Dolar

34,4347

Euro

36,2908

Altın

2.837,80

Bist

9.389,62

ANALİZ: Türkiye, Filistin davasını Tahran-Şam-Beyrut üçgeninden kurtardı

“Sykes-Picot, Filistin ve yeni Türkiye faktörü” başlıklı yazısında 'Türkiye’nin son yüzyıl içinde Ortadoğu’ya dönüşünü' değerlendiren Bercan Tutar, “Türkiye son yıllardaki siyasetiyle Filistin Davası'nı Tahran, Şam ve Beyrut üçgeninden kurtardı” tespitinde bulundu

4 Yıl Önce Güncellendi

2021-05-23 15:25:38

ANALİZ: Türkiye, Filistin davasını Tahran-Şam-Beyrut üçgeninden kurtardı

Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasıyla birlikte Araplar, İngiliz ve Fransızların boyunduruğundaki yeni devletlere bölündü. İşte başta Filistin olmak üzere bugün Irak, Suriye, Libya, Lübnan, Yemen ve Mısır'da hâlâ devam eden bütün krizlerin asıl nedeni bir asır önceki bu emperyal mirastır. Ortadoğu'daki kaosun sebeplerinden biri de tarihe Arapların Osmanlıya ihaneti olarak geçen Şerif Hüseyin ile İngiltere arasındaki Anglo-Haşimi anlaşmasıdır. İngilizlerin Mekke Emiri'ne yanaşmasının nedeni Osmanlı'nın gösterdiği direnişle Büyük Britanya'nın küresel hedeflerini tehlikeye düşürmesiydi.

Özellikle 18 Mart 1915'teki Çanakkale Zaferi ile İngilizlerin İstanbul'u alma hayalleri suya düştü. Bu zaferden sonra Rusya'ya yardım gidemeyince Çarlık Rusya'sı 8 Kasım 1917'deki Bolşevik Devrimi ile yıkıldı. Fransa ve İngiltere, en güçlü müttefiklerinden birini kaybetti.

Çanakkale'den sonra 29 Nisan 1916'da Irak'taki Kût'ül-Amâre'de Osmanlı'ya karşı ağır bir yenilgi daha alan İngiltere'deki panik daha da arttı.

"Osmanlı'nın Yıkılışı: Ortadoğu'daki Büyük Savaş, 1914-1920" kitabının yazarı Eugene Rogan'a göre İngilizlerin asıl korkusu, Osmanlılara karşı alınan bu yenilgilerin sömürgelerindeki Müslümanları cesaretlendirerek isyana teşvik etmesiydi.

Zira, Osmanlı'nın kazandığı zaferler savaşın başlangıcından beri İngilizlerin askeri itibarını en düşük seviyeye indirmişti. İngilizler, 1915'in başlarında İstanbul'u işgal etmeye çalıştıklarında olduğu gibi yenilmez bir güç gibi görünmüyordu artık. İngilizlerle Şerif Hüseyin'i kirli pazarlığa iten şey iki tarafın da Osmanlı korkusuydu. Şerif, Osmanlı'nın kendisini devirmesinden, İngilizler de Osmanlı'nın planlarını bozmasından korkuyordu. Tıpkı bugünkü kukla rejimlerle emperyal efendilerinin aynı nedenlerle Yeni Türkiye düşmanlığında birleşmeleri gibi...

Ne var ki Şerif'i de kandıran İngiltere ve Fransa, 16 Mayıs 1916'da imzaladıkları gizli Sykes-Picot anlaşmasıyla Osmanlı'nın Ortadoğu'daki topraklarını Mekke Emiri'ne vermekten vazgeçip kendi aralarında paylaştı. Irak İngilizlere, Suriye Fransızlara, Filistin ise Yahudilere verildi. Sykes- Picot'da üzerinde anlaşılamayan bölge Filistin'di. Bu yüzden anlaşma haritalarında ayrı bir renge boyanan Filistin için bir 'uluslararası yönetim' önerildi. Ancak İngilizler 1917 Balfour Deklarasyonu ile uluslararası yönetimi devre dışı bırakarak Filistin'i siyonistlere peşkeş çekti.

Neticede Osmanlı'nın direnişi, Avrupa'nın Büyük Savaşı'nı Birinci Dünya Savaşı'na çevirmiş, Rusya'da devrime yol açmış ve dört ayda bitmesi hesaplanan savaşın dört yıl uzamasına neden olmuştu. Batı bugün Türkiye'nin Ortadoğu'ya dönüşünden dolayı bir asır önceki bu korkuyu yeniden yaşıyor. Çünkü Ortadoğu'yu en fazla etkileyen krizin Filistin olduğunu biliyorlar. Çünkü geçen yüzyıldaki gibi yeni Türkiye'nin yine bütün planlarını altüst edeceğinden eminler.

Nitekim Suriye, Irak, Libya ve Karabağ hamleleriyle Sykes-Picot'yu paramparça eden Türkiye'nin Filistin Davası'nın sancağını taşıması, bölgedeki dengeleri de dönüştürüyor. Türkiye son yıllardaki siyasetiyle Filistin Davası'nı Tahran, Şam ve Beyrut üçgeninden kurtardı. Bu davanın hapsedildiği İsrail-Arap çatışması şeklindeki sinsi tezgâhı bozdu. Böylece Türkiye sayesinde Filistin Davası yeniden İslam dünyasının bir numaralı jeo-politik ve jeo-kültürel hedefine dönüşerek küresel siyasetin ağırlık noktası olmaya başladı.

Haber Ara