya basınına sızdıran askeri polisin kod adından alan yasaya göre, Rusya ve İran adına hareket eden kişi veya üstlenici şirketlere destek sağlayan ya da onlarla büyük miktarda para alışverişinde bulunan yabancı kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulanabilecek.

ABD Dışişleri Bakanlığı üst düzey yetkilileri, ‘'ABD'nin Sezar Yasası kapsamında içlerinde Beşar Esad ve eşinin de bulunduğu Suriye hükümetiyle ilişkili 39 kişiye yaptırım uygulanacağını” açıklamıştı. Aynı yetkililer yaptırım kararlarının rejimin halkına karşı yürüttüğü vahşi savaş durmadığı sürece devam edeceği hususunu da özellikle belirtmişlerdi.

RUSYA İRAN'IN AKDENİZ'E ÇIKMASINI İSTEMİYOR

Uzmanlara göre; “Rusya ve İran her ne kadar 2011'de başlayan ayaklanma sürecinde aynı safta durmuş olsalar da iki ülkenin dış politikası ve hedefleri şu anda çok farklı. Moskova, Şam ve Tahran arasındaki 3 ana sorunun İran, İsrail ve Suriye'de yeni anayasanın hazırlanmasıyla ilgili siyasi süreç olduğu belirtiliyor.''

Rusya'ya göre, biri Asya'da biri Suriye dahil Ortadoğu'da olmak üzere iki İran olduğu varsayılıyor. Asya'daki İran'ın Şangay İşbirliği Örgütü'nün gözlemci üyesi olması, Hazar Denizi'ndeki ortak askeri tatbikatlar, Çin-Rusya-İran ticari ilişkileri gibi sebepler Rusya açısından çok önemli. Ancak Suriye'deki İran ile Rusya'nın ortak sorunu terörle mücadele olsa da yöntemleri farklı. Rusya, İran'ın Asya'da bölgesel bir güç olarak kalmasını istiyor, Akdeniz'e açılmasını istemiyor.

İsrail sık sık Suriye içindeki bazı bölgelere “İran askeri hedeflerini vurduğu” gerekçesiyle saldırılar düzenliyor. Rusya'nın Suriye'de hava savunma sistemlerinin bulunmasına ve İsrail ile iyi ilişkileri olmasına rağmen bu saldırıları engellememesi de Şam ve Tahran'da rahatsızlık yaratıyor. Rusya'nın bu saldırılara “göz yumması”da önemli sorunlardan biri.

PUTİN ESED'İ İSTEMİYOR MU?

Suriye'de çatışmalar azalırken Moskova-Tahran-Şam hattında görüş ayrılıkları artıyor. Moskova'dan Şam'a yönelik gelen eleştiriler Putin'in artık Esed'i istemediği iddialarına neden oluyor. Suriye konusunda Moskova'da iki farklı yaklaşım söz konusu.

Daha çok askeri kanaat tarafından savunulan ilk yaklaşıma göre “Suriye'de iç savaş yok. Şam'daki meşru hükümet dışarıdan destek alan uluslararası teröristlerden kendi topraklarını geri almaya çalışıyor. Bu durumda çatışmayı sona erdirmenin tek yolu teröristleri yok etmek.” Bu yaklaşım, açıkça Suriye liderliği tarafından da paylaşılıyor.

Rus diplomatlar tarafından savunulan ikinci yaklaşıma göre Suriye'de meselenin sadece teröristlerle sınırlı olmadığı. Bu görüşe göre Beşar Esed yönetimine karşı olan muhalifler de var. Bu nedenle bu bir iç savaş. Bunu sona erdirmenin yolu; siyasi diyaloğa başlamak, Cenevre'ye gitmek (sürece devam etmek), bir mutabakata varmak, anayasada reform ve BM gözetiminde seçimleri yapmak olarak belirtiliyor.

BEŞAR ESED VE EŞİ OY KULLANMAK İÇİN NEDEN DUMA İLÇESİNİ SEÇTİ?

Türkiye, çocuk katili Esed rejiminin tek taraflı olarak kendi kontrolündeki bölgelerde düzenlediği sahte göstermelik ve bir tiyatro oyunu olan 26 Mayıs 2021 tarihli başkanlık seçimine tepki gösteren ülkelerin başında geldi. Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere ve ABD Dışişleri Bakanları yayınladıkları ortak açıklamada ‘'Suriye'de 26 Mayıs'taki devlet başkanlığı seçimleri, özgür ve adil değildir. Esed rejiminin, BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararının çerçevesi dışında bu seçimleri gerçekleştirme kararını reddediyoruz.” değerlendirmesi yer aldı.

Yoğun abluka ve şiddetli saldırılar sonucu Duma ilçesini ele geçiren Esed rejiminin 7 Nisan 2018'de düzenlediği kimyasal silah saldırısında 78 Dumalı sivil zehirli gazdan etkilenerek can vermişti.

Beşar Esed ve eşinin oy kullanması için başkent Şam'ın Duma ilçesini seçmesi ise milyonlarca Suriyelinin duygularına açık bir provokasyon ve bu seçimleri tanımayacağını açıklayan uluslararası topluma açık bir meydan okumaydı. 21'inci yüzyıl kasabı Beşar Esed dünyaya meydan okuma cesaretini nerden alıyor? Şüphesiz Putin'den. Bu nedenle Putin Esed'siz bir Suriye için düğmeye hakikaten bassaydı bu katil bu meydan okumayı yapamazdı diye düşünüyorum.

Yeni Şafak