ANALİZ: Putin, Türkiye'ye ne demek istiyor?
Gazeteci Taha Dağlı, Rusya Devlet Başkanı Putin'in Beşar Esed ile görüşmesini yorumladı. Dağlı, Rus saldırılarının yoğunlaştığı İdlib'e dikkat çekti

Oluşturma Tarihi: 2021-09-15 18:55:43

Güncelleme Tarihi: 2021-09-15 18:55:43

Dağlı'nın 'Putin, Türkiye'ye ne demek istiyor?' başlıklı yazısı;

Rusya devlet başkanı Putin, Kremlin'de Suriye devlet başkanı Beşar Esed'i ağırladı.

Esed'e “Suriye'nin yüzde 90'ında kontrol sizde, BM onayı olmadan gelen yabancı askerler ise Suriye hükümetinin önünde engel” dedi.

Suriye'de bolca yabancı güç var.

Putin'in askerleri, İran'ın hem İran'dan hem Lübnan'dan hem de Afganistan'dan getirdiği militanlar, PKK-PYD'nin teröristleri, ABD askerleri vs.

Bir de Türk askeri var.

Putin, yabancı asker derken Türk askerini kast etti, diyenler çoğunlukta.

Eğer böyleyse şunu hatırlatmakta fayda var.

Putin, “BM onayı olmadan Suriye'ye gelen yabancı askerler” diyor.

Türk askeri ise Suriye'ye girerken BM'nin 51. Maddesini işletti, yani BM anlaşmasının verdiği meşru müdafaa hakkını kullandı. Zira sınırımızda bizi tehdit eden terör örgütleri vardı.

Putin öyle ya da böyle, Suriye'de bir şeylerden rahatsız.

Ağzında da bir bakla var.

Baklayı tam olarak çıkarmamış ama mesajı vermiş.

Evet Suriye'de Esed rejimi, Rusya ve İran üçlüsünün silahlı unsurları dışında Türk askerleri ve Suriyeli muhaliflerle birlikte ABD askerleri ve PKK-PYD teröristleri de bulunuyor.

Açıkçası Esed-Rusya-İran trio'sunun ABD ve himayesindeki PYD'den öyle ahım şahım ya da önceliği olan bir rahatsızlığı yok. Hepsi ara ara birbirleriyle dalaşıp, çatışıyorlar ama günün sonunda geçinmenin yolunu da bulabiliyorlar.

Suriye sahasında onlara asıl rahatsızlık veren güç, Türk askeri ve Suriyeli muhalifler.

Geçen hafta Suriye Milli Ordusuna bağlı 5 büyük silahlı grup, birleşerek Suriye Kurtuluş Cephesini kurdular. Tam 20 bin askerleri var.

Askerlerin neredeyse tamamı Suriye'nin yerel unsurları yani Suriye'nin gençleri.

Bu yapı, özellikle İdlib'te, Ruslar ve ortakları tarafından ciddi tehdit olarak algılanıyor.

Bu ordu kurulmadan günler önce Dera'daki muhaliflere yönelik 2,5 aydır süren ağır kuşatma ve saldırılar, püskürtme operasyonuyla farklı bir aşamaya geçti.

Suriyeli muhaliflerin iki kalesi vardı. Biri Dera'ydı. Dera düştü.

Şimdi tek kale kaldı, o da İdlib.

Dera'daki son saldırılar sırasında İdlib'in de sistematik şekilde bombalandığını gördük.

Geçen hafta Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Türkiye'ye çağrıda bulunarak, İdlib için geçen yıl Mart ayında yapılan Moskova uzlaşısına uyulmasını istedi, “İdlib teröristlerden temizlenmeli” dedi.

Rusya İdlib konusunda hiçbir uzlaşıya uymuyor.

Terörist adı altında Suriyeli sivilleri veya muhalif unsurları katlediyor.

Buna karşılık verilince de “uzlaşıyı ihlal ediyorsunuz” diyor.

Ardından da çatışma ortamı hazırlanmış oluyor.

Yani Rusya, İdlib'teki yarayı sonuna kadar deşiyor, tam o süreçteyiz.

Çünkü Dera defterini kapatan Esed-Rusya-İran üçlüsü için artık sıra son durak olan İdlib'e geldi.

Yani 3 yıldır yapmak istedikleri katliam operasyonunu İdlib'te tamama erdirme niyetindeler.

Bu durum binlerce insanın ölümüne ve milyonların Türkiye sınırına akın etmesine yol açabilir. Böyle büyük tehlikeleri var.

Afganistan meselesine tüm dünya gibi Türkiye de çok yoğunlaştı.

Ama belli ki bilhassa Ekim ayında İdlib'i daha sık konuşacağız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM genel kurul toplantıları için New York'a yapacağı ziyaretin ardından Rusya Devlet Başkanı Putin ile de yüz yüze görüşme yapması, ihtimaller dahilinde.

Rusya'da hem Lavrov hem Putin İdlib'i bir kez daha dillerine dolamaya başladıklarına göre Putin'le görüşme vakti gelmiş, demektir.

Çünkü İdilb'te olası bir katliamı daha önce de olduğu gibi yine Başkan Erdoğan'ın Putin'le lider diplomasisi önleyebilir.

Haber7