'Annem görüşüme gelirdi. Ona dokunamazdım...'
Çocuk mahpuslar da tıpkı yetişkinler gibi ayda üç kapalı, bir de açık görüş hakkına sahipler.

Oluşturma Tarihi: 2017-03-22 13:05:18

Güncelleme Tarihi: 2017-03-22 13:05:18

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Al Jazeera'den Umay Aktaş Salman'ın konu ile ilgili haberi:

Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre, Türkiye'de 12-17 yaş arasında 2 bin 491 çocuk hükümlü ve tutuklu var.

ÇOCUKLAR İÇİN DURUM NASIL?

13 Ocak 2017 itibariyle çocuklar için iki eğitim evi, 6 tane de kapalı cezaevi bulunuyor. Hükmü kesinleşen çocuklar eğitim evlerinde, tutuklu çocuklar ise çocuk cezaevlerinde kalıyor. Ancak, eğitim evlerinin kapasitesi yetmediği için hükümlü olup cezaevlerinde kalanlar da var.

EĞİTİM EVLERİNİN FARKI NE?

Eğitim evlerinde çocuklar, kapalı cezaevlerinden farklı olarak okullarına ya da işe devam edebiliyorlar. Eğitim evlerinin dışında güvenlik de yok. Çocuk sayısının az olduğu ve çocuk cezaevlerinin olmadığı illerde de çocuklar, yetişkin cezaevlerinin çocuk koğuşlarında da kalıyor.

"ÇOCUĞUN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KISITLANMASI SON ÇARE OLMALI"

Uzmanlara göre, çocuğun özgürlüğünün kısıtlanmasına son çare olarak başvurulmalı. Ancak, Türkiye'de böyle bir sistem yok. Var olan sistem içinde çocukların yaşadığı en büyük sıkıntılardan biri de kapalı görüş uygulaması. Çocuklar da tıpkı yetişkin mahpuslar gibi ayda üç kapalı, bir açık görüş hakkına sahip.

AİLELERİYLE GÖRÜŞEBİLİRLER Mİ?

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Kanunu'nda, çocuk hükümlülerin aileleriyle biraraya gelebilmelerinin bir yolu daha var. Kanuna göre, "Kurum içindeki veya dışındaki genel durumları, eğitim ve iyileştirme faaliyetlerine etkin katılımları, kurum düzenine karşı tutumları ve kendilerine verilen işlerdeki gayretleri dikkate alınarak teşvik esaslı ödüllerden yararlandırılabilirler. Çocuk hükümlülere, en geç iki ayda bir kez olmak üzere, üç saatten yirmidört saate kadar ana ve babasıyla veya vasisiyle kurum ya da eklentilerinde ceza infaz kurumu personelinin yakın nezareti olmaksızın aile görüşmesi yaptırılabilir."

"KAPALI GÖRÜŞ CEZA GİBİ"

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'nden Alper Yalçın, cezaevlerinde varolan şartların iyileştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Çocukların da, çıplak arama gibi görüş konusunda da yetişkinlerle aynı uygulamaya maruz kaldığını anlatan Yalçın şöyle konuşuyor:

"Çocuklara ‘Hapishanede değiştirmek isteyeceğniz üç şey ne olurdu' diye sorduğumuzda, içlerinden biri mutlaka ‘Kapalı görüş kabinin kaldırılması' diyor. Öncelikle görüş kabinini betimlemek lâzım. Kapalı görüş yetişkinler için de kolay değil. Bir yetişkin, ‘Annem görüşüme gelirdi. Ona dokunamazdım, sanki 30 tane insan öldürmüşüm gibi' diye anlatmıştı. Bir de, çocukların hissedeceklerini düşünün. Aileniz veya arkadaşınızı ayda 4 kez görme hakkınız var. Bunu da siz seçmiyorsunuz. Ailenizin parası varsa geliyor. Çoğu çocuk ailesinin parası olmadığını bildiği için ‘gelmeyin' diyor. Ailelerine yük olduğunu düşünüyorlar. Gelen aileler de çocuklarına dokunamıyor. Arada cam var. Çıplak sesini de duyamıyor. Telefon ile konuşuluyor. O kadar mekanik bir ilişki kuruyorsunuz ki. Bunlar bir çocuk için ceza. Acilen son verilmesi lâzım. Açık görüş olması lâzım."

"ÇABALAR YETERSİZ"

Adalet Bakanlığı'nın varolan hapishanelerin iyileştirilmesine çabaladığını ama bunun yetmediğini anlatan Yalçın, yeni açılacak çocuk cezaevlerinde de bazı noktalara dikkat edilmesi gerektiğini anlatıyor:

"Yeni çocuk cezaevleri açıldı, açılması planlananlar da var. Ancak, yeni hapishaneler açılınca ailelerinden de uzaklaşacaklar. Diyelim ki, Hatay'daki cezaevinde olacak. Ancak Trabzon'da ailesi. Ulaşım bedeli karşılanacak mı? Avukatlarıyla görüşmeleri de zor olacak. Yerel aktörlere çağrı yapacaklar mı çalışmalar yapılması için? İyi bir çaba ama bu yetmiyor. Akran şiddeti, görevlilerle yaşadıkları sorunlar bitmiyor. Sadece fiziki koşullar değişiyor. Yetişkin cezaevlerinde koğuş sistemi var. Çocuk cezaevlerinde oda tipi. Etkinliklere daha fazla katılabiliyorlar çocuk cezaevlerinde. Derslikler, atölyeler çok daha fazla oluyor."

Yurtdışında suça sürüklenen çocuklarla ilgili farklı modeller var.

HOLLANDA ÖRNEĞİ

Yalçın, Hollanda'da yetişkinlerin tutulduğu hapishanelerin de kapatılmasının tartışıldığını anlatıyor. Yalçın'ın verdiği bilgilere göre, HALT (Het Altarnatief) isimli bir sivil toplum kuruluşu tarafından aile ve çocukla görüşme yapılıyor ve bir çalışma planı çıkartılıyor. Özür dileme, zararı giderme, ders çalışma gibi yükmülükleri yerine getiren çocuk hakkında bakanlık koğuşturmaya gerek görmüyor. Tutuklamadan daha hafif özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler alınabiliyor. Mesela eve kapama kararı verildiğinde çocuk gündüz okula veya işe gidebiliyor, ancak onun dışındaki zamanlarda evden çıkması yasaklanıyor. Tutuklu yargılama süresi en fazla 140 gün. Tutuklama gerektiren suçlarda denetimli serbetlik uygulanıyor. Denetimli serbestlik sürecinde çocuktan temel beklenti, randevulara gelmesi ve çalışma planına uymasıdır. Denetimli serbestlik görevlisi, çocuğun evini, okulunu, işyerini ziyaret ederek, ailesi ve arkadaşları ile görüşerek ve duruşmalara giderek gelişmeleri takip ediyor.

İSVEÇ ÖRNEĞİ

Yalçın, İsveç'te çocukları hiç hapsetmediklerini ve ortak yaklaşımın yerel aktörlerle çalışmalara ağırlık vermek olduğunu söylüyor:

"Denetimli serbestliğe çok ağırlık veriyor birçok ülke. Türkiye'de yeni sayılır denetimli serbestlik. Sadece imza atıp gitmek olmamalı denetimli serbestlik. 'Hapishaneleri kapattık, hadi çocuklar evine gitsin' demiyoruz. Yanlış anlaşılmasın. İllâ gözetim gereken durumlarda bu, çocuğa da zararlı. Bizim bahsettiğimiz şey, çocukla birlikte plan kurmak."

CHP KANUN TEKLİFİ VERMİŞTİ

CHP Milletvekili Onursal Adıgüzel, kapalı görüş sorunun çözümü için 6 Mart'ta TBMM'ye bir kanun teklifi sundu. Adıgüzel, cezaevlerindeki çocuk tutuklu ve hükümlülere yönelik kapalı görüş uygulamasına son verilmesini ve tüm görüşlerin açık yapılmasını istedi. Adıgüzel, kanun teklifinin gerekçesinde kapalı görüş uygulamasının çocukların ruhsal gelişimini olumsuz etiklediğini vurguladı; "Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 37. maddesi, özgürlüğünden yoksun bırakılan her çocuğa insancıl biçimde ve insan kişiliğinin özünde bulunan saygınlık ve kendi yaşındaki kişilerin gereksinimleri göz önünde tutularak davranılması gerekliliğini ortaya koyuyor" dedi.