Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski'nin Türkiye ziyaretinden itibaren, Rusya yüksek sesli itirazlar seslendirmeye başladı. Evveller Rusya, bu hususta Türkiyeli meslektaşlar ile konuşmayı severlerdi. Bunu medya önünde tartışmazlardı. Lavrov ve ekibinin bu husustaki tutumu, seçilmiş cümlelerle fikir beyanı söz konusu olsa bile, yeni dönemde kullanılan dilin değiştiğini işaret etti bize.
Rusya-Türkiye arasındaki havayolu ulaşımının durdurulması da, bu hikayenin başlangıç sinyali oldu.
Kovid artışı bahane edilse de, esasında niyet açıktı.
Bugünlerde, önce Zaharova imali ama yine düşünülmüş ve tartılmış cümleler kullanmakla, Türkiye'nin kardeş akraba topluluklarla bağlı tutumuna reaksiyon verdi. Çerkes sürgünü konusunda Türkiye'nin tüm resmi isimlerinin, bu facianın ve insanlık suçunun yıl dönümünde anma mesajları, Zaharova'nın imalı cevapları ile seyredildi. Türkiye'ye kendi içindeki etnik ve dini sorunları hatırlatan Rus Dışişleri sözcüsünden sonra, Bakan Lavrov da bir röportajda toparlayıcı cümlelerle ama kendince hatırlatmalar yapmaktan, çekinmeden beklentilerini dile getirdi.
Burada da Ukrayna ve Kırım politikalarına yönelik Türkiye'nin tutumu hedef seçildi.
Lavrov, Türkiye'yi dolaylı olarak Ukrayna'ya verdiği cesaret verici desteğinin, Rusya'nın toprak bütünlüğüne karşı bir durum olduğunu öne sürmekte. Çünkü Kırım'ın işgalinin, işgal olarak tanımlanmasını kabul etmiyor. "Vatana geri dönüş" tanımı ile siyasi pozisyonla Kırım meselesine bakış açısını, kendince kabullendirme peşinde. Ama burada Ukrayna'ya Türk İHA SİHA'larının satışına dair bilgi ve haberler de, resmi Moskova'nın tavrının biraz sertleşmesini tetiklediği de açıktır.
Tabii ki Lavrov bunları söylerken, S-400'ler konusunda Türkiye'nin takındığı tavrı da unutmadıklarını dile getiriyor. Yani bir taraftan sitem devam ediyor, diğer taraftan da köprü yakmadan sorun çözmeye gayret söz konusudur.
Peki, bu durum nasıl şekillenir, nasıl bir süreçle karşımıza Rusya faktörü çıkar?
Rusya konusuna, hep temkinli bakış açısından yana olduğumu yazmışımdır. Bunun tarihi nedenlerini ara ara yazılarımda hatırlatıyorum. Suriye veya Karabağ gibi meselelerde, Rusya-Türkiye ilişkileri çok sorunun çözümüne yol açtı. Tabii ki burada ortak payda ve çözümlenmesinde ortak hareket edilecek konular söz konusu. Orta Asya meselesi bunların başında geliyor. Bu coğrafya üzerine, yeni sürecin başlatılacağının ayak seslerini duymaya başladık, öyle değil mi?
Çin ve ABD arasındaki kapışmanın yansımasının en fazla gözüktüğü bölgelerin başında geliyor, Orta Asya.
Bu durumda Rusya'nın pozisyonu ileride çoğu konunun belirlenmesinde anahtar olacaktır. Tıpkı Türkiye gibi! Yani bir çok konularda, Türkiye ile Rusya'nın pozisyonları konum belirleme içeriğine bakıldığında, benzer tarafları ile dikkatimizi çekiyor.
Ukrayna meselesine gösterdikleri reaksiyonun sebebi ise ABD'nin açıktan bu konu üzerinden Rusya için sorun oluşturma potansiyelinin devreye girmesidir. Rusya ilk günden beri biliyor ki, Türkiye hep Ukrayna'nın toprak bütününden yana tavır sergiliyor. Ve Kırım Tatarlarının haklarının kendilerine teslim edilmesi konusunda iletişim kanallarının açık tutulması ise Türkiye'nin doğal reaksiyonudur. Rusya'daki fikir oluşturan isimlerin analizlerine bakıldığında ise bunun anormal bir durum olmadığını ve bu tutumla Türkiye hep samimi dürüst tavır sergiliyor kanaati hakimdir.
Ama Rusya ilk defa Türkiye'nin bu doğal tutumunu dert edinmeye başladı. Çünkü kapısına dayanan ABD politikaları işlemeye başladı.
Putin'in, ABD'yi hedef alan sert beyanı ise Kremlin'in sert siyaset anlayışının giderek artacağına işarettir.
Türkiye'ye medya üzerinden sadece Dışişleri Bakanı ve sözcüsü ağzı ile mesajlar verilmesi, Erdoğan Putin ilişkilerinin zarar görmemesi için kullanılan yöntemdir. Rusya, Kırım konusunda Türkiye'nin pozisyon değiştirmesi için, KKTC üzerinden yeni siyaset tanımlaması yapmayı hedeflemiş gözüküyor. Kulislerden aldığım bilgiler, bu tespiti teyit eder içerikte. Rusya, Karadeniz'deki hayati anlam taşıyan Kırım için, birçok tabularını yok sayabilir. İster Gürcistan, isterse Ukrayna üzerinden Karadeniz hattını güvenliğe almak için, bir çoğu olmazlarından vazgeçer duruma geldi. Karabağ'daki tutumundaki değişimini de, Gürcistan üzerinden kapısına dayanan tehlikeyi bertaraf etmek için yaptı. Yani yeni yol, yeni ve alternatif hattın kurulmasına, Türkiye ve Azerbaycan'la bazı konularda anlaşabileceği noktaya gelmesine, biraz da bu taraftan bakmamız gerek.